İsmail Erten, ülkesine sevdalı bir insan, Hem ilkokul, hem Ortaokul, hem de lisede binlerce öğrenci yetiştirdi. Herkes bir an önce emekli olmayı beklerken, O yaş haddi dolana kadar öğrencilerinden ayrılmadı. Şu anda ÇYDD Balıkesir Şube Başkanı. ADD ve YKKD ve BAÇEV üyesi. Memleketini daha iyiye, daha güzele götürmek için savaş veriyor. Aydınlanma yolunda yıllarca mücadele veren Erten, hala Kardelenleri ülkeye kazandırmak için çaba harcıyor.
Röportaj: Hilmi Duyar
İsmail Erten kimdir bize anlatır mısınız?
Doğumum, 1949 mu 1950’mi belli değil. İlkokulu bitirdikten sonra, Isparta Gönen Öğretmen Okulu’nu kazanarak kayıt yaptırdım. Mezun olduğum zaman 16 yaşındaydım. Küçük yaşta yazdırmışlar. Mahkeme kararı ile yaşımı büyüttürüp öğretmenliğe başladım. 45 yıl öğretmenlik yaptım. Yaş haddinden emekliye ayrıldım. Balıkesir Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği (ÇYDD) Başkanıyım, Balıkesir Çağdaş Eğitim Vakfı’nın kurucu üyesiyim. Yeni Kuşak Köy Enstitülüler Derneği (YKKD) kurucu üyesiyim ve Atatürkçü Düşünce Derneği (ADD) üyesiyim.
Öğretmenliğe 45 yıl emek verdiniz çok mu seviyorsunuz?
Köyümde yoksul bir ailenin çocuğu iken, Gönen Öğretmen Okulu’nda okumayı öğrendim, insan olmayı öğrendim, topluma yararlı bir insan olarak mezun oldum. İlk atanma yerim Denizli’ydi. Denizli’nin köylerine gittim, köylerde 12 yıl çalıştım. Balıkesir’e sürgün olarak geldim. Kepsut’ta, Balya’da, Edremit’te, görev yaptım. Balıkesir’e tayinim çıktıktan sonra, eski adıyla Necati Yüksek Öğretmen okulu, şimdiki adıyla Necatibey Eğitim Fakültesi’nin akşam bölümünü bitirdim. Yüksekokulu bitirmemin ardından, 1979 yılında Balıkesir Lisesi’nin akşam bölümünde görev yapmaya baladım. Daha sonra gündüz bölümünde öğrencilerimle buluştum. Kısacası 1968 yılı eylül ayından 2015 yılı şubat ayına kadar öğretmen olarak ülkeme hizmet ettim, yaş sınırından emekli oldum. Yaş sınırı olmasaydı hala çalışırdım. Çünkü ben yoksul bir köylü çocuğu idim. Devlet beni yatılı okuttu, her türlü olanağı sundu, bütün ihtiyaçlarımı karşıladı hiç yoktan var etti ve öğretmen olarak bu günlere geldim. Ülkeme borçluyum bunları. Onun için de bu borcumu ödemeye çalışıyorum.
Kimsenin girmek istemediği sendikalara neden üye oldunuz?
Mesleğimi yaparken, ilk göreve başladığım yıl 30 Eylülde Türkiye Öğretmenler Sendikası’na (TÖS) üye oldum. Örgütlü bir topluma inandığım için üye oldum. Öğretmen okulunda biz sınıf olarak akşam gazetesi alıp Çetin Altan’ın “Taş Köşesi” makalelerini okuyorduk, Cumhuriyet Gazetesi alıp, İlhan Selçuk’un Pencere’sini okuyorduk. Böyle yetiştik ve sendika üyeliğimin nedenidir. TÖS kapandıktan sonra, Tüm Öğretmenler Birleşme Dayanışma Derneği’ne (TÖB-DER) üye oldum. 12 Eylül 1980 darbesiyle tüm dernekler ve sendikalar kapandı.1990 yılında, Eğitim-İş Sendikası kurucusu oldum. Sendikanın büyümesine, gelişmesine, bir okul olarak öğretmenlere mesleki eğitim kazandırmasına öncülük etmesi için mücadele ettim. 1998 yılında ÇYDD üyesi oldum. O günden beri dernekte yönetici olarak çalışıyorum. Sağlıklı olmak, bedenen ve zihnen sağlıklı olmak çok güzel, fakat dünya sağlık örgütünün sağlıklı insan olmada yeni bir tanımı var. “Toplum için çalışan insan sağlıklıdır” diyor. Bu sözden yola çıkarak topluma karşı sorumluluklarımın olduğunun bilincindeyim. Örgütlü bir toplum sağlıklıdır. Türkiye’nin çağdaş bir ülke olması, eğitimli bir ülke olması, kadın erkek eşitliğine dayalı bir ülke olması, hukukun üstünlüğünün geri gelmesi için, laik bir ülke için, kendimi bildim bileli bu çalışmaların içindeyim. Böyle bir Türkiye özlemi duyuyorum ve var gücümle çalışıyorum.
