KUMPAS MI PROJE Mİ?

GÜNLERDİR süren bir tartışma ‘’Saraya giden CHP’li kim?’’ Konuşulmayan, yazılmayan kalmadı! Kamuoyu bu kumpası kim kime, niçin kurdu diye tartışırken MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli bu ‘’bu bir kumpas değil, bu Kemal Kılıçdaroğlu’na karşı bir projedir’’ görüşüyle tartışmaya dahil oldu.

Hiç kuşku yok Devlet Bahçeli’nin proje iddiası daha vahim bir durumu işaret ediyor…
Devlet Bahçeli’nin iddiasından CHP Genel Başkanını değiştirmek için proje çalışmaları var buda onlardan biri…
Yerel seçimlerden sonra olumlu bir rüzgar yakalayan CHP daha önce ‘Atatürk portresini’ kim indirdi tartışmasında olduğu gibi bu tartışma sürecini de kötü yönetmiş ve CHP bu tartışmadan büyük yara alarak çıkmıştır-çıkamamıştır.

İşin ilginçliği ‘Atatürk portresinin indirilme’ olayında olduğu gibi bu olayında asli ‘faili’ olarak adı geçen aynı gazeteci Talat Atilla’dır. Herkes konuştu, konuşuyor ama olayın asli ‘faili’ gazeteci Talat Atilla bir türlü konuşmuyor. Her gün yeni twittler atarak bilgi kaynağını tarif etmeye çalışıyor.  O tariflerde, CHP’li 139 milletvekili töhmet altında kalıyor. Talat Atilla, gazeteci kaynağını açıklamak zorunda değildir mottosundan biran önce vazgeçmeli kendisine Kemal Kılıçdaroğlu’na yüzde yüz doğrulatarak getirdim diyen ‘mevcut CHP milletvekilinin’ kimliğini derhal açıklamalıdır. Yoksa 139 CHP milletvekili potansiyel ihbarcı suçlamasıyla töhmet altında kalmaya devam edecektir.

CHP’nin milletvekilleri içinde böyle biri varsa, bunun açığa çıkarılması için gerekli çalışmayı CHP yapmalı ve açıklamalıdır. Eğer iddia edilen böyle bir isim yoksa o zaman milletvekillerine suçlama yönelten, bütün partiyi tartışılır hale getiren gazeteci ve gazetecilerle ilgili gerekli adli işlemleri başlatmalıdır.
Olayı gündem haline getiren ‘duayen’ denilen gazeteci Rahmi Turan çeşitli gelgitlerden sonra yanıltıldım, taraflardan özür dilerim dedi; çekildi, ama köşesinde her gün yazı yazmaya devam ediyor. Ve Rahmi Turan’ın gerçekle ilgisi olmayan, habere konu ettiği kişilerden özür dilemek zorunda kaldığı halde hala gerçekdışı haberi kendisine veren Talat Atilla için ‘’Talat Atilla geçmişte bana çok özel haber verdi, hepsi doğru çıktı, ilk defa yanılıyor ve yanıltılıyor’’ demesi garip ötesi değil mi?
Peki gitmediği halde Saray’a gitti denile Muharrem İnce; her ne kadar süreci yanlış yönetse, CHP’ye zarar verecek şekilde ‘çete’ suçlaması yöneltse de, haksız ve yalan suçlamaların muhatabı olan kişi olarak ne olacak.

Esas olarak CHP’nin kamuoyunda zedelenen imajı, milyonlarca oy veren seçmenin hakkı, gelecek umutları ne olacak.
Bu kadar kolay mı, haberi doğrulatmadan koskoca anamuhalefet partisini suçlamak, suçlu hale getirmek, sonra da; yanıltıldım, taraflardan özür dilerim diyip olayın içinden sıyrılmak!
Kamuoyunun mutabık kaldığı konulardan biri de Kemal Kılıçdaroğlu’nun, İsmail Küçükkaya’nın sabah programında ‘…doğrudur. İsim veremem…’ sözlerini söylemeseydi konu bu hale gelmezdi görüşü. Evet bu düşünce oldukça yaygın. Ancak mülakatın tümüne ve gazetelerdeki röportaja bakıldığında bağlamından kopuk olarak değerlendirilmiş bir cümle…
Ve fakat Kemal Kılıçdaroğlu sorulan soruya bu minvalde cevap vermek yerine; Saray her zaman olduğu gibi bu seferde CHP’yi karıştırmak istemiş olabilir. CHP’de kargaşa yaratmak isteyebilir ama CHP’nin karıştırılmasına alet olabilecek, CHP’de bir yerlere gelebilmek için saray kapılarında umut arayacak CHP’li yoktur deseydi; belki kamuoyu bugün CHP’yi bu düzeyde tartışıyor olmayacaktı.
Devlet Bahçeli’nin iddia ettiği gibi bu bir proje olabilir… Saray’ın CHP’nin üzerinde hesapları olabilir ama CHP’yi yönetenler ve yönetme iddiasını taşıyanlar kumpaslara gelmemeli, tuzaklara gelmemelidir…

Exit mobile version