ŞAHSIM BAŞKAN VE MİMAR CENGİZ DİKİCİ

Mimar Süleyman Cengiz Dikici’yi, başta şahsım başkan olmak üzere birilerine, birilerinin anlatması gerekiyor.

Sanırım anlatması gerekenlerin en başında ben geliyorum…

Zira…

1988 yılında ortak bir tanıdığımız, benim okul arkadaşım, onun bacanağı Yaman vasıtasıyla tanıştık Cengiz’le.

O yıllarda Anafartalar caddesinde 2. Özel İdare İş Hanı olarak anılan iş hanında birlikte büro kiraladık. Yıllarca birlikteliğimiz oldu ve o mimari, ben mekanik projeler ürettik. Ailemi tanır, ailesini tanırım. Yıllar içerisinde o eşini kaybetti, ben eşimi kaybettim. Acı ve tatlı günlerimiz oldu.

25 yaşındaydım Cengiz’le tanıştığımda ve benden yaşça büyüktür. İlkeli duruşuyla, dürüstlüğüyle, Denizlerin asılışının her yıl dönümünde elinde 3 karanfille büroya girişiyle, devrimciliğiyle, hayata bakış açısıyla o yıllarda Cengiz, benim için bir rol modeldi.

Cengiz, siyasette ÖDP içerisinde yer alırken; ben SHP ve ardından birleşme sonrası CHP’de yer aldım. 1999 seçimlerinde her ikimizin aday olmak için partilerimizden bir talebimiz olmamasına rağmen partilerimizin bizlere görev vermesi neticesinde; ben merkez ilçe başkanlığından istifa ederek CHP’nin Belediye Başkan Adayı olurken, Cengiz’de, ÖDP’den Belediye Başkan Adayı oldu.

Bu ülkenin kaynaklarının, bu ülkenin yararına kullanılmasını savunan, yurtsever ve antiemperyalist anlayışla hareket eden, kamu çıkarı uğruna iktidar erki ile gerekirse hukuk çerçevesinde çatışmaya girmekten çekinmeyen ve hiçbir şekilde baskılara boyun eğmeyen bir avuç meslek odası kaldı; Türk Tabipler Birliği gibi, Baro gibi, Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) gibi.

Cengiz, TMMOB çatısı altında yer alan Mimarlar Odasının yönetimlerinde yer aldı, yıllarca başkanlığını yaptı.

Bu tür görevler inançlar uğruna ve gönüllük esasına göre yapılır. Öyle maaşınız falan yoktur. Üstelik bu tür görevleri kişisel çıkarlarınız uğruna da kullanamazsınız, ranta çeviremezsiniz. Aksine işinizin, eşinizin, ailelerinizin zamanından çalarak yaparsınız bu işleri.

Herkesin harcı değildir. Ahlaklı, dürüst, ilkeli, donanımlı, liyakat sahibi olmanız lazım. Bundan dolayı Cengiz’e, mecliste laf çakanlar şapkalarını önüne koyup bir kez daha düşünsünler.

Uzatmayayım…

Cengiz, daha sonra CHP’ye katıldı. Tabii ki çok sevindim. İnandığım ve bir dönem benim için rol model olan bir dostumla aynı çatı altında olmak mutluluk vericiydi. Ayrıca parti adına da bir kazançtı.

2009 Yerel Seçimlerinde Merkez İlçe Başkanıydım ve Mimar Süleyman Cengiz Dikici benim Belediye Başkan Adayımdı. Dönemin İl Başkanı ve yönetimiyle bunu da paylaştım onlarında oluruyla Cengiz ile görüşmem oldu. Cengiz, Belediye Meclis üyesi adayı olmak istediğini, Belediye Başkan adaylığını düşünmediğini ancak parti aday konusunda çıkmaza girer ve kendisine görev verilirse aday olabileceğini ifade etmişti. Aynı ifadeleri yerel bir gazeteye verdiği demeçte de dile getirip bu ifadeler gazetede yayınlanınca, Cengiz’i Belediye Başkan Adayı gösterme şansımız ortadan kalkmış oldu.

Aslında çok arzu etmeme rağmen Cengiz ile partide birlikte yürüyemedik. Siyasette değerler tercihleri, tercihlerde yürüdüğünüz yol ve yol arkadaşlarını belirler. Cengiz’in değer ve tercihleri, parti içerisinde yol arkadaşı olmamızla örtüşmedi sanırım.

Neyse…

2009’un üzerinden 10 yıl geçti. 2019 yerel seçimlerinde aday belirleme sürecinde, üyesi olduğu Karesi İlçe Başkanı’na, Cengiz’e olan güvenimi dile getirip bilgisi, birikimi ve donanımıyla sadece Karesi Belediye meclis üyeliği değil aynı zamanda Büyükşehir Belediye meclis üyeliğine seçilebilecek sıradan aday gösterilmesini arzu ettiğimi dile getirmiştim. Karesi İlçe Başkanı’ da aynı düşüncede olduklarını ifade etti ve bunu da hayata geçirdiler.

