Doğusuyla, Batısıyla, Kuzeyiyle ve Güneyiyle kültürel farklılıkların olduğu bir bölgenin göbeğindeyiz konum olarak. Yaşayış tarzlarımız bile bu kültürlere göre değişmiş ve farklılığa uğramıştır. Yurtdışından ülkemizi ziyarete gelen turistlerin dillerindeki yemeklerden olan kebap, Arap kültürüne ait bir yemektir aslında. İslam dinine inandığımız günlerde, Arap kültürüne mensup birçok yiyecekle tanıştık ve kendi mutfak kültürümüze kattık.
Yabancı turistlerin Arap kültürüne mensup olan kebabın Türkiye sayesinde tanıması bizim için gurur verici bir olaydır. Bir boy göstermektir adeta. Sizin coğrafyanın yemeği ama biz daha iyi yaptık demektir. Özellikle Doğu ve Güneydoğu bölgelerimizde kebap tüketimi bir hayli fazladır. Gaziantep, Hatay, Mardin ve Şanlıurfa, son yıllardaki turistik faaliyetleri ile dikkat çeken illerimizdendir. Bunun en büyük sebebi bölgede hakim olan mutfak kültürü ve tarihi dokulardır. Yerli turistler için bile çok farklı lezzetler barındırmaktadır.
Mutfak kültürümüzde her ne kadar Arap esintileri olsa da, yıllar içinde bizim kültürümüze yerleşmiş ve Anadolu Mutfağı adı altında derlenmiştir. Gün yüzüne çıkmayan yemekler, unutulmuş lezzetler hakkında toplumu bilinçlendirmeli ve Anadolu Mutfağının sınırlarını daha da genişletmeliyiz.
Araştırılıp incelendiğinde her yemeğin tarihini ve tarifinin orijinal halini bulmak mümkündür. Çikolatayla ilgili bulunan 2000 bulunan yıllık bilgiler mevcuttur. Hatta yapım aşamalarını resmettikleri duvar yazıları ve hiyeroglifler bile vardır. İtalyan yemeği olan pizza ve makarnanın bile tarihlerine ulaşılabilmişken, Anadolu mutfağının tarihine ışık tutulması gerekmektedir.
Gastronomi okuyan öğrencilerin ya da eğitmenlerin bu işin sadece yemek yapmaktan farklı olduğu, araştırma yapılması gerektiği, teorik bilgi haricinde tarihsel süreçlerinde farkında olmaları gerektiği anlatılmalıdır. Çok derin bir bölümdür gastronomi fakat ülkemizde henüz hak ettiği değeri görebilmiş ya da konu üstünde tam hakimiyet sağlanabilmiş değildir. Yemek yapmanın dışında, yemeğin içinde kullanılan küçük bir bileşenin bile tarihsel sürecini bilmek, hangi aşamalardan geçerek buraya geldiğini anlamak gerekmektedir.
Gastronomi bölümünden mezun olmuş ve kendini yetiştirmiş insanlara, Anadolu mutfağının tarihsel süreçlerini araştırılmaya teşvik edilmelidir. Kendi mutfak kültürümüzü bilmeden diğer mutfaklara yönelmek kolaya kaçak gibi geliyor bana. Hali hazırda araştırılmış, yazılı kaynaklara dökülmüş bilgileri sadece okuyup öğrenerek yol kat etmek kişilerin kendini geliştirmesi açısından yetersiz kalmaktadır.
Ülkemizde, Anadolu Mutfağını enine boyun inceleyen ve incelediklerini bizlerle paylaşan birçok insan bulunmaktadır. Fakat kültürel sınırlarımızın olmamasından dolayı bu çok uzun ve meşakkatli bir iştir. Anadolu mutfağının tarihine inmek, öğrenmek ve geliştirmek bizlerin elindedir.