
Sayın Kemal Kılıçdaroğlu,
Siz; ilkeleri olan ve ilkelerinin parti tüzüğünde tanımlandığı CHP’nin Genel Başkanısınız. Genel Başkan olarak sorumluluğunuz ve göreviniz CHP’yi bu ilkelere göre, bu ilkelerle çelişmeyecek kararlarla yönetmektir. Aklınızda farklı siyasi hedefler varsa kendi partinizi kurar, dilediğiniz gibi yönetirsiniz.
Genel Başkan olur olmaz, CHP’nin bilgili, deneyimli, ilkeli yöneticilerini, milletvekillerini tasfiye ettiniz. CHP’yi kendi şirketiniz gibi yönettiniz, yönetiyorsunuz.
“Türban sorununu biz çözeriz” dediğinizde amacınız neydi?
Genel Başkanlık sürecinizde ortaya koyduğunuz ilkeli, anlamlı tek icraatınız ‘Adalet Yürüyüşü’ oldu. Hepimiz destekledik, gurur duyduk.
Başkanlığınız süresindeki seçim sonuçları bu mektubun konusu değil. Türkiye’nin, demokrasi adına 1950, 12 Eylül 1980 ve 2002’den bu yana sürüklendiği kaos, toplumun duyarsızlığı, ülkeyi yönetenlere seçim sandığında gerekli ve yeterli tepkiyi ver(e)memesi, ver(e)mediği düşündürücü bir gerçek. Bunu,sizin de bildiğinizden eminim. Buna rağmen türban hamleniz de aynı derecede düşündürücü!
Sizin Genel Başkanlığınız süresince CHP seçmenine dayattığınız üç travma yaşadık. Bunlar;
ı) Cumhurbaşkanlığı seçiminde CHP adayı olarak gösterdiğiniz, bize dayattığınız, “tıpış tıpış” oy kullanmaya gitmemizi istediğiniz Ekmeleddin İhsanoğlu!
ıı) Aylardır dilinize doladığınız ancak toplumda ve siyasette karşılığını bulamadığınız “helâlleşme” sevdanız,
ııı) “Başörtüsü özgürlüğüne yasal güvence” gerekçesiyle! TBMM’ne verdiğiniz yasa teklifi.
Bunların hiçbir karşılığı olmadı ama bundan sonra olur. CHP seçmenini şaşırttınız, üzdünüz, küstürdünüz.
Son hamleniz; “özgürlüğe yasal garanti değil, karanlığa ve gericiliğe yasal garantidir”!
Bu vesile ile; AKP iktidarının ilk yıllarındaki kiralık gazetecilerin köşelerinde, televizyonlarda- AİHM’in “siyasi simge” olarak tanımlayarak karara bağladığı türbanı – ‘başörtüsü’ ile bir tutma aymazlığına düştüğünüzü de hatırlatmakta yarar var!
Şimdi sorum; “Bunları yaparak kime, kimlere hizmet ettiniz, ediyorsunuz”?
Bir de, ‘altılı masa’ diye tanımladığınız siyasi hamleniz oldu. İlk günden beri ‘yamalı bohça’, ‘ölü doğmuş çocuk’ olarak gördüğüm bu masa -partili veya dışarıdan-herkes tarafından alay konusu oldu, oluyor!Doku uyuşmazlığı çok açık olan bu masayı; ‘helâlleşme’, ‘başörtüsüne yasal güvence’ gibi içi boş sloganlarla yaşatacağınızı, bunlarla CHP’nin bir yere varacağını mı düşünüyorsunuz? Yoksa bilmediğimiz, açıkla(ya)madığınız bir niyetiniz mi var? Bunlar CHP’ye yakışmıyor!
Başta Mustafa Kemal Atatürk ve İsmet İnönü, CHP’nin sizden önceki genel Başkanlarına acı çektiriyorsunuz. Bizlere de tabii!
Altmış yıllık CHP seçmeni olarak ve siz Genel Başkan olarak kaldığınız sürece CHP’ye oy vermeyeceğim. Bu kararımda yalnız olmadığıma, kalmayacağıma inanıyorum. Sizden tek beklediğim, istediğim, CHP’yi gerçek CHP’lilere bırakmanızdır. Güle güle…!
Düşünen Adam