Cengiz, seçildi seçilmesine ama kimseye de yaranamadı. Çok iyi tanıdığım için onun da kimseye yaranmak gibi bir derdi olmadığını biliyorum. Önce partiden ihraç edildi ve şimdi belediye meclisinde birileri tarafından neredeyse istenmeyen adam ilan ediliyor.

Partiden ihraç edilmesi konusuna girmeyeceğim. Sadece “Pirana dolu havuza iten ve havuzdan kan revan içerisinde çıkarken, timsah gözyaşı döken de aynı kişiler” diyelim ve bu mevzuyu kapatalım.

Gelelim son meclis toplantısında, başta Yücel Yılmaz olmak üzere bazı meclis üyelerinin, Cengiz’e ayar çekme meselesine…

Tarık Sürmelioğlu, bu konuyu gazetede haberleştirdi, konuyla ilgili arka arkaya köşe yazıları yazdı. Tespitleri ve çözümlemeleri doğru ve tekrara gerek yok.

Neymiş…

Cengiz Dikici, ret oyu veriyormuş, kararları yargıya taşıyormuş, şehrin önünü tıkıyor ve zaman kaybettiriyormuş.

Eee…

Bu şehre yapılan bir ihanetmiş, ruh hali sorgulanmalı ve Cengiz ile ilgili araştırma komisyonu kurulmalıymış.

Adam, “Uygulama planı ve ekleri bana verilmedi” diyor. Bilgi sahibi olmadığı bir şey için niye kabul oyu versin ki? Uygulama planı ve ekleri anlaşılan ciddiye alınıp verilmemiş.

Cengiz, mükemmel biri değil elbette. Hangimiz mükemmeliz ki? Her itirazında haklı da olmayabilir. Hepimiz gibi hataları da var mutlaka. Ama adam en demokratik hakkını kullanıyor. İnanmadığına itiraz ediyor. Görmediğine, bilmediğine körü körüne evet demiyor.

Ama Yücel Yılmaz, dikensiz gül bahçesi istiyor. Kimse itiraz etmeyecek her şey oybirliği ile geçecek.

 

Niye?

İtiraz olunca ahenk bozuluyormuş. Öyle ya her kuşu sevdik bir leylek kaldı. Sanki belediyede her şey ahenk ve uyum içerisinde tek sorun, Cengiz Dikici.

Birde oybirliği olmayınca alınan kararlar şaibeli oluyormuş. Öyle demiş şahsım belediye başkanı. Niye şaibeli olsun anlaşılır gibi değil. Birileri itiraz eder, olayı yargıya taşır, ortada şaibeli bir durum yoksa ve kamu yararı söz konusuysa yargıda itirazı reddeder. Bu kadar basit ve bu işin doğası böyle; telaşa gerek yok.

Oysa Demokrasi bir tahammül rejimidir…

Ama tahammülsüzlük hat safhada. Kendi gibi düşünmeyeni itibarsızlaştır, ötekileştir, söz ve yaşam hakkı tanıma. Yok, öyle bir dünya.

Acaba Yücel Yılmaz’ın, sırf kendileri gibi düşünmediklerinden dolayı tırnak içerisinde yazayım “ahenk ve uyumu” bozacaklarına inanılan bazı çalışanların, itibar ve onurlarıyla işlerine son verildiklerinden, bu kişilerin bazılarının yargıya başvurduklarından ve yargıda dava kazandıklarından haberi var mı?

Neyse bu konulara da başka yazıda gireriz. Kadroların ne kadar liyakat sahibi olduğunu ortaya koyar, ahbap çavuş ilişkilerine değiniriz.

Koskoca Büyükşehir Belediye Başkanı, Balıkesir ‘Cengiz Dikici’yi’ konuşsun demiş. Ricasını kırmak olmazdı. Her ne kadar beklentilerini karşılayamadıksa da konuşalım dedik.

Sonuç olarak Cengiz Dikici, dürüsttür,  ilkelidir, biraz da inattır inanmadığına evet demez. Herkes gibi hataları, kusurları, yanlışları elbet vardır. Kırgınlıklarım olsa da, bazı tutumlarında bana hayal kırıklığı yaşatsa da, üzerimde iz bırakan iyi bir dost, iyi bir arkadaştır.

En büyük kusuru;

Kendisini kullanan kötü niyetli kişilerin olduğunu fark edemeyecek kadar, iyi niyetli ve hoş görülü olmasıdır.

Exit mobile version