Artık seçim sathına girdik sayılır…
Cumhur İttifakının Cumhurbaşkanı adayı belli…
Millet İttifakının ise Cumhurbaşkanı adayı henüz netleşmedi…
Meral Akşener’in katıldığı televizyon programında adaylıkla ilgili söylediği sözler farklı şekilde yorumlanıp kafa karışıklığına neden olsa da; Altılı Masanın diğer aktörlerinin temsilcilerinden Meral Akşener’i destekleyen açıklamalar gelse de, Millet İttifakının en güçlü adayı Kemal Kılıçdaroğlu’dur…
“KEMAL KILIÇDAROĞLU NEDEN ADAY OLMALI?” başlıklı daha önce köşemde yayınlanan yazımda nedenlerini sıralamıştım…
Tek bir cümleyle o yazımı özetleyip Kılıçdaroğlu’nun neden aday olmasının gerekçelerini sizlere tekrar hatırlatırken; aynı zamanda parti örgütlülüğü kavramını anlamaktan çok uzak, kerameti kendinden menkul sanan anlayışla her ne kadar “dava” kelimesini diline dolayıp, bir ömür kendini davaya adamışlara tehdit ve şantaj ile hadsizlik yapanlara da buradan bir selam göndermiş olayım .
Sözünü ettiğim o yazımda; ülkenin mütevazı kişilik ve anlayışa sahip bir Cumhurbaşkanına ihtiyacı olduğunu, devlet geleneğini iyi bilen, demokrat, hak, hukuk ve adaleti her şeyin önünde tutan, ayrıştırıcı değil kapsayıcı dil kullanan, tüm bunlarda samimiyetini yaşam tarzı ve yaklaşımıyla ispatlamış, bürokrasiden gelen liyakat sahibi biri olarak, Kemal Kılıçdaroğlu’nun tüm bu özellikleri taşıdığını belirtmiş ve aday olması gerektiğini ifade etmiştim
*
Kim ne derse desin…
CHP, Millet İttifakının ana lokomotifidir, ana muhalefet partisi olarak iktidarın en güçlü adayıdır.
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi olarak adlandırılan ve dünyada başkaca örneği olmayan bu garip sistemin dayattığı siyasetin aritmetiği ise bu çıkmazı aşmak için Altılı Masayı zorunlu kılmaktadır.
Bu zorunluluğu gören ve Altılı Masayı oluşturmak için her türlü özveride bulunan bu işin mimarı da Kemal Kılıçdaroğlu’dur…
Altılı Masada oturan her parti mutlaka önemlidir. Ama o masanın ana omurgası ve çimentosu ise Kemal Kılıçdaroğlu ve CHP’dir. Tek başına hareket edildiğinde Altılı Masada meclise kendini taşıma gücüne sahip iki parti vardır. Diğerleri ise gücünü bu masadan almaktadır…
Tüm bunların ışığında doğal olarak CHP’nin yönetim kademeleri ve üyeleri, Kemal Kılıçdaroğlu’nun Cumhurbaşkanı adayı olmasını hak ettiğine inanmaktalar ve olacağından da neredeyse eminler…
CHP, bu olasılık üzerinden klasik seçim çalışmaları dışında farklı projeleri de hayata geçiriyor veya bazı yerlerde geçirmeye çalışılıyor…
Çokta iyi yapıyor…
Zira başta medya ve devlet kurumları gibi birçok gücü güdümüne ve arkasına almış bir iktidar karşısında bugünden yarına hayata geçirilecek olan klasik seçim çalışmalarıyla başarılı olma şansı çok zor…
CHP, Orta Anadolu ve Doğu illeri başta olmak üzere 81 ilde “Kemal Kılıçdaroğlu Gönüllüleri” adı altında bir projeyi hayata geçirmeyi hedefliyor…
Aslında 60’a yakın ilde bu proje hayata geçmiş durumda. Verimli çalışmalar da ortaya koyuyorlar ve sonuçta geri dönüşlerde oldukça faydalı.
