MİLLET İTTİFAKI VE ADAY BELİRSİZLİĞİ

Koalisyonlara karşı mucize diye getirilen CBHS (Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi) ittifakları zorunlu hale getirdi. CHP, İYİ Parti, DP ve Saadet Partisi ile başlayan ittifak DEVA ve Gelecek partilerinin katılımıyla Altılı Masa haline geldi. Uzun süredir devam eden görüşmelerin birinci turunun tamamlanmasından sonra, CHP’den ikinci tur görüşmeleri başladı, devamı bekleniyor.

 

Altılı Masa ve iktidarın değişmesini isteyen çevrelerin temel argümanı ‘bu iktidar artık değişmeli’.

Uzun iktidarın olumsuzlukları yanında, bireysel yaşam ve ekonomiyle birlikte genel sıkıntıların altında ezilen, yasaklardan, ideolojik baskılardan, partileşen devlet anlayışından, devlet olanaklarının kısıtlı bir çevrenin-3-5-10-15 maaş iddialarından rahatsız olan çevreler; artık değişim zamanı geldi, adayın kim olduğuna bakmaksızın Erdoğan karşısındaki adaya oy vereceğini söyleyen geniş bir kitle oluştu.

Erken seçim ihtimali kalmadığına göre, seçim takviminden önce adayın açıklanmaması anlaşılabilir. Bu bilindiği halde iktidar ve iktidar adına kamuoyu yapıcıları Altılı Masayı sürekli olarak ‘adayını açıkla’ diye köşeye sıkıştırmaya çalışıyor. Bu sıkıştırmanın muhalefet üzerinde etkili olmadığı söylenemez. Hatta ‘adayları bile belli değil, aday belirlemede anlaşamıyorlar’ gibi planlı baskı kurdukları görülüyor.

Meral Akşener ‘seçimi mutlaka kazanmalıyız, bu seçimde değişim olmazsa, bu ucube CBHS sistemi kalıcı hale gelir bir daha değişmez’ iddiasıyla sürekli ‘kazanabilir’ olmalı vurgusu yapıyor.

 

CHP ve diğer partiler de seçimlerin önemine vurgu yaparak bu seçimlerin tarihi bir seçim olduğunu, tünelden sonra son çıkış olduğu, bu seçimde iktidar değişmezse Türkiye’nin başka bir şekle evrileceği vurgusuyla seçimlerin mutlaka kazanılmasına kuvvetli vurgu yapıyorlar.

Bugüne kadar yapılan kamuoyu araştırmalarında adayın isminden bağımsız olarak Erdoğan karşısındaki adayın alacağı oyun yüksek çıkması muhalefette ciddi bir güven duygusuna yola açarak; adayın kim olduğu önemli değil, nasılsa seçimi kazanıyoruz rahatlığı oluştu son zamana kadar.

Ve fakat son kamuoyu araştırmaları iktidarın toparladığı, oylarını artırmaya başladığı iddiaları kuvvetli şekilde dile getirilerek, psikolojik üstünlüğün tekrar iktidara geçtiği iddia edilmektedir.

 

CHP haklı olarak Kemal Kılıçdaroğlu’nun aday olmasını istiyor. Kılıçdaroğlu’na yakın Bülent Kuşoğlu ve birçok parti yöneticisi ‘aday olmazsa masa dağılır’ yönünde açıklamalar yapıyor. Kılıçdaroğlu’da her konuşmasında ben dilini öne çıkararak adaylığını daha da kuvvetlendiren söylemlerde bulunuyor. Her açıklamasından sonra kamuoyu tamam ‘Kılıçdaroğlu kesin aday’ diyor. En son Sivas’ta katıldığı yerel bir kanalda ‘’bir kez de Kılıçdaroğlu’nu deneyin’’ açıklaması adaylıkta kararlı algısını pekiştirdi. Bu saatten sonra Kılıçdaroğlu’nun adaylıktan geri dönüşünün mümkün olmadığı kanaati oldukça yaygın.

Cumhurbaşkanı Erdoğan da bu açıklamadan sonra ‘adaylık tama hayırlı olsun’ açıklamasını yaptı.

Kılıçdaroğlu bu kadar kararlı ve ısrarcı olduğu halde adaylığı neden ilan edilmiyor, Altılı Masa adaylığa karşı mı? Altılı Masa Kılıçdaroğlu’na hayır derse ne olacak?

 

Görünen Altılı Masa da DP’nin dışında olur veren yok gibi. Ali Babacan açıklamak için erken diyor. Ahmet Davutoğlu’nun tavrı belli değil. Temel Karamollaoğlu itirazı yokmuş gibi dursa da hep aklında Abdullah Gül varmış gibi duruyor.

 

Gelelim esas belirleyici olan, Altılı Masanın CHP’den sonra en güçlü aktörü İYİ Parti’ye.

Meral Akşener bir taraftan çok stratejik hamlelerle ‘Kılıçdaroğlu’nun adaylık için adları en çok geçen iki belediye başkanı Mansur Yavaş ve Ekrem İmamoğlu ile ilgili onlar bir dönem daha görevlerinin başında kalsın’ dediği halde temaslarını sürdürerek ‘aday gösterilirse destekleriz’ diyerek sürekli olarak adaylık için sıralanan vasıflar tamam ama ‘kazanabilir’ olmalıdır demesi. Her çıktığı programda, her konuşmasında adayın ‘kazanabilir’ olmasına vurgu yapması oldukça önemli-manidardır.

Doğal olarak herkesin aklına gelen Kılıçdaroğlu kazanamaz mı demek istiyor sorusu geliyor. Bu soruya ‘şimdi bu soru olmadı’ diyerek cevap vermekten imtina ediyor. Kendisi ısrarla ‘kazanabilir’ vurgusu dışına çıkmazken, İYİ Parti tabanından Kılıçdaroğlu’nun adaylığına itiraz sesleri yükseliyor.

PekiKılıçdaroğlu adaylıkta kararlı ise, Meral Akşener ve partisi olur demezse ne olacak? Tek aday planı çökecek her parti kendi adayını çıkaracak; çoklu adayla mı seçime gidilecek?

Geniş kitlelerle birlikte CHP, İYİ Parti ve Altılı Masa bileşenleri Cumhuriyet’in Yüzüncü yılında yapılacak seçimler hayatiyse; tünelden sonra son çıkışsa, iktidarın kazanması CBH sistemini kalıcı hale getirecekse, iktidarın bir kez daha kazanmasıyla Türkiye bambaşka bir yerlere evrilecekse!

Seçimlere tek adayla gidilmeli, çoklu adayla seçimler kazanılmaz dedikten sonra, siyasi ideolojik hesapları neden bırakılmıyor, kimin daha çok hak ettiğinden çok, kiminle kazanılabilire bakılmıyor, çoklu adaya doğru gidişe katkı yapılıyor.

 

Yoksa amaç ülkenin geleceğinden çok siyasi şartların olgunlaştığı inancıyla siyasi pozisyonları korumak, yeni pozisyonlar elde etmek, kimseye kaptırmamak mı?

 

Exit mobile version