BALIKESİR’in siyasi, sendikal ve sosyal yaşamında iz bırakan bir abimizdi Rafet Koylan.
İleri yaşına rağmen hafızası dipdiri, yaşama bağlı, şık şıkıdım giyinip sokağa çıkar, başı göğe çevrili, göğüs ileride, “bütün oralar buralar benim oluyo” havasında dolaşırdı şehrin caddelerinde.
Kravat, kerata, tarak, mendil ekolündendi.
Eski adamlar bu aksesuarlar olmadan sokağa çıkmazdı malum.
***
Sendikacının sağcısına hep gıcık olmuşumdur.. Emeğin hakkını savunurken, sağdan çarklı kapitalist siyaset düzeninin aktörü olmak çelişkiydi yani.
Eh bir de şirket hissedarlıkları falan.. Hem emek cephesi, hem işveren cüppesi!
Ama sevimli adamdı rahmetli.
Karşıdan bakınca asık yüzlü, çatık kaşlı, burnundan kıl aldırmayan, her şeyi ben bilirimci, inatçı, aksi bir ihtiyar gibi görünse de..
İki kelâm edince, muhabbetin dibine vurulacak kadar sempatikti yani.
***
EH, siyaset erbabıydı; Demirel ekolünden.. Adalet Partili yıllardan…
İki binlerde Demokrat Parti saflarında yer aldı; İl Başkanlığı yaptı.
Hani dedik ya üst satırda, ‘muhabbetin dibine vurulacak kadar…’
Günün birinde, o zaman DP İl Başkanı Rafet Abi; Borsa Restoran’da rastlaştık. Herkes “abi” derdi; yanındaki ihtiyarlar da öyle seslenirdi O’na.
Masayı kurmuşlar, mezeleri, ara sıcakları söylemişler, kadeh tokuşturuyorlar.
Yanlarına gittim, selam saygı, biraz muhabbet falan.
Rafet Abi dedi ki: “Yarın bizim partinin yemeği var, Süleyman Soylu geliyor; biz bugünden içelim dedik, çünkü yarın ayran içeceğiz…”
Süleyman Soylu içkili parti yemeklerine izin vermiyormuş zira.
Bir kahkaha kopardık hep birlikte.
***
RAFET KOYLAN’ı bu ‘ayran’ anısıyla hatırlayacağım.
Mekanı cennet olsun.