ORMANLAR YANARKEN TOKİ GÜZELLEMESİ YAPMAK!

TOKİ evleri yanan vatandaşlar için öyle güzel konutlar yapacak ki..

Eski püskü evlerde oturanlar, “keşke bizim ev de yansaydı” diyecek!

Evi yananlar yaşadı haydi!

Yanmayanlar enayiliğine doymasın!..

 

***

ALEVLER her yanı sarmış.. Söndürmeye uçak bulamıyoruz, Akdeniz, Ege ormanları kavruluyor..

Bu işlere bakan kurumlar yetersiz kalıyor.

Ama TOKİ’mizin maşallahı var. Afet süreçlerinde kurumların düşük performanslarını gördük.

Meğer TOKİ en hazırlıklı kurummuş.

Yangınlar sönmeden lap diye ev projelerini gösteriverdiler.

Ne zaman çizdiniz, ne zaman planladınız? Bravo yani.

 

***

TOKİ’deki hız, yangınla mücadele eden diğer kurumlarda yok meselâ.

Hem öyle ki, ihale süreci bile hazır!

 

***

AMA bir belediye başkanı çıkıyor, “TOKİ öyle güzel köy evleri yapacak ki, eski püskü evlerde oturanlar ‘keşke bizim ev de yansaydı’ diyecek” açıklaması yapıyor.

Yangında evi yanan vatandaşın, yeni bir eve kavuşmak için para ödemesi gereken bu ortamda.. Eski püskü de olsa başını sokacak bir evi olan vatandaşın, “keşke bizim ev de yansaydı” diyebilme olasılığı kaçta kaçtır?

Evi yanmayanın damı yandı, bağı bahçesi yandı, ineği kuzusu yandı.

Ciğeri yandı.. Hayatı yandı.

Sırtını yasladığı orman, ekip biçtiği tarla yandı.

Anıları, yaşanmışlıkları, her şeyi yandı.

Sen kalk, bunun üzerinden siyaset yap.

İlçesi, köyü, mahallesi kavrulurken.. TOKİ güzellemesi yapmak neyin nesidir?

 

***

ANTALYA Gündoğmuş Belediye Başkanı Mehmet Özeren söylüyor bu sözleri.

Politikacıların zaman zaman böyle langadank çıkışları olur.

Güzel bir cümle kurayım derken mevzunun içine ediverirler.

Kimileyin gülersiniz, kimileyin sinirden köpürürsünüz.

 

***

YANGIN ortamında edilecek laf mı bu?

Evini barkını, damını çiftliğini kaybeden insanlara, ‘afetzede’ diyorsak..

Kayıplarını geri getirecek karşılıksız desteği vermek zorundayız.

Bu destek, yeniden yapılacak evi için yirmi yıl kredi ödetmek değildir vatandaşa.

İşte o vatandaşın seçtiği Başkan’ın, “keşke bizim ev de yansaydı” türü cümleler kurmak yerine..

“Devlet tüm afetzedelerin kayıplarını en kısa sürede telafi edecek” demesi gerekir.

 

 

*********

 

 

 

Araç ve insan yoğunluğundaki Çamlık’ın yapaylığında  serinleyememek!

 

ÇAMLIK resmen açılmadı. Yani bir tören, bir bando mızıka muhabbeti olmadı. Kurdela kesilmedi.

“Bu sıcak yaz günlerinde vatandaşı az biraz serinletelim” diye düşünmüş olmalılar; giriş çıkışı serbest bıraktılar.

Balıkesirli’lerin akşamları akın akın Çamlık’a gittiğini duymuştuk eş dosttan.

Biz de gidip görelim ortamı dedik.. Geçen gece arabayla turladık Çamlık caddelerinde.

Cadde diyorum; vallahi oradaki yol genişliği ve asfalt kalitesi şehir merkezinde yok!

Yeni yetmeliğimizde gidip gölgesinde serinlediğimiz ağaçlar, çimenler ve genel itibarla eskinin doğallığından da eser yok bu arada.

Asfalt, beton.. Beton asfalt.. Bina bina bina…

..ve araç seli.

..ve insan seli.

Oturacak tek bir tabure, bank mevcut değil.

Vatandaş çimlerin üstünde oturuyor.

Kimisi kilim getirmiş, serip oturmak için.. Kimisi kamp sandalyesi açmış.

Arabayı park edecek bir delik bulabilmek imkansız.

Açık dükkan, mağaza falan da yok bu arada. Ne dondurmacı, ne çekirdekçi, ne çaycı.

Avlu gibi değil yani.

Tepelik yer, rüzgar eser, serinleriz diye gidiyor millet.

Biz oradayken esinti falan olmadı; aşağıda nasıl terliyorsak, yukarıda da terledik.

Vatandaşa mekan lazım. Herkes yazlıkçı değil ki.

Bu kavurucu sıcaklarda kurak ve yeşilsiz il merkezine mahkum olan nice vatandaş var.

Ne yapacaksanız bir an önce yapın Çamlık’ta. Açılmadan hareket gelmiş; açıldığında nasıl olur malum.

Yine aynı şeyi söylüyorum; eskinin doğallığından eser bırakmadıkları Çamlık, yapay yeşillikleri ve betona bulanmış haliyle bana hiç cazip gelmiyor.

Herkes benim gibi düşünecek değil sonuçta.

Millet doğallığa yapaylığa pek bakmıyor; madem yapmışlar böyle bir şey, gidip görelim, ortamı kolaçan edelim, az biraz serinleyelim derdinde pek çoğu.

Fırıntaş bir kafe restoran açsın bari.. Millet istiyor netekim.

Bu arada Menderes’teki Fırıntaş Kafe’de artık dondurma satılsın; bazı akşamlar gidip oturuyoruz, sipariş soran garsonlardan “dondurmamız yok” yanıtını almaktan sıkıldık yani.

 

Exit mobile version