İşveren markası bir çalışanın o şirkette çalışmaya atfettiği değerdir. Yani bir çalışan eğer çalıştığı şirketten gurur duyuyor, bunun kendisini yücelttiğini ve kendi marka değerine katkısı olduğunu düşünüyorsa o şirketin işveren markası değerinin yüksel olduğunu düşünebiliriz.
Bazı şirketler markaları, bazıları büyüklükleri ve güçleri, bazıları çalışma koşulları, bazıları çalışanlarına verdiği değer, bazıları uluslararası bir şirket olması nedeniyle güçlü bir işveren markasının avantajlarından faydalanabilirler.
Şirketin işveren markasının yüksek olmasının işveren için önemi şuradadır: işveren markası yüksek şirketler daha iyi çalışanlara daha kolay ulaşır, onlara daha az ücret ödeyebilir, onları daha kolay elde tutar, onları daha kolay motive edebilir. Bu saydığımız hususların hepsi yönetim maliyetlerini etkileyen hususlardır.
Örneğin işveren markası güçlü olan bir şirket iyi bir mühendisi 25 000 TL brüt ücretle istihdam edebiliyorsa işveren markası zayıf bir şirket aynı mühendisi kendisinde çalışmaya ikna etmek için en az 35 000 TL’yi gözden çıkarmak veya ödemeyi bir takım başka hak ve imtiyazlarla desteklemek zorundadır. İşte aradaki bu fark işveren markasının değeridir.
Günümüzde üretime ve rekabete devam etmek isteyen her şirket işveren markası oluşturmak zorundadır. Şirketler kendilerini çalışanlar nezdinde öne çıkarak özellikleri doğru bir analiz ve odaklanma ile tespit ederek bir marka stratejisi geliştirmek ve emek piyasasına bu değerle çıkmak zorundalar.
Herkes büyük olamaz, herkes uluslararası veya çok güçlü olamaz ama herkes kendi çalışanı gözünde bir işveren markasına dönüşebilir ve dönüşmelidir de. Şirketlerin geleceğinin marka değerleri yanında işveren markaları tarafından belirlendiği bir döneme girmiş bulunuyoruz ve burada aksiyon alanlar ayakta kalacaklar.