Oku bakayım…

Bir sabah kalktığında tekrar Büyükşehir Belediyesinin makam koltuğuna oturacağının hayaliyle yaşadığını anladığımız Eski Başkan Yücel Yılmaz henüz makamında bir ayını doldurmayan, oturduğu koltuğu dahi ısıtmaya vakti olmayan Başkan Ahmet Akın’ı yol yakınken istifaya davet etmesi hala koltuğun peşinde olduğunu hissettirdiği cevap toplantısındaki bu halleri ister istemez gülümsetti bizleri.

 

Ölçeği ne olursa olsun yerel seçimlerin ardından el değiştiren belediyeler, devraldıkları borçları belediye binalarında sergilemeleri gönümüz deyimiyle moda olmuştu. Dudak uçuklatan rakamlar vay be (!) dedirtiyordu.

Beldelerin, ilçelerin, illerin, büyükşehirlerin borçları, sarayları andıran makam odaları ülke gündemini sarsarak meşgul eder hale gelmişti. İlkler, enler gırla gidiyordu.

Balıkesir de değişimden nasibini alan şehirler arasında yer alıyordu. Ne kadar borcumuz var diye merakla bekler hale gelmiştik. Beklenen gün gelmiş çatmıştı. Telaffuz etmekte zorlandığımız nur topu gibi borcumuz Büyükşehir Belediye binasını arz-ı endam ederek süslemeye başladı.

Hangi konuda olursa olsun sıralamaların üstlerinde yer almayı övünç kaynağı olarak görürüz ya! Geçte olsa açıklanan devasa borç; on numaralı şehre on numara borç yakışır dedirterek sıralamaları alt üst etmeye yetti de arttı bile. Seçimlerden önce “çakma” Ahmet Akın’la ülke gündemine bomba gibi düşmüştük. Şimdi 15 milyar 428 milyon 985 bin 173 TL’lik borçla yeniden konuşulur hale geldik. Övünelim mi? Üzülelim mi? Utanalım mı? bilemedik, karar sizin.

Nasıl da bu büyüklükte borcumuz olmuştu? Ne yaptık da bu kadar borçlanmıştık? Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Akın bir çöp kovasının 12 bin 500 liraya alınmasını örnek göstererek şeffaflıktan uzak, ihalesiz, doğrudan teminler ve makyaj belediyeciliğinden kaynaklı olduğunu açıklamasıyla bir nebze olsun anlayabilir gibi olduk.

“Enkaz edebiyatı yapmayacağız. Verdiğimiz her sözün arkasındayız. Her vaadimizi yerine getireceğiz” diyen Başkan Ahmet Akın’a cevap gecikmeden geldi.

Borçların bu kadar olmadığından dem vurarak, kredibilitesi yüksek, hacizsiz, icrasız bir belediye bıraktığını, çöp kovası diyerek basite alınmaması, onun bir kent mobilyası olduğunu söyleyerek savunmasının yanında şehri şiir gibi yönettiğini anlattı da anlattı eski başkan Yücel Yılmaz.

Yaptığı icraatları sıralarken övünerek bahsettiği, örnek verdiği Fırıntaş’ların, Balbucks’ların bir belediye şirketi olduğunu unutarak borçlarının belediyeye mal edilemeyeceğini anlatması bu ne perhiz bu ne lahana turşusu dedirtti.

Bir sabah kalktığında tekrar Büyükşehir Belediyesinin makam koltuğuna oturacağının hayaliyle yaşadığını anladığımız Eski Başkan Yücel Yılmaz henüz makamında bir ayını doldurmayan, oturduğu koltuğu dahi ısıtmaya vakti olmayan Başkan Ahmet Akın’ı yol yakınken istifaya davet etmesi hala koltuğun peşinde olduğunu hissettirdiği cevap toplantısındaki bu halleri ister istemez gülümsetti bizleri.

31 Mart yerel seçimlerinde o şiirin karşılık bulmadığını hatırlatalım yazımızı Barış Manço’nun şarkısıyla bitirelim. Oku bakayım ! On beş milyar dört yüz yirmi sekiz milyon dokuz yüz seksen beş bin yüz yetmiş üç lira. Bir de eski paradan oku bakayım; on beş katrilyon dört yüz yirmi sekiz trilyon dokuz yüz seksen beş milyar yüz yetmiş üç milyon lira.

Exit mobile version