45 yıllık öğretmenlik yaşamınızda nelerle karşılaştınız?
Öğretmenlik yaşamım mücadele ile geçti. Pek çok soruşturma geçirdim. Denizli’den Balıkesir’e sürgün geldim. Bazen uzaklaştırma cezaları aldım. 12 Eylül döneminde işkence gören, canından olan çok arkadaşım var. Kahramanmaraş olaylarına karıştığımız için 2-3 ay meslekten uzaklaştırıldım. Bunlar küçük şeyler, devede kulak bile sayılmaz.
Sizi çok etkileyen unutamadığınız bir anınız var mı?
Denizli’de, ilk görev yerinde, Şerif isminde bir öğrencim vardı. Ona bir kitap verdim. Okumayı öğrenince bunu iyice oku diye nasihat ettim. O öğrencim beni 2 yıl önce aradı. Mimar olmuş. “Öğretmenim verdiğiniz kitap hala duruyor” deyince çok duygulandım. Kendisi de şiir ve roman yazıyormuş. Eğitimin temeli ilköğretimdir. İlkokulda, ortaokulda, lisede görev yaptım ama öğretmenin en çok emek verdiği yer sınıf öğretmenliğidir.
ÇYDD Balıkesir’de kaç öğrenciye destek oldu?
Bu yıl 260 öğrenciye burs veriyoruz. Deprem bölgesinden Balıkesir’e gelen öğrencileri de geri çevirmiyoruz. Hatta onların aileleri ile de tanışıyoruz, evlerine gereksinim duydukları eşyaları götürüyoruz. Bu toplumun yaraları hepimizi acıtıyor ve yaraları hep birlikte saracağız. 1998 yılında derneğe üye oldum. O günden bu yana 4 bin civarında öğrenciye burs verdik. Bu öğrencilerimiz okullarını bitirip görev yerlerine gittiklerinde, derneğimizin gönüllüleri oluyor, bazen de bağışçı olarak destek veriyorlar. ÇYDD Balıkesir Şubesi’ne burs verdiğimiz 5 öğrencimiz üye ve zaman zaman burs veriyorlar. Derneğimizin kurucusu Türkan Saylan’ın 100 bin Kardelen projesi vardı, bu hedef aşıldı, geçen yıl 103 bin kız öğrenci burs aldı. 1997 yılında Siirt’in Pervari İlçesi’nde 17 kız öğrenciyle başlamıştı. Bu yıl 200 bine doğru gidiyoruz. Sadece burs vermekle kalmıyoruz, Yönderlik projemiz var. Yani rol modellik. ÇYDD Bursu alan gençlerimiz ile üniversiteye yeni başlamış gençlerin kişisel gelişimlerine katkı sağlamak, öğretim yaşamı sorunlarına yardımcı olmak, sorgulayan bir birey olmaları için kendilerini geliştirme imkanı sağlamak için geliştirilmiş bir projedir. Akran eğitimine dayalı Yönder-danış ilişkisini temel alır. Yönder derneğimizin vizyon ve misyonunu benimsemiş, rol model olma donanımına sahip dernek üyesi, projeye gönüllü katılan gençlerimizdir. Bilimin Çakıl Taşları Projesi’nde ortaokul öğrencilerinin bütüncül bir bakış açısıyla bilimsel temelli ve analitik düşünme becerileri kazandırılarak öğrencilerin gelişimlerinin desteklenmesi amaçlanmaktadır. Deniz Yıldızı projesiyle liseli gençlerin Küresel bilinç, çevre okuryazarlığı, sosyal girişimcilik ve aktif yurttaşlık konusunda eğitilmesi, Yaratıcılık, eleştirel düşünme, analitik düşünme, iletişim ve iş birliği becerilerinin sağlanması, Esneklik ve uyum sağlama, liderlik ve sorumluluk, üretkenlik ve şeffaflık, inisiyatif alma ve sosyal yetkinlikler, sosyal medya kullanımı, siber zorbalık, medya okuryazarlığı, dijital okuryazarlık, kodlama alanlarında eğitilmesi amaçlanmaktadır. ÇYDD’nin 40 projesi var ben şube olarak yaptıklarımızı saydım.
Bir dönem ÇYDD’ye üye olmaktan, bağış yapmaktan çekiniliyordu hala devam ediyor mu?
Sorunuzda haklısınız. Bir dönem derneğe gelmeye korkanlar bile vardı. Hepsi aşılmış durumda. Şu anda üye sayısı da, bağışçı sayısı da arttı. İnsanlar bağış yapabilecekleri güvenilecek yer arıyor. Araştırma şirketlerinin verilerine göre Türkiye’nin en güvenilir derneği ÇYDD. Her kuruşun hesabı verilir bu dernekte. Biz işçi çalıştırmıyoruz. Her gün dernek yöneticisi bir arkadaşımız burada gönüllü kalıyor, çay yapıyor, servis yapıyor, bulaşıkları yıkıyor, gerektiğinde paspas yapıyor. İşçiye verilecek para ile fazladan üç öğrenciye burs verebilir miyiz diye düşünüyoruz. Şu anda Türkiye eğitimsiz kaldı. Deprem sonrası üniversiteler kapatıldı. Eğitim yüz yüze olur. Kapatıyorlar ki eğitimsiz, cahil bir toplum olalım. Okuyan, yazan, sorgulayan, olmasın, biat eden toplum olsun. Biat eden toplum eğitimsiz kalırsanız olur. Uzaktan eğitimin kontrolü olmaz. Eğitim okul işidir, disiplin işidir. Yüz yüze gelindiğinde davranışınız farklı olur. Uzaktan kontrol sağlanamaz. Eğitimde çocuğun bedensel ve ruhsal durumu korunmalı, çocuğun var olan yetenekleri ortaya çıkarılmalı, özgürleştirilmeli. Bunları yüz yüze eğitim sağlar. İstiyorlar ki okullar kapanınca çocuklar tarikatlara yönelsin. Biz sorunları çözeceğiz. Şikayet etmiyoruz. Şikayet etmenin sorumluluğu yoktur. Sorumluluk alırsanız şikayetler çözülür. Önemli olan sorumluluk almak, sorunları çözmektir. ÇYDD bu görevi üstleniyor.
Eylemlerde hep en önlerde direndiniz hiç korkmadınız mı?
Sen yapmazsan, ben yapmazsam, kim yapacak? İnsanlar sesini nasıl duyuracak? Sorunlar nasıl çözüme kavuşacak? Ben vicdanıma karşı sorumluyum. Birileri beni eylemde görsün diye değil. Örgütlü toplumların tüm hak arama eylemlerinde var oldum. Eylemlere siyasi bir amaçla gitmedim, hiçbir siyasetin içinde yer almadım, almayı da düşünmedim.
Z kuşağı örgütlenmek için çekingen mi davranıyor uzun yıllar eylem göremiyoruz
Çekingen davranmıyor, örgütlenmenin şekli değişti. Bilinçlenmenin araçları değişti. Cep telefonları artık tek kaynak haline geldi. Sosyal medya ortaya çıktı, insanlar sosyal medya üzerinden örgütlenebiliyor, bilgilenebiliyor. Biz eskiden sokağa çıkmak için günler öncesi duyurular yapardık, şimdi sosyal medya aracılığı ile çok kısa bir zamanda örgütlenebiliyorsunuz. Daha çok sesinizi duyuruyorsunuz. Gençler 20 yıldır bu iktidarı görüyor ama yüzde 70’i bu iktidara karşı. Onların da siyasal bilinci var. Bizim umudumuz da gençler.
Siz her eylemde vardınız Siz gidince yeriniz dolacak mı
Toplumsal eylemlerde boşluklar çabuk doluyor. Biz gidince yerimize elbette gençler gelecek. Dürüst insanların hak aramada var olması, öne geçmesi lazım. Dürüst insanlar kendi kabuğuna çekilirse, siyaset soytarılara kalır.
Gençlere önerileriniz nedir?
Gençler öncelikle kendilerini tanıyıp yetiştirecekler, eğitim alacaklar. Kendilerini sanatla, bilimle, resimle, müzikle, edebiyatla geliştirecekler. Topluma karşı dürüst olacaklar, toplum için ben nasıl yararlı olmanın peşine düşecekler. Bu ülke yaşanmaz asla denilmemesi, düşünülmemesi gereken kavram olmalıdır. Ahmet Arif, “Terk etmedi bu sevda biz” diyor. Biz ülkemize sevdalıyız, asla terk etmeyiz. Gençlerin de bu ülkeye sevdalı olduklarını biliyoruz.
Ben ülkemin aydınlanmasını, Atatürk devriminin ve ilkelerinin bu ülkede yeşermesini, daha ileriye gitmesini istiyorum. Kadın erkek eşitliğine, hukukun üstünlüğüne laik bir ülkenin olmasını istiyorum. Çağdaş bir ülke, insanların güven huzur ve sağlıklı bir ortamda yaşamasını istiyorum. Herkesin fırsat eşitliğinden yararlanması sosyal devletin öne çıktığı kamucu bir yönetimin öne çıktığı bir ülke istiyorum. Sağlık ve eğitimin paralı olmadığı bir ülke istiyorum. Bunlar insan hakkıdır ve parasız olmalıdır.