Ş. TARIK SÜRMELİOĞLU
YSK, dörde karşı yedi oyla İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimini iptal etti.
23 Haziran’da İstanbullular yeniden sandık başına gidecek.
İptal gerekçesi ne?
Sandık kurulu başkanlarında kanunsuzluk var!
Tam kanunsuzluk yani.
Herkes söylüyor, ben de söyleyeyim:
Bir zarfa dört pusula koydu seçmen. Büyükşehir başkanını, ilçe belediye başkanını, belediye meclisini ve muhtarı seçti.
Zarfı kime verdi?
Sandık kuruluna.
Kim kabul etti?
Kurul başkanı.
Kanunsuzsa bu adamlar, zarftaki her bir oy pusulası için kanunsuzluk vardır, öyle değil mi?
Büyükşehir Başkanlığı seçimi yenileniyorsa..
İlçeler de yenilenmeli. Meclisler de.. Hâttâ muhtarlık seçimleri de.
Sandıkta görev yapacakları kim belirledi, kim onayladı, kim görevlendirdi?
YSK.
O halde, kanunsuzluğun onayını da YSK vermiş olmuyor mu?
***
İSTANBUL için sonuç böyle olmasaydı, muhtemelen aynı YSK, CHP’den gelecek itirazları kabul etmeyecekti.
“Millet iradesi böyle tecelli etti” diyecekti.
Sonuçta gördük, Balıkesir’de de İstanbul’a benzer bir durum vardı.
Dokuz bin küsur oy farkla sonuçlanan seçime itiraz edildi. İl Seçim Kurulu reddetti. YSK reddetti.
Millet İttifakı’nın Büyükşehir Adayı İsmail Ok o zaman ne demişti:
“Kanunlar İstanbul’da farklı, Balıkesir’de farklı mı?”
“Adaletin bu mu dünya” gibi bir şey işte…
***
“SEÇİMİ sen kazandın” diye mazbatayı veriyorsun adamın eline.
“Buyur, koltuk senin” diyorsun yani.
Sonra..
“Seçimi iptal ettim, ver mazbatayı geri…”
Adalet, demokrasi, hukuk, millet iradesi falan..
Hepsi birden tükeniyor.
Geriye sadece..
Muktedirin iradesi kalıyor.
Tek belirleyici o oluyor.
***************
Yine İmamoğlu kazanırsa?
İSTANBUL’u kaybetmek, Türkiye’yi kaybetmektir.
AK Parti olaya böyle bakıyor.
Oysa demokrasilerde kaybetmek de var, kazanmak da.
Yerelden örnek verelim.
Balıkesir Büyükşehir Belediye Başkanı Yücel Yılmaz, çok az farkla kazandığı seçimin ardından, kaybeden rakibine nasıl seslenmişti?
“Kaybetmek de var kazanmak da.. Önemli olan hazmetmeyi bilmek…”
AK Parti, İstanbul için iyi okumalı bu cümleyi.
AK Parti’nin Büyükşehir Adayı Binali Yıldırım, “seçimin patronu YSK, ne diyorsa o” dedi, iptal kararının ardından.
Yıldırım kazanmış olsaydı.. Yani, mazbatayı alıp koltuğa otursaydı..
YSK da CHP’nin itirazları doğrultusunda seçimi iptal etseydi..
Binali Bey aynı şeyi söyleyecek miydi?
23 Haziran’da tekrarlanacak seçimi yine Ekrem İmamoğlu kazanırsa ne olacak?
Diyelim ki yine benzer bir fark çıktı sandıktan, İmamoğlu kazandı, yıldırım kaybetti.
Sonrası?
Yine itiraz mı?
Yine iptal mi?
Sonra bir seçim daha.. Bir itiraz ardından..
Bir iptal…
Böyle devam eder gider mi?
Kazanana kadar…
*****************
Bu dünyadan İsmet Koçyiğit geçti
HENÜZ Büyükşehir değildik. Balıkesir, Büyükşehir’den yönetilmiyordu.
İl Genel Meclisi diye bir kurum vardı.
Kimler geldi kimler geçti o Meclis’ten.
Son iki döneminde etkili muhalefetin nasıl yapılacağını gösteren bir isim vardı:
İsmet Koçyiğit.
Arşivi taradım; yüzlerce Koçyiğit haberi yapmışız.
Durduk yerde yapılmaz. Bir eylem vardır, bir söylem vardır, bir aksiyon vardır mutlaka.
İsmet Koçyiğit en çok tarım ve hayvancılığı konuşandı.
Çiftçinin hakkını savunandı.
Çiftçiydi.
Aksakal’ın çıkışında, kaldırıma kurduğu tezgahta kavun satardı.
Bandırma’ya gidip gelirken uğrar hal hatır sorardık.
Koçyiğit kimseye eyvallah etmedi. Hep dik durdu.
Bazen gazeteye gelir, uzun uzun oturur, gündemi değerlendirirdi.
Soyadı gibi koçtu, yiğitti.
12 Eylül karanlıklarını görmüş, yaşamış biri olarak..
Demokrasiye, özgürlüklere, insan haklarına sarılırdı.
Yurtsever adamdı. Milliyetçiydi. Atatürkçüydü.
Zengin bir adam da değildi hani.
İGM toplantılarına gelip giderken ne zorluklar yaşadığını biliriz az çok.
Sosyal medyada baktım biraz; O’nu tanıyanlar üzüntülerini paylaştılar.
O dönemde İGM’de görev yapanlar falan, ailesine başsağlığı dileyip savuşturdular.
Ota boka SMS çeken CHP, Koçyiğit’in vefatını duyurmadı bile.
Şimdiki yöneticiler zaten sadece kendilerini tanıyor, eskilere dönüp bakan yok.
Koçyiğit CHP’ye kırgın gitti aslında.
İGM’de pekiştirdiği siyasete devam etmek istiyordu.
Önünü kestiler hep. Partiden uzaklaştırdılar. Dışladılar.
Aksakal’a döndü sonra.. Çiftçiliğe devam etti.
Sonra, amansız hastalık çaldı kapısını. Çok uzun süredir tedavi görüyordu. Kemoterapiler, ameliyatlar.
Bildiğim kadarıyla en yakınında şimdinin Büyükşehir Meclis Üyesi Dr. Selim Panç vardı.
Tedavisi için çırpınıyordu.
Hasta yatağında mavi komanda beresiyle pozlar veriyordu sürekli.
Bu da kendince bir mesajdı muhtemelen.
“Bu vatan için ölürüm” demek gibi bir şey.
Memlekete hizmeti yadsınamaz, küçümsenemez. Güzel işler yaptı.
Çok çalıştı.
O’nun da vadesi doldu, geçen gün Aksakal’da toprağa verildi cenazesi.
Seni unutmayacağız İsmet Koçyiğit.
Mekanın cennet olsun.
**************
Çamlık’taki heykeli değiştirelim
BÜYÜKŞEHİR Belediye Başkanı Yücel Yılmaz Çamlık’ta devam eden rekreasyon çalışmalarını incelemiş.
Hilal minareye, devam eden inşaatlara, peyzaja falan bakmış.
Zekai Kafaoğlu’nun “ben yaptım oldu” mantığıyla alel acele oraya diktiği Atatürk heykelini de görmüştür.
Herhalde O da bizim gibi düşünmüştür:
“Ne Atatürk’e benziyor, ne bir mesaj kaygısı var bu heykelin…”
Heykel dediğin mesaj verecek arkadaş.
Bu heykel vermiyor.
Eski heykelde emek vardı, anlam vardı, mesaj vardı.
Bunda ruh yok.
Sağını solunu eşelerken devirdiler eski heykeli. Tepkiler gelince, alel acele internetten bir heykel resmi bulup “işte bunun aynısını yapacağız” dediler. Yaptılar.
Ama bir anlamı yok.
Yücel Yılmaz’a önerimiz, bu heykeli yenileyelim.
Balıkesir’in kuva-yı milliye ruhunu da yansıtacak şekilde daha anlamlı, daha mesaj yüklü bir heykel inşa edelim.
Yarışmayla yapalım. Heykeltraşlarla çalışalım. Hazır kalıp dandik heykeli indirip, yerine Balıkesir’e yakışacak bir heykel konuşlandıralım.