Vatan Partisi Burhaniye Belediye Başkan Adayı Kartal Demir diyor ki: “Fatura Cahit Ağabey’e kesiliyor.. Kürdistan olayında temize çıkılıyor.. Cahit Ağabey’le tüm kirli çamaşırlar temizleniyor.. İttifak devam ediyor…”
VATAN Partisi Burhaniye Belediye Başkan Adayı Kartal Demir, “Sen ne yaptın Öztrak” başlıklı yazının altına şu yorumu yapmış:
“Aslında Sayın Öztrak o anki kararı söylüyor. Ama Kürdistan sözünden dolayı alınan karar birden değiştirilmek zorunda kalınıyor. Gizli ortak ‘çekiliriz’ diyor. Hemen düzeltme geliyor. Cahit Ağabey’e fatura kesilerek iş tatlıya bağlanıyor. ‘Kürdistan’ yok ediliyor. Temize çıkılıyor. Cahit Ağabey’le tüm çamaşırlar temizleniyor.. İttifak devam ediyor. Yoksa Parti Sözcüsü böyle bir hata yapar mı? İlkokul müsameresi mi bu?”
Kartal Demir’in teorisine göre, Millet İttifakı’nın içinde HDP de var.. Yani, ‘gizli ortak’ şeklinde. CHP adına yaptığı ilk açıklamada Edremit Belediye Başkan Adayı Selman Hasan Arslan’ın kesin ihraç talebiyle disipline sevk edildiğini söylemişti Parti Sözcüsü Faik Öztrak.
Sonra ‘sehven’ dedi.. Disipline sevk edilen kişinin eski Akçay Belediye Başkanı Cahit İnceoğlu olduğunu açıklayarak düzeltme yaptı!
Kartal Demir, “gizli ortak çekilmekle tehdit edince işin seyri değişiyor, zorunlu bir düzeltmeyle fatura Cahit İnceoğlu’na kesiliyor” diyor yani.
Yine Demir’in söylemiyle, ‘kirli çamaşırların yıkanma işi Cahit İnceoğlu’na bırakılıyor…’
Yani bu durumda ne oluyor; Cahit İnceoğlu günah keçisi ilan ediliyor.
‘Kürdistan’ muhabbeti arka planda kalıyor, İnceoğlu’nun aynı görüntülerde Cuma selâsı okuyan müezzinle ilgili sözleri öne çıkıyor.. Mevzu dini boyuta taşınıyor; ‘İslam düşmanlığı’ üzerinden yürünüyor.
***
İNCEOĞLU’NU SİYASET SAHNESİNDEN SİLDİLER
CAHİT İNCEOĞLU, saçlarını CHP kulvarlarında koşarken ağartmış bir adam. Yaşını başını almış, torun torba sahibi olmuş, Körfez siyasetinde emeği ve etkisi büyük bir isim.
Bir video kaydıyla siyaset sahnesinden siliniyor.
İnceoğlu’nun makara kukarası çoktur, her ciddi iki cümlenin ardından üçüncü cümlesi mutlaka mizah olur. Espriyi sever. Dalgacıdır. Muziptir. Zaten o kocaman gözlerin fıldır fıldır dönüşünden anlarsınız muzipliğini.
Ama insan işte bu örnekteki gibi muzipliğinin, makaracılığının kurbanı oluyor.
Her zaman, her yerde, her ortamda mevzuların makaraya sarılamayacağını bu yaşında öğrenebildi şimdi.
Hem ‘Kürdistan’ muhabbeti, hem de “Hoca bizimle t..şak geçiyor” sözleri, İnceoğlu’nu bir çırpıda sahneden silmeye yetti.
İnceoğlu’nun sevmeyeni de çoktur. Körfez’de siyasete her fırsatta müdahale etmesine sinirlenen çoktur. Yıllardır her attığı adımın kadim dostu Kamil Saka’ya yaraması, Saka düşmanlarının gözünde, İnceoğlu’nu da düşmanlaştırır.
Kapatılan Akçay Belediyesi’nin ilk ve son Belediye Başkanı’dır. Akçay’daki icraatlarıyla çok yoğun eleştiri alır. Belediye kapanmış, Akçay yeniden mahalleye dönüşmüş olsa da, kimi medyacının yıllardır dilindedir.. “Akçay kordonunu sattı” falan diye topa tutulur.
***
BİR DE Ege ve Marmara Belediyeler Birliği var biliyorsunuz. Merkezi Edremit’tir. Yerel yönetim birlikleri içinde ‘çevre’ konusunda tek Belediye Birliği’dir. Kısa adı EMARÇEB.
Cahit İnceoğlu bu Birlik’in Başkanı’dır. Balıkesir sınırlarını aşan, İzmir’i, Denizli’yi, Aydın’ı, Edirne’yi, Tekirdağ’ı, Kırklareli’yi, Bursa’yı, Çanakkale’yi içine alan EMARÇEB, bir iki istisna dışında CHP’li Belediye Başkanları’nın üye olduğu bir kuruluş.