Ancak bazı illerde bu proje henüz hayata geçmedi, geçirilemedi veya geçirilmekte zorlanılıyor…
En kısa sürede hedeflendiği şekilde 81 ilde bu oluşumun gerçekleşmesi için her kimin üzerine ne görev düşüyorsa, herkes üzerine düşen bu görevi yapmakla ve gerekli katkıyı vermekle sorumlu.
Önüne gelen Kılıçdaroğlu Gönüllüsü olmamalı ve olamıyor da zaten. Gönüllü olabilmeniz için bazı şartları taşımanız lazım…
Şöyle ki;
Öncelikle değişik meslek gruplarından ve partiye üye olmayan kişilerden oluşması ana kıstas. Parti üyesi ise bile aktif bir görevde olmaması lazım veya daha önceki dönemlerde görev almaması, kazansa da kaybetse de parti içi yarışlarda yer almaması gerekiyor…
Toplumun her kademesine parti kimliği olmayan gönüllülerle ulaşabilmek ve bu sayede seçmen tercihini etkilemek hedefleniyor…
Aynı zamanda il ve ilçe örgütlerinin, meslek odaları, sivil toplum kuruluşları, sendikalar, basın, dernek ve vakıflar gibi yatay ilişkilerinde; Kılıçdaroğlu Gönüllülerinin tamamlayıcı unsur olarak bu ilişkileri daha ileri düzeye taşıma noktasında katkı vermeleri de bekleniyor.
Katkı vermek bir yana bu tür kuruluşlarla partinin ilişkisine zarar veren bir durum ortaya çıkarsa da herkes şapkasını önüne koyup düşünmek zorunda.
Meslek odası başkanlığı yaptığım için iyi bilirim. Her türlü baskı ve zorlamaya rağmen bu bozuk düzene karşı koyabilen bir elin parmağı kadar bile olmayan meslek odaları var. Öyle kişilerin yönlendirmesiyle falan hareket etmezler. Aksini iddia etmek veya algı yaratmaya çalışmak o meslek odasına ve mensuplarına karşı yapılacak en büyük haksızlık ve saygısızlıktır.
Kimse yetersizliğinin üzerini örtmek için günah keçisi yaratmaya kalkmasın. Yalanlarla kişileri manipüle ederek onları yanlış yönlendirip kullanmasın. Kullanıldığının bile farkında olmayan o kişi veya kişilere yazık…
Anladınız siz onu diyelim ve konumuza dönelim…
*
Kılıçdaroğlu Gönüllüleri hayati öneme sahip bir proje. Doğru işlerse ve amaç hâsıl olursa büyük faydalar sağlayacaktır. Projenin doğruluğunu veya yanlışlığını hala beyhude tartışanlar var. Proje hayata geçirilmişken böyle bir tartışmanın faydası olmayacağı gibi zararları olacaktır…
Aslında bu proje ilk defa denenen bir proje değil…
Ekrem İmamoğlu Gönüllüleri adıyla İstanbul seçimlerinde uygulanmış ve büyük bir başarıya imza atılmıştı…
Sonuç olarak…
Kılıçdaroğlu Gönüllüleri doğru bir proje ve büyük bir organizasyon…
Böylesine ciddi, hayati öneme sahip bir organizasyonun doğru kişilerce iyi planlaması şart ve parti içi yarışlarda kendine devşirilecek bir güç olarak görülüp kişisel çıkarlara da feda edilmemesi gerekiyor…
Dava;
Kılıçdaroğlu’nu Cumhurbaşkanı yapmaksa; Kılıçdaroğlu Gönüllülerinin ayrı Parti Örgütünün ayrı bir davası diye bir şey olamaz…
Bu hassasiyeti içselleştirmiş, gönüllülükle ortaya koyduğu çok değerli emeğini; yıllarca bu partinin başarısı için çaba harcayan, sokağın tozunu yutan, çoluğuna çocuğuna ayırması gereken zamanını çoluğundan çocuğundan çalarak partinin başarısı için harcayan, maddi ve manevi fedakârlıkta bulunup bedel ödeyen parti emekçilerinin emeğinden daha önemli, daha kutsal olarak gören bir zihniyetten arınmış kişiler bu işin başında olmalı .
Tabii ki kapsayıcı ve aklıselim de olmalı…
Siyaset mühendislerinin gazına gelmesin yeter…
