SAYAÇ OKUMAMAK YETMEZ! ÜÇ AY ÜCRET ALMAYIN…

EFENDİM, elektrik, su ve doğalgaz sayaçları önümüzdeki üç ay boyunca okunmayacak.

Bunun yerine ‘kıyasen fatura’ uygulaması yapılacak.

Yani, bir önceki ay ne kesilmişse o kadar.

Sayacı okumadan ne tükettiğimi nereden bileceksin?

Meselâ Mart ayında hava ayazdı, kombiyi har har çalıştırdık; dokuz yüz küsur lira fatura geldi.

Mayıs’ta hava güzel, kaloriferi hiç yakmadık. Koronavirüs yüzünden sayaç okumacı arkadaşlar gelmedi, bizim sayaç okunmadı. Belki hiç tüketmedik.. Ama önceki ayların tüketim oranına göre hesaplama yapılacak.

Yani pek çok abone az tüketime karşın yüksek fatura rakamlarıyla karşılaşabilecek.

 

***

DÜNYAYI kasıp kavuran koronavirüs salgınında bize en lazım olan madde su. Temizlik, hijyen deyin duruyoruz ya.

Böylesine olağanüstü dönemlerde özellikle suyun ücretsiz olması gerekmez mi?

Neymiş, Büyükşehir’in BASKİ’si sayaç okuma ve faturalandırma işlerini üç ay ertelemiş.

Mart ayında kullandığın miktar üzerinden Nisan ayı faturası oluşturulacak.

Kıyak da yapmışlar.. Mart’taki faturanın yüzde sekseni kadarı Nisan’a yazılacak. Yani, Mart ayında ödediğin miktarın yüzde seksenini ödeyeceksin. Yüzde yirmilik bir kıyak var!

Biz ona kıyak demeyelim.

Zira envai çeşit kalem var faturalandırma işleminde. Birinden birinde rakamı yükseltip o yüzde yirmilik kıyağı kâra çevirmeleri mümkün. Siz kıyak zannedersiniz, sevinirsiniz belki; ama işin içinde başka iş olabilir, farkına varmazsınız.

 

***

BU virüs 1 Nisan’dan önce yoktu, 1 Nisan’da şaka gibi karşımıza çıktı, öyle mi?

Hani şu karantina genelgesinden bir iki saat önce Arabistan’dan gelip Türkiye’ye iniş yapan uçaklardaki umrecilerin olayı gibi.

Genelgeden bir iki saat önce inenler evlerine gitti.

İki saat sonra gelenler on dört gün yurt karantinasına tabi tutuldu!

Bu bir iki saatlik gecikme belki de virüsün bu denli yayılmasında, hasta sayısının artmasında etkili oldu.

Genelge çıkıyor, 1 Nisan itibariyle sayaçların okunmayacağı, faturalandırmanın SMS ya da elektronik postayla yapılacağı belirtiliyor. Elektrik, su ve doğalgaz firmaları da buna göre yeni bir sistem oluşturuyor.

Neyse.

 

***

BİZİM BASKİ, konutlara, ticarethanelere, resmi dairelere, okul ve sağlık kuruluşlarına ayrı ayrı oranlama yapmış.

Konutlarda bir önceki ayın yüzde sekseni, ticarethanelerde yüzde ellisi, okul ve sağlık kuruluşlarında yüzde yirmisi, resmi kurumlarda Mart ayındaki rakamın aynısı.

Su hayattır diyoruz ya.. Bu olağanüstü dönemde insanların konutlarında kendilerini izole etmeleri isteniyor. 65 yaş ve üstündekiler için sokağa çıkma yasağı getiriliyor. Yani, salgın tehlikesi geçene kadar ev hapsindeyiz.

Haliyle konutlardaki su tüketimi yüksek olacak.

Böyle durumlarda devlet kurumlarının, yerel yönetimlerin ‘kâr’ hesabı yapmaması gerekir.

En çok lazım olan şey su. Virüsten korunmak için temiz kalmak, hijyene dikkat etmek gerekiyorsa, su tüketim bedelini asgari seviyeye çekmek gerekmez mi? Ya da “üç ay almayacağız” deyiverin. Almadığınız su bedelini, ileriki aylarda erite erite faturalara yansıtırsınız; vatandaşın canını acıtmadan.

 

***

ELEKTRİK ona keza.. Aydınlanma, ısınma, iletişim ve pek çok ihtiyaç için elektrik şart.

Elektrik yoksa, hayat yok.

Yani su gibi, elektrik de ‘insani’ ölçekte.

Kol gibi geçirdikleri faturalar vatandaşın canını yakıyor.

Bu dönemde üretim durmuş, işyerleri kapanmış, elinde birikimi olmayan vatandaşın bu süreci kolayca atlatma olanağı yok. Hele de günlük yaşayanlar.. İşsizler.. Çaresizlik içinde yanıp tutuşanlar.

Eve götürecek ekmek parası bulamayan vatandaşa, “ekmeğiniz yoksa pasta yiyin” demek gibi bir şey!

Bu bir ulusal seferberlikse, herkes fedakarlık yapacak.

Sayaç okuma işini üç ay ertelemek fedakarlık olmuyor. Sonuçta tükettiği doğalgazın, elektriğin, suyun bedelini yine ödemek zorunda bu vatandaş.

 

***

CHP Milletvekili Ahmet Akın EPDK’ya şöyle sesleniyor:

“Eğer gerçekten çalışanları ve tüketicileri korumak gibi amaç varsa, elektrik ve doğalgaz vatandaşlara ücretsiz verilir. Bu durumda kıyasen fatura uygulamasına gerek de kalmayacaktır. Fakat amaç 72 doğalgaz 21 de elektrik şirketini koruyup kollamak ise vatandaşı ve çalışanları mağdur edecek karara imza atarsınız. İnsanlar çalışamıyor, işe gidemiyor, dükkanını açamıyor, kirayı ödeyemiyor, elinde bir geliri yok. Allah aşkına nasıl ödeyecek faturaları? Sanayici üretim yapamıyor, işletmeler kapalı. 2 yıllık ortalama alınarak vatandaştan 3 ayın parasını alacaklar. Vatandaş canının derdine düşmüş ama EPDK ‘faturalar ödensin de nasıl ödenirse ödensin’ diye düşünerek kararlar alıyor.”

 

CHP’nin enerji işlerinden sorumlu Milletvekili Ahmet Akın’a, sadece doğal ve elektriği değil, su konusunu da hesaba katmasını önerelim. Belediyelere de bir çağrı yapsın meselâ:

“Uluslararası yerel yönetimler birliklerinin toplantılarına katılıp oralarda sürdürülebilir yaşamdan, kalkınmadan, insan haklarından, sağlıklı kentlerden, şundan bundan dem vurup duruyorsunuz pek kıymetli başkan abilerim… Hani lafta kalmasın, boşa gitmesin, bu söylediklerinizin gereğini yapın. Bu ölümcül salgın döneminde hızla garibanlaşan yurdum insanına suyu bedelsiz verin, su yaşam hakkıdır sayın ve pek kıymetli başkan abilerim benim… Hepinizi sanal ortamdan kucaklıyor ve öpüyorum…”

Exit mobile version