AK PARTİ eski Milletvekili Cemal Öztaylan, Büyükşehir Belediyesi’nin başdanışmanları arasında şimdi.
‘Delikanlı Cemal’dir lakabı. Bandırma delikanlısı sonuçta.
Evvel ezenden siyasetin içindedir. Aktif olmadığı zamanlarda da siyasetle yatar kalkar.
Bu formattaki abiler siyasetle yaşar. Siyaset yoksa, yaşam da olmaz.
Büyükşehir Belediye Başkanı Yücel Yılmaz ne danışacak Öztaylan’a?
Siyaset danışacak elbet. Yücel Yılmaz’ın da açamadığı kapılar var malum; tanımadığı insanlar, bilmediği şeyler.
Eh, şunun şurasında beş – altı yıldır siyaset sahnesinde. Karşısındakine külahı ters giydirecek hamleleri var elbet; ne ki Öztaylan’dan da öğreneceği çok şey var daha.
Bu anlamda Öztaylan, Yücel Yılmaz için ‘öğretmen’ olacak.
Öztaylan’ın belediye başkanlığı deneyimi de var. Bandırma Belediyesi’ni yönetti malum.
Yasayı, yönetmeliği, uygulamayı, prosedürü, alacağı vereceği bilir.
Yani hem yereli bilir, hem geneli.
Bütün bunlar bir tarafa.
Öztaylan gibi daha kaç danışmanı var Yücel Yılmaz’ın.
Bürokrasi danışmanı var, strateji danışmanı var, siyasi danışmanı var, var oğlu var.
Hepsi maaşlı eleman.
Öztaylan değil!
Yani değilmiş.
Öğrendik ki, Delikanlı Cemal “para pul istemem, emekli maaşım bana yeter” demiş.
Böyle de gözü tok bir abimiz.
Yalnız bir şey söyleyeyim; Öztaylan’da atar gider çoktur.
Yüksek volümlü konuşur; serttir.
Öyle iyi polis – kötü polis oyunlarına falan bakmaz.
Kodumu oturtur. Merttir.
Bir gözü daire başkanlarını, müdürleri, amirleri, memurları takip eder; siz anlamazsınız.
Dikkat edin derim.
Son fasılda, Öztaylan’ın danışmanlığı Yücel Yılmaz için ufuk açıcı olacaktır diyelim, bitirelim.
**********
Bu kez neye kaldırdı?
CHP’nin Gönen İlçe Dayanışma Gecesi’nden bir fotoğraf karesi.
CHP Milletvekili Ahmet Akın, Belediye Başkanı İbrahim Palaz’ın elini havaya kaldırmış.
Ortam şen.
Orada değildik; o ellerin neden havaya kalktığını bilemiyoruz.
Muhtemelen yerel seçimdeki başarıya binaen o hareket.
AK Parti’den CHP’ye geçti malum, Gönen Belediyesi.
Bunda Gönenli Ahmet Akın’ın payı büyük.
Akın, bir anlamda kendi başarısını kutsuyor, Palaz’ın elini havaya kaldırarak.
..ve fakat enteresan bir nokta var.
İbrahim Palaz geçen gün Büyükşehir Meclisi’nde, parti grubunun itiraz ettiği satış ya da devir olayında ‘evet’ diyen AK Partililerle beraber el kaldırmıştı.
Neye kaldırdığının farkında değildi belki..
Dalmış gitmiş.
O’nunla birlikte üç dört CHP’li üyenin daha eli havada.
Fotoğraf servis edildi; bazı gazeteler dalgınlıkla elini havaya kaldıran CHP’lileri kutsadı!
Adamlar kahraman oldu…
O manşetleri gördülerse kendi hallerine uzun uzun gülmüşlerdir.
Günün birinde AK Partililer ve iktidara yakın medya tarafından kutsanacakları akıllarından bile geçmezdi.
************
İsmail Ok Başkan olsaydı satar mıydı?
BÜYÜKŞEHİR’in Paşa Camii’nin çevresindeki küçük parselleri vergi borçlarına mahsuben Maliye’ye devretme kararı muhalefet için çok ballı malzeme oldu.
Gerçi CHP kanadı bu mevzunun kaymağını yemeliydi ama, sonuçta CHP’li belediyeler de aynı yönteme başvuruyordu. Yine de Meclis’te bağırıp çağırdılar, her yerde yapılan bu rutin uygulamayı “Paşa Camii’yi, Saat Kulesi’ni, Kuva-yı Milliye Müzesi’ni satıyorlar” diye pazarladılar.
Büyükşehir Meclisi’nde gruptan ayrı düşen CHP’li üyeler de oldu.
Durumdan vazife çıkaran bir isim de İYİ Parti Milletvekili İsmail Ok.
TBMM kürsüsünde, “bir Türk vatandaşı bunu yapmak yerine intihar etmeyi tercih eder” falan dedi.
Bağırırken kıpkırmızı kesildi!
O derece sinirlenmiş yani.
31 Mart’ta İsmail Ok Büyükşehir Başkanı seçilseydi ne olacaktı?
Hemen tüm belediyelerin yaptığı bu mahsup işlemine başvurmayacak mıydı?
“Enkaz devraldık, kasada para yok, dünyanın borcunu bıraktılar” diye bağırdıktan sonra, muhtemelen bu mahsup işlemiyle elini rahatlatacaktı.
Belki caminin kenarındaki küçük parselleri değil de, başka yerlerden satış işlemi yapacaktı ama, sonuçta O da aynı şeyi yapmış olacaktı.
İYİ Partili belediyelere de bakmak lazım; devir işlemi yapmışlar mı, yapmamışlar mı?
İşte AK Partili Büyükşehir Meclis Üyesi Mehmet Birol Şahin söylüyor: “İsmail Ok iki yüz otuz trilyon borç bırakıp gitti…”
Onun üstüne yeni borç katmanları bindi.
Ok Başkan olsaydı, bankadan kredi çekip mi kapatacaktı borçları?
O da satacaktı..
Sonra biz “sattı” diye yazacaktık.. İsmail Ok, “satış değil, borca mahsuben devir işlemi” savunması yapacaktı.