BASKİ’nin olağanüstü genel kurulunda, tarımsal sulamanın yeniden ücretlendirilmesi, seçim zamanı Yücel Yılmaz’ın Pamukçu’da vatandaşlardan gördüğü yoğun tepkiyi getirdi aklıma.
AK Partili eski Büyükşehir Başkanı Yücel Yılmaz, susuzluk yüzünden ürünü tarlada kuruyan üreticilerin hışmına uğramıştı.
Her gittiği kahvede aynı tepkileri göğüslemeye çalıştı; beceremedi… BASKİ Genel Müdürü’nü ve diğer bürokratları öne sürdü, onları konuşturdu; ikna edemediği vatandaşlara ikinci tur ‘ikna timi’ yolladı; olmadı.
O sıra kahvehane kapısında çekirdek çıtlatan dönemin Başkanvekili Yasin Sağay, olanı biteni kaygıyla izliyor; yüzündeki ekşimeyi göstermemek için sürekli espri yapıp sırıtmak zorunda kalıyordu.
Sonuç malum.
Zengin sever Yücel Yılmaz, Körfez’e zengin tatilci çekmek için oraları buraları süslemekle, hem kendisinin hem partisinin oylarının artacağını zannetti. Kirsalı ihmal etti. Sahile yaptığı süsleme yatırımlarla hem para, hem zaman kaybetti.
Langadank konuşan biriydi; Pamukçu meydanında “buraya en son dört sene önce geldim” deyiverdi!
Pamukçu, burnunun dibiydi. Güre’deki yazlığına ulaşmak için her hafta yüz kilometre yol yaparken, on – on beş kilometre mesafedeki Pamukçu’yu ve dahi civar köyleri unutmuş gibiydi.
Tarımsal sulama sorunu, Yücel Yılmaz’a kırsalda oy kaybettirdi.
Sonuçta bir yığın yarım iş ve dünya kadar borç bırakarak Büyükşehir’in anahtarını Ahmet Akın’a teslim etti.
***
AHMET AKIN, seçim meydanlarında tarımsal sulamanın bedelsiz olacağı sözleri verdi sürekli. Önceki yönetimin bu konudaki başarısızlığını da çok güzel kullandı.
Kırsalda yaşayan vatandaşlar, Ahmet Akın’ın vaatlerine güvendi, inandı; sandıkta O’nu tercih etti.
Seçildikten sonra bir BASKİ genel kurulunda ücretsiz tarımsal sulama kararı alan Ahmet Akın, geçen günkü olağanüstü genel kurulda tarımsal sulamayı yeniden ücretlendirdi.
“Her ay elektriğe zam geliyor, maliyetler artıyor, ücretsiz yapamayız” dedi.
Ahmet Akın’ın evdeki hesabı çarşıya uymadı yani.
Vaadetmek kolaydır; oy kaygısıyla bol keseden vaat yağdırırsın seçim zamanları.
Önemli olan sürdürebilmek.
Sürdüremedi!
***
MAZERET çok… BASKİ borçları git gide kabarıyor, elektrik maliyeti artıyor, gelirler azalıyor, bankalar kredi vermiyor, hükümet baskı yapıyor, Maliye ve SGK tepelerinden inmiyor, falan filan.
Bunun böyle olacağı belli değil miydi zaten; bilmiyorlar mıydı?
Büyükşehir’i çok rahat yöneteceklerini mi düşünüyorlardı?
Normalde tüm belediyelere eşit mesafede olması gerekiyorsa bile, bizdeki ileri demokrasi anlayışı ve hükümet aklı ‘kendine demokrat’tı.
Yani, Ahmet Akın da, öteki CHP’li belediye başkanları da başlarına gelmesi muhtemel şeylerin ayırdındaydı.
Tarım ve hayvancılık kenti Balıkesir’de, üreticiye ‘ücretsiz tarımsal sulama’ sözü verirken, her şeyi en küçük ayrıntısına kadar düşünmek zorundaydılar. Ahmet Akın, siyasi popülizmin dayanılmaz hafifliğinde üretici milletine bedava su vaadederken, bürokrat kesimi “yandım anam” türküsü çığırıyordu muhtemelen!
***
NE OLDU şimdi; tarımsal sulamayı ücretlendirdin işte. Tam da bahar dönemi.. Tarlaların şenleneceği sıra!
Gübreden, mazottan, desteklemelerin azlığından, işçilik maliyetlerinden ve dahi pek çok girdi artışından dertlenen üretici, şimdi bir de Ahmet Akın’ın yüz seksen derecelik dönüşüyle bir dert çuvalı daha yükleyecek sırtına!