Ciddi ve aktif çalışan bir Birlik.
Bu vukuattan sonra EMARÇEB Başkanlığı’nı da bırakır herhalde Cahit İnceoğlu.
***
CHP İl Başkanı Serkan Sarı, bu olay sonrasında yaptığı ilk açıklamada, Hasan Arslan’ın milli ve manevi değerlere bağlılığından dem vuruyor, olayın bir provokasyon olduğunu söylüyordu.
Aynı açıklamada, Cahit İnceoğlu’nu aforoz ediyordu.
Cümle şöyle:
“Cahit İnceoğlu adlı partilimizin okunan sela ile ilgili ifadelerinde ki saygısızlığı, anlamsızlığı, partiliye ve partimize yakışmayan tavırlarını da üzüntü ile tespit etmiş bulunmaktayız. Kendisinin ifadelerini kesinlikle kabul etmiyor ve esefle kınıyoruz.”
Neredeyse yarım yüzyıla yakın siyasi mücadele, üç günlük İl Başkanı’nın tek cümlesiyle tarih oluyordu yani. Yok sayılıyordu. Zevahiri kurtarma kaygısı, partinin önemli bir karakterini siyaseten öldürüyordu.
Yazık oldu Cahit İnceoğlu’na.
Olayın bileti O’na kesildi.. İhraç talebiyle disipline sevk edilen adam oldu.
Disiplinde ifade vermeyi beklemedi, CHP’den istifa etti.
***
CUMADAN SONRA AÇSAYDINIZ O SEÇİM BÜROSUNU…
KÜRDİSTAN mevzusuna geleceğim de.. Bir küçük ayrıntıya dikkat çekmek isterim.
Vakit namazlarının saati bellidir.. Cuma namazının saatti bellidir.. Sela’nın Cuma namazından ne kadar önce okunacağı bellidir. Cuma saatine yakın açılış yapmak neyin nesidir?
Şu işi Cumadan sonra yapsalardı meselâ.. Kürdistan muhabbeti olmayacaktı.. “Hoca bizimle t..şak geçiyor” cümlesi kurulmayacaktı.
Ne oldu?
Hem ‘bölücülük’ ithamı.. Hem ‘İslam düşmanlığı’ yaftası…
***
SELA okunurken bekliyorlar ya.. Konuşmalar duruyor, herkes selanın bitmesini bekliyor.
O sıra Hasan Arslan ile Cahit İnceoğlu’nun yanına gelen şahıs, ‘Kürdistan’ı telaffuz ediyor.
Öyle bir yer yok. Olmayacak. Türkiye Cumhuriyeti Devleti, Kürdistan diye bir yerin oluşmasına asla izin vermeyecek. Onlarınki ham hayal yani.
Birden ortaya çıkıp “Kürdistan” diyen şahsa gülücük saçarak yanıt vermek neyin nesidir?
Normalde ne yapmaları gerekir?
“s…tir” çekersin adama.. Uzaklaştırırsın.
Ya da ne bileyim, tekme tokat kovarsın.
Adam parti adı telaffuz etmiyor, direkt ‘Kürdistan’ diyor.
Tut yakasından, at dışarı.
Kahraman olursun.
Şimdi ne oldu?
***
HASAN ARSLAN’ın milli ve manevi değerleri ayaklar altına aldırmayacak, bölücü söylemlere prim vermeyecek yapıda olduğunu az çok biliyoruz.
..ve fakat CHP içine sızmış, dilinde Atatürk, vicdanında başka şeyler olanların partiyi ele geçirme hevesini de biliyoruz. Bu yapının ulusalcı görüşteki CHP’lileri tasfiye ettiği gerçeğinin de ayırdındayız.
CHP kuşatılıyor. Jargonu değişiyor.
Bu kuşatma, değerlere saygılı olsalar da, kimi siyasi aktörleri, Akçay’daki örnekte olduğu gibi, sert ve haklı tepkiler vermekten uzaklaştırabiliyor.
***
GERÇEKTEN TANIMIYORLAR MI?
SORUYLA bitirelim:
Akçay’daki seçim bürosu açılışında ‘Kürdistan’ muhabbeti yapan şahsı gerçekten tanımıyor musunuz?
Yani, mevzunun aktörleri yaptıkları açıklamalarda, “hayatımızda ilk defa gördük, hiç tanımıyoruz, kim olduğunu bilmiyoruz” falan dediler ya.
Gerçekten tanımıyorlar mı?
Bir soru daha..
“Kürdistan” diyen şahısla ilgili herhangi bir soruşturma, kovuşturma falan yapılıyor mu?
Bugünlük bu kadar yetsin.