25 yıl aralıksız İstanbul’u yönetip, kenti beton yığını yapan, dere yataklarına imar veren; kente ihanet ettik diyen kendileri. İhanet ederek yönettikleri kentte 2009 sel baskınında 34 vatandaşımız yaşamını yitirdiğinde, o günün valisiyle, belediye başkanıyla, devlet erkânı olarak teyakkuz halinde olanlar!
Belediye başkanlığı muhalefete geçince, devletin valisi yanına sadece iktidar partisinin il başkanını alarak kameralar karşısında ‘çizmeli’ basın toplantısı yapıyor. Partileşen devlet her afet ve krizde olduğu gibi tüm sorumlu paydaşlarla soruna çözüm üretmek yerine, sanki muhalefet belediyelerini açığa düşürme arayışındaymış gibi ya yok sayıyor, ya da sorumlu gösteriyor.
25 yıllık yönetimlerinde kalıcı çözüm üretemeyen, kendi dönemlerinde yaşananları ‘doğal afet’ diyen anlayış, üç yıllık yönetimi yaşananların tek sorumlusu ilan edip, sorunu çözememekle eleştiriyorlar.
Elbette yöneticilerin kriz anında kriz yaşayan vatandaşların yanında olmaları moral motivasyon açısından önemlidir. Ve fakat esas olan yönetenlerin sorunlara kalıcı çözüm üretmeleri, krize yönelik oluşturulan ekiplerin zamanında müdahalesidir. Yoksa üst düzey yöneticilerin kazma, kürek, çizmeyle olay yerinde olmaları çözümü hızlandırmaz.
İKTİDAR KALEMŞORU ABDÜLKADİR SELVİ GÖREV BAŞINDA!
Vali Ali Yerlikaya, İçişleri Bakanı Soylu’yu selde vatandaşın yanında diye övüp, İmamoğlu’nu tatilde diye eleştiren Selvi’nin 34 vatandaşın hayatını kaybettiği 2009 sel baskını sonrası kalem oynatmadığını, aynı hassasiyeti göstermediğini arşiv taramasında görüyoruz. 34 can kaybı önemli olmadığı için mi, başkan AKP’li rahmetli Kadir Topbaş olduğu için mi? Neden acaba!
Sürekli İmamoğlu’na yönelik olumsuz yazılar yazan Selvi her zaman olduğu gibi 25 yıllık AKP zihniyetinin biriktirdiği tüm sorunların sorumlusu olarak yine İmamoğlu’nu gösterdi, faturayı ona kesti. Tamam anlıyoruz İstanbul seçimlerini kaybetmek çok ağır geldi. Bizzat Erdoğan tarafından ‘topal ördek’ ilan edilmesine, devletin bütün engellemelerine, kısıtlı imkanlara rağmen İmamoğlu 10,2 milyar liralık altyapı yatırımları ile halkın dikkatini çeken başarılı işler yapıyor olmalı ki taraflı tarafsız yapılan tüm anketlerde Erdoğan’ı en rahata geçecek adaylar arasında gösteriliyor.
Anlaşılıyor ki bu kızgınlığın, karşıtlığın esas sebebi İstanbul’dan sonra Türkiye’yi de alırsa!
İMAMOĞLU’NUN SOSYLA MEDYADAN YAPTIĞI AÇIKLAMAYA GÖRE
‘’İstanbul’a bir gecede, ortalama Temmuz yağışının 5 katı yağış düştü. 3.179 personelimiz olağanüstü yağışın yarattığı sorunlara müdahale etti. Şu an 360 personelimiz sadece Haramidere’de çalışmaya devam ediyor. 3 yıldır altyapı çalışması yaptığımız hiçbir noktada sorun yaşanmadı.’’
Demek ki 25 yılda çözülemeyen altyapı sorunlarını çözmek için 3 yıldır altyapı çalışması yapılıyormuş.
İmamoğlu iktidar cenahının kendisine yönelik sürekli eleştiri ve saldırıları karşısında yine bir afeti fırsat görenlere ‘’Bayramda bile huzursuzluk çıkarmak isteyenler de yok değil. Onları seçimlerden beri sağduyuya davet ediyorum, yılmadan da edeceğim. Ülkemizin ve İstanbul’umuzun kavga ve kötülüğe değil, hizmet ve dayanışmaya ihtiyacı var. İBB hizmet ve dayanışmaya devam ediyor.’’
Davet yerinde bir davet olsa da, bu davete icabet edilecek gibi gözükmüyor. Çünkü mesele İstanbul’un altyapı sorunlarını çözmek, vatandaşı huzura kavuşturmak değil. İmamoğlu sorunları çözer başarılı olursa bir daha İstanbul’u geri alamayız, başarısız olsun ki tekrar biz alalım derdindeler.
MUHALİFLER NİYE KARŞI!
Mevcut yönetim sisteminde iktidarın devam etmesini savunanlar ve iktidarın değişmesini isