Valinin İstanbul’un bir belediye başkanı olduğunu hatırladığı, sıkı tedbirlerin alındığı son kar yağışlarından yaklaşık bir ay önce başta İstanbul olmak üzere birçok il yoğun kara teslim oldu. Demek ki iktidar İstanbul’u her yerden çok seviyor olmalı ki günlerce İstanbul’u konuşturdu. Ama bu konuşma İstanbul’un sorunlarını çözmek, İstanbulluyu rahatlatma üzerine değildi. Daha çok karın sebep olduğu olumsuzlukların faturasını İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’na kesmekti.
Çekilen tüm sıkıntılar bir kenara bırakıldı Ekrem İmamoğlu’nun İngiltere Büyükelçisiyle Sarıyer’de bir balıkçıda yediği yemek konuşuldu. Doğruluğu yanlışlı bir tarafa sanki Ekrem İmamoğlu o balıkçıya gitmeseydi çekilen tüm sıkıntılar yaşanmayacakmış gibi bütün sıkıntıların faturası gidilen yemeğe kesildi. İktidar güçleri günlerce konuştu, konuşturdu, üzerinde tepindi şimdi hiçbir şey olmamış gibi suskunluğa çekildi.
Olayın bütününden bağımsız ortada konuşulması, açıklığa kavuşması gereken ciddi bir olay var. O da, Ekrem İmamoğlu’nu yemeğe giderken çekilen MOBESE görüntülerinin belli yerlere servis edilmesiydi. Böyle bir görüntü servis etme işi başka bir görevlinin veya herhangi bir kimsenin görüntülerinin paylaşılması da olmaz, olmamalı, kabul edilebilir değildir.
Çünkü birçok hukukçunun dediği gibi kamu görevlisi veya herhangi bir yurttaşın görüntülerinin kamuoyuyla paylaşılmasının önünde yasal engel vardır (tabi yasa birilerini bağlıyorsa).
Ceza Hukukçusu Prof. Dr. Ersan Şen ‘’MOBESE görüntüleri ve bireyin konumu ile aracının, konutunun veya işyerinin bulunduğu yer kayıtları basın dahil kimseye verilemez. Devlet, Anayasadan ve kanundan yetkisini alması kaydıyla yargı mercileri ile kamu kurum ve kuruluşları dışında kimseye bu görüntüleri veremez. A’ya ayrı, B’ye ayrı hukuk olmaz, hukuk ne diyorsa odur. Yok kanun, yap kanun da yanlıştır. Mesele basittir, hukukta kalmak mı istiyorsunuz, istemiyor musunuz?’’ diyor.
Haklı olarak kamuoyu da merak ediyor; hukukta kalmak istiyorsanız, suç olan bu görüntüleri medyaya kim servis ettiyse bulup gereğini yapacaksınız. Kaldı ki görüntülerin kimin tarafından alındığı ve servis edildiğini ortaya çıkarmak bir dakikalık iş. Çünkü o görüntüleri alan görevli sicil numarasıyla o görüntüleri alabildiğine göre, alan görevli veya görevsizin kim olduğunun bilinmemesi mümkün değildir.
‘’Peşini bırakmayacağım’’ diyen Ekrem İmamoğlu da, ‘’Sayın Vali’ye de sordum. Mesaj attım ve o mesaj duruyor. Kayıtlara geçsin istedim. Cevap gelmedi. Sadece görüntüler verilmemiş, montajlanmış da! Kim servis etti o görüntüleri’’ diye sorduğu sorular hala cevapsız, havada asılı duruyor…
Sorular haklı sorular ama iktidar yetkilileri bundan önceki TBMM Meclis kürsüsünden dile getirilen İBB’de 557 terörist var iddialarında olduğu gibi suskun ve sessiz. Yoksa diken.com.tr de Canan Coşkun’un haberi ‘’teröristlikle suçlanan sanığın Binali Yıldırım’ın referansıyla işe girmesi, isimleri verilen ailelerin 300 tanesine önceki İBB yönetiminin yardım sağladığı’’ doğruysa…
Sadece o değil iktidar yetkililerinin bundan önce de gündemi meşgul eden fırtına koparılan iddiaları vardı hiçbirinin akıbeti hakkında bilgi yok. Mesela İzmir’de ezan üzerinden koparılan fırtınalar vardı, CHP’ye fatura edilmiş, onun üzerinden CHP suçlanmıştı, böyle bir olay yok muydu acaba; ne oldu?
MOBESE (MOBİL Elektronik Sistem entegrasyonu), Türkiye’nin 81 ilinde bulunan sistemle, suç ve suçluyla mücadele eden güvenlik kuvvetlerinin elini güçlendirmek amacıyla kurulan kameralı güvenlik sistemleridir.
İstanbul Organize Suçlarla Mücadele ve eski Kaçakçılık Şube Müdürü Adil Serdar Saçan katıldığı Halk TV’deki programda, sistemin isim babalarının FETÖ’cü polisler olduğunu bildiği kadarıyla ‘M’ harfi Mutlu’yu, ‘O’ harfi Osman’ı, ‘B’ harfi Basri’yi, ‘E’ harfi Ercan’ı, ‘Ş’ harfi Şahbaz’ı simgeliyordu. Bu emniyet teşkilatında yıllarca bilinen bir şeydi. Bunlar (FETÖ’cü polisler) bu sistemi yıllarca işlettiler. Her yeri izleyip kaydettiler’’ dedi.
Benzer kar afeti Isparta’da da yaşandı. Isparta elektrik arızaları yüzünden günlerce karanlıkta kaldı. Mum ışığında kalan yurttaşlar, donma sorunu yaşadı, donan insanlar olduğu gibi yüzlerce hayvan telef oldu ama iktidar medyasında gündem olmadı, yetkililer günler sonra soruna ilgi duydu, belediye başkanı akıllara hiç gelmedi, fatura ilin valisine kesildi, vali görevden alındı; konu kapatıldı!
Demek ki mesele ne İstanbul halkı, ne de Isparta veya başka bir ilin yurttaşlarının yaşadığı sorunlar varsa yoksa iktidarı sürdürebilmek, İstanbul’u alan Türkiye’yi alıyorsa mesele çok daha derinde…
Ekrem İmamoğlu istediği kadar MOBESE kayıtlarını kimin verdiğini sorsa, kamuoyu merak etse de, görüntüleri veren-ler ortaya çıkmaz; organize işler bu işler.
Bu iş sadece İmamoğlu’nun görüntülerinin servis edilmesi değil; Hukuk güvenliğidir. Hukuk güvencesinin olmadığı, hukukun siyasallaştığı, siyasetin aparatı haline geldiği ülkeye; kimse güvenli ülke olarak bakmaz, yatırım yapmaz, demokratik ülke olarak görmez.
Devlet erkini elinde bulunduranlar kendi partisinden olmayan belediye başkanlarına MOBESE üzerinden ‘tuzak’ kurmaz, kayıtları hukuksuz servis eden-ler derhal ortaya çıkarılmalıdır!
Konrad Adenauer Vakfı’nın 28 farklı kentte 18-25 yaşları arası gençlerle yaptığı ‘’Türkiye Gençliği’’ anketine katılanların %62,8’i ‘’Türkiye’nin geleceğini olumlu görmediğini’’ söylerken %72,9’u ‘’imkan bulurlarsa başka bir ülkede yaşamayı istediğini’’ belirtti. Katılımcıların adalet sistemine olan güveni ise sadece %11,9’dur.