SIRRI YIRCALI, ALİ ŞAYAKÇI VE BABAM MEHMET BAŞÇAVUŞ

service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

 

Babam, Sırrı  Yırcalı’nın  Yeniköy  boraks ocağında  başçavuş  olarak  çalışıyor. Onun tek gayesi, üç oğlunu okutup   ekmek sahibi  yapmak. Sık sık  şunu dillendirirdi:

 “Bu memlekette Allah’a  kulluk yaptırmıyorlar. Kula kulluk  yaptırıyorlar, ben çektim çocuklarıma çektirmeyeceğim.! “

Ben İstanbul Hukuk Fakültesi’nde . benim küçüğüm  İzmir Eczacılık Fakültesi’nde, en küçük kardeşim Balıkesir  Necati  Eğitim Fakültesi’nde okuyor.

Tek gelirimiz babamın maaşı.

Şirket zarar edip   kapanırsa, ortada kalacağımız korkusundan babam, kendini saran korkuyla  işine dört elle sarılmış  sıkı  takip ediyor. Sendikanın iş yeri temsilcisi, akrabası olan sendikabaşkanından  aldığı destekle işten kaytarmaya,  yakalandığında  da    ikaz eden babamı  “Sende kimsin?“ dercesine  nazarı dikkate  almamaya başlıyor. Babam  marangozhanede  uyurken  bastırınca  sinirlenip :

 “Sen  çalışma,   kötü örnek  ol, seni gören çalışmasın, ben de    görmezden geleyim, ne olacak bu şirketin  hali” diye soruyor.

 “Şirketin… “ diyerek dere tepe düz  sıyırınca babam  Allah yarattı  demeyerek sille  tokat girişiyor, elinden  zor kurtarıyorlar,  ağzının burunun  ve üstü başının  kanını  silmeden  soluğu Balıkesir’de alıyor. Adam  önlerindeendikacılar,  bağırıp çağırarak Sırrı Bey’in  odasına   doluşarak     bastırıyorlar:

 “Ya  bu başçavuşu  işten atarsın,  ya da biz  greve gideriz!”

Sırrı Bey, sakin bir tavırla   babamı dinledikten sonra karar  vereceğini söyleyerek yola çıkıyorlar. Madenin  yolu Yeniköy’ün hemen yanıbaşından geçiyor. Köylüler   yolu kesiyorlar. Sırrı Bey  sebebini  soruyor:

“Beyim bu başçavuşu  istemiyoruz, çıkar işten! “

“ Niçin ?”

 “Namazı yasakladı! “

 “Ben onunla  bir görüşeyim! “

Sırrı Yırcalı, kanı  üstünde ve yüzünde kuruyan  işçiyi  işaret ederek  soruyor:

 “ Bunu sen mi  dövdün? “

Babam cevap veriyor:

 “Evet ağabeyi ben dövdüm! “

Babam, Sırrı Bey kendinden büyük olduğu için  ona ağabey diye hitap  ederdi.

“Neden?”

 “Üçüncü kez işten kaytardığını   yakaladığımda  Şirket iflas ederse hoşuna mı gidecek diye  sordum, ‘şirketin…’ diyerek bastı küfürü;  bu küfür  şirketin adı altında benim anama avradımaydı. Kendimi kaybetmişim. Yemin ediyorum, bir daha küfür ederse bu sefer bayıltıncaya  kadar  döverim…“

Babamın işten  çıkarılırım  korkusuyla    kıvırtacağını,  ezilip büzüleceğini, özür üstüne özür dileyeceğini,  önce bekleyen  işçiye  ne cevap verecek diye bakıyor Sırrı Bey,  tık yok, sonra  kafasını   sendikacılara  çeviriyor,  tıs yok.

Sırrı Bey  bu sefer babama ikinci  soruyu yöneltiyor:

 “Namazı yasaklamışın doğru mu ?”

 “ Doğru!”

 “ Neden“

 “Sizin izinizle   yirmi dakika  uzakta olan Yeniköy’e  Cuma namazına  yarım saat izin vererek  şirketin  vasıtasıyla gönderiyorum, bir buçuk  saate  geliyorlar.“

Sırrı Bey işçiye  soruyor, cevap  yok.

Bununüzerine Sırrı Bey;

 “ Ben gidiyorum“ diyerek ocağı terk ediyor.

Madenin yolu, Ali Şayakçı maden sahası içinden geçiyor. Bir gün  Ali Şayakçı, babamın bindiği jipi durduruyor.

 “Sırrı Bey in başçavuşu sen misin?” diye soruyor.

 “Evet, benim. “

 “Senden çok memnun. “

 “Sağ olsun. “

 “ Maaşın ne kadar?”

 “ Dört bin. “

 “ Gel benimle çalış, altı bin  veririm! “

 “ On bin de versen gelmem!”

 “Sebep ?”

 “ Sen iş yerinde, işçiyi,  çavuşu kızdın mı tokatlıyor muşun! “

 “ Sırrı  Bey ne yapıyor?“

 “Bizi topluyor,   lokum dağıttırıyor, ailesinden biriymişiz  gibi bizlere  bir şikayet, dilek ve isteğimiz olup olmadığını  soruyor! “

 “ Diyelim ki Sırrı Bey sana bir tokat attı, ne yaparsın? “

 “ O asla öyle bir  şey yapmaz! “

 “Niçin ?”

 “İnsanı seviyor, karıncayı bile incitmiyor!“

 “Peki  benim işimde  çalışıyorsun,  ben bir tokat atarsam?”

Babamın tepesi atıyor. Kan beynine  sıçrıyor.

 “Bak efendi,  benim işim var, lafa tutma beni; eşek sudan gelinceye kadar   evire çevire   basardım sopayı! “

Babam midesi bulanmış gibi çehreyle  kendinijipe  zor atıyor.

Babam emekli olunca  veda ziyaretine gidiyor. Boraks millileştirilmiş, Sırrı Bey üzgün.

 “Mehmet Çavuş  madeni elimizden aldı devlet!“

Babam teselli etmek istiyor.

 “Ağabey sizden sonra gelen nesil sıkıntı  çekmez! “

 “ Bu, benim hiç  aklıma bile gelmedi! “

Sırrı Bey,başını önüne eğiyor, bir süre  düşünüyor,  sonra kaldırıp  babamı duygusal yönden  pek etkileyen   şu cümlesiyle konuşmasını  bitiriyor:

 “Devletin aklına bile  getirmediği, yüz yıllar boyunca toprağın altında bekleyen bu kıymetli  madenimizi  biz   toprağı  tırnaklarımızla  kazıyarak çıkardık meydana!“

Tepki Ver | Tepki verilmemiş
0
harika
Harika
0
_ok_do_ru
Çok Doğru
0
kat_l_yorum
Katılıyorum
0
_a_rm_
Şaşırmış
0
_zg_n
Üzgün
SIRRI YIRCALI, ALİ ŞAYAKÇI VE BABAM MEHMET BAŞÇAVUŞ
Giriş Yap

Balıkesir Haberleri ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!