Kime zarar yazar bu?
Bittabi Ahmet Akın’a.
BASKİ Genel Müdürü Erdoğan Öztürk, durumdan memnundur. Genel kurulda, “ben tecrübe abidesiyim, burası benim üçüncü durağım; İstanbul, Ankara, Balıkesir…” dedi.
Yani, “profesyonelim” diyor.. “Bugün Balıkesir, yarın İzmir, hangi büyükşehirde ihtiyaç varsa, yettim gari…”
Bugün var, yarın yok. Baktı olmuyor, başka yere transfer…
Zaten “gitse de, genel müdürlüğe terfi etsek” diye bekleyen.. Ahmet Akın’ın BASKİ’sinde koltuk işgal eden her devrin adamları yok mu?
İşin o kısmı bizi ilgilendirmiyor; Ahmet Akın’ın sorunu.
***
HA bir de şu taşınmaz satış ihalesi mevzuları var.
“Hiç kimse bana bir karışlık yer sattıramaz” sözünden.. Parsel parsel satmalara evrilen değişim, donüşüm.
İhtiyaç halinde satarsın. Ama ne diyor AK Parti’nin Meclis Grup Başkanvekili Yasin Sağay: “Arsa üretirsin, imarını değiştirirsin, emlak değerini arttırırsın, yüksek bedellerle satıp parayı kasaya koyarsın.”
İyi bilir bu işleri Yasin birader.
Ahmet Akın ve Büyükşehir yönetimindeki tarz ne peki?
“Hazırda var olanı satalım, işimize bakalım…”
Köylerin ortak kullanım alanlarını, meralarını, üçüne beşine, ardına önüne bakmadan satmanın anlamı ne?
Önceki yıllarda köy tüzel kişiliğinden, Özel İdare’den falan devredilen taşınmazları parsel parsel sattılar. Hem Büyükşehir, hem ilçe belediyeleri, para lazım oldukça kırsaldaki tarlaları satış listelerine koyup ihaleye çıkardı.
“Bir karış toprak sattırmam” diyen Ahmet Akın da aynı yönteme sarılıyor!
Öncekiler, ellerine yüzlerine bulaştırmadan, tereyağından kıl çeker gibi hallediyordu bu işleri. Tepkilere, itirazlara, direnişlere dönüp bakmıyorlardı.
Şimdikiler öyle mi?
Al işte, 7 ilçede, 8 taşınmazı satışa çıkardın.. Hepsi de köylük yerdeki meralar, tarlalar, arsalar.
İçinde su depoları, şadırvanlar, binalar falan da var.
Sen istediğin kadar “arsa satıyorum” de… İhale ilanında ‘su deposu’ ifadesi var.
Muhalefet bağırmaz mı şimdi: “Su depolarını bile satıyorlar!”
Sonra ne oldu?
Vatandaş iki bağırdı, itiraz etti, “sattırmayız” vaveylası savurdu… Sındırgı tarafından, “burayı alacak adam kefeniyle gelsin” bağırtısı duyuldu.
Bizim Ahmet Akın, “ihaleyi durdurdum” deyiverdi.
Şöyle dedi: “Vatandaşların taleplerini dikkate aldım, eksiklikler vardı, satışı durdurdum, gereğini yapacağım.”
Bu tür satışlara evvel ezelden karşıyız zaten; iyi olmuş.
Tabi “gereğini yapacağım” derken, “eksiklikleri giderdikten sonra satacağım” anlamı çıkarın siz.
***
KÖYLÜK yerdeki arazilere ilişmemek lazım. Gayrimenkul listesinden seç beğen al yapmayın.
Arsa üretin, dosdoğru imar planları yapın, emlak değerini arttırın, onları satıp para kazandırın şehre.
İlçe belediyeleri için aynı durum…
Onlar da önüne arkasına bakmadan satıyor!
Meselâ Altıeylül Belediyesi, bizim köyde ancak tırmanarak ilerleyebileceğin, altı tümüyle kayalık zemin, kıraç ve topraksız bir araziyi ‘tarla’ vasfıyla satıyor. Emlak değeri yüksek köylerle aynı kefeye koymuş. Bakıp incelemek yok. Emlak değerlemesi yapmak yok.
***
VAADİ çok olanın ricatı da çok olur.
Halkçı belediyecilik, sosyal belediyecilik falan derken…
Ricat belediyeciliğiyle de tanıştık.
Selam ederim.