NE YEDİĞİMİZİ BİLİYOR MUYUZ?

service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

 

Her geçen gün endüstriyelleşen dünyada, artan nüfus talebine yetişebilmek adına gıda sektöründe seri üretim söz konusu olabilmektedir. Hızlı ve seri üretim, ürünlerin  niteliğinden ziyade ürünün var olup olmadığıyla ilgilenmektedir. Eğer ortada bir ürün varsa üretim safhası gerçekleşmiş kabul edilip, niteliklerini taşıyıp taşımadığı pek de önemli değildir. Bizim gibi gelişmekte olan ülkelerin en büyük problemlerinden biri de gıda ürünlerinin içerikleridir.

Gelişmiş ülkelerdeki gıda kodeksleri, ürünlerde kullanılacak kimyasallara sınırlama getirmektedir. Özellikle ambalajlı, paketlenmiş ürünlerin içerikleri sürekli kontrol edilmektedir. Örneğin; marketten aldığınız üzümlü kekin içerisinde yüksek bir oranda üzüm olması, aroma vericilerin kullanılmaması, raf ömrünü uzatan kimyasalların kullanılmaması gerekmektedir. İçeriğinde bu tür kimyasallara rastlanan ürünlere toplatılma, üreten firmalara ise caydırıcı cezalar verilmektedir. Türkiye’deki gıda kodeksi bu tip kimyasallara pek karşı olmamakla birlikte, her geçen gün kullanılan kimyasal miktarlarının arttığı gözlemlemektedir. Hammadde fiyatlarının sürekli yükselmesi, paketleme ve ulaşım maliyetlerinin her geçen gün artması, ürünlerin içerisinde kullanılan kimyasalların da artmasını sağlamaktadır. Yani maliyet artışıyla, gıda sektöründe kimyasal madde kullanımı arasında doğru orantı vardır diyebiliriz.

Bahsedilen konuda tüketiciyi iki sınıfta inceleyebiliriz. Bilinçli tüketici ve bilinçsiz tüketici. Ne yediğinizi bilmek anayasal bir haktır. Tüketilen ürün hakkında bilgi sahibi olmak, üretim sürecini bilmek her tüketicinin hakkıdır. Kimse kendi hür iradesiyle kimyasal ürün tüketmek istemez. Yani bu durum arz talep dengesinin dışında yer almalıdır. Arz talep dengesinin bozan etken ise bilinçsiz tüketici olarak adlandırdığımız sınıftır. Bilinçsiz tüketiciler için önem arz eden konu, ürüne ulaşılıp ulaşılmadığıdır. Ürüne ulaşılabildiği sürece bilinçsiz tüketiciler için ortada bir problem yoktur da denilebilir. Bir de şöyle bir mantık var; ‘’eğer bir ürün, güven veren zincir marketlerin reyonunda pazarlanıyorsa o ürün güvenlidir.’’ Bilinçli tüketiciler, ürünün piyasada oluşundan ziyade içeriğiyle ilgilenir. Özellikle son dönemlerde birçok bilinçli aile çocuklarını paketlenmiş ürünlerden uzak tutmaktadır.

Aroma vericiler, renklendiriciler, bir takım asitler ve özellikle palm yağı kullanılan ürün sayısı bir hayli fazlalaştı. Fakat aynı markaların yurtdışına göndermiş oldukları ürünlerin içeriklerinde burada satılan ürünlerde kullanılan kimyasallar kullanılmamaktadır. Bilinçli tüketicilerin olduğu pazarda kimyasal içerikleriyle var olamayacakları yanı sıra, ülkeye girişlerine dahi izin verilmemektedir. Geçtiğimiz yıllarda’’ nar ekşisi’’, ‘’limon suyu’’ olarak satılan sıvı gıdalar artık ‘’nar ekşili sos’’, ‘’limon sosu’’ isimleriyle raflarda yer bulabiliyor. Çünkü içeriklerinde nar ve limon yerine esansları ve aromaları yer alıyor.

Endüstriyelleşen gıda sektörüne karşı olarak doğal, diğer bir deyişle kraft ürünlerin varlığı da epey artmış durumda. içeriğinde kimyasal bulunmayan, üretim aşamasında makine olmadan üretilen ürünlerin piyasa varlıklarını artırması, bilinçli tüketici sınıfının talepleri doğrultusunda gerçekleşiyor. Ne yazık ki bu ürünlerin birçoğuna halkın küçük bir bölümü erişebiliyor. ‘’güven veren’’ zincir marketler bu ürünlerin raflarda olmasını tercih etmiyor. Hali hazırda raflarında bulunan ürünlere yeterli talep olmasından dolayı, kraft ürünlerin marketlerden uzak kalmasına neden oluyor.

Uygulanabilen ve hatta denetlenebilen bir gıda kodeksinin yürürlükte olması, kimyasal ürünlerin tüketilmesinin bir nebze önüne geçilmesi birçok hastalıkla daha kolay baş edilmesini sağlayabilir. Uygulanabilen bir gıda kodeksi için tüketicilerin kendi güçlerinin farkına varması gerekiyor.  Tüketici talep yarattığı sürece üretici ürününü piyasaya arz eder. Kimyasal ürün içeren ürünlere talep ne kadar az olursa, firmalar bu ürünleri piyasaya sürmekten vazgeçer. gıda kodeksiyle çözülemeyen sorunu tüketici talep belirleme yoluyla rahatlıkla çözebilir. İçinde bulunduğumuz ekonomik koşullar, tüketicinin talep seçeneklerini kısıtlamaktadır. Bu durum da en çok ürünlerinde ‘’E’’ kodlu içerikler barındıran gıda firmalarının işine gelmektedir. Genel olarak ambalajlı ürünlerden bahsedilse de tarım ürünlerinde de birçok kimyasal kullanımı görülmektedir. Tarımsal ürünlerin daha parlak, daha canlı görünmesi için çeşitli kimyasal maddelere başvurulmaktadır. Ayrıca talep karşılama adına yapılan seri üretim sonucu bir takım hormonlar kullanılarak ürünlerin tarlada yetişme süreleri kısaltılmaktadır. Daha anlaşılır bir tabirle açıklamak gerekirse; bilinçsizce tüketilen ürünler, sonumuzu getiriyor.

Tepki Ver | Tepki verilmemiş
0
harika
Harika
0
_ok_do_ru
Çok Doğru
0
kat_l_yorum
Katılıyorum
0
_a_rm_
Şaşırmış
0
_zg_n
Üzgün
NE YEDİĞİMİZİ BİLİYOR MUYUZ?
Giriş Yap

Balıkesir Haberleri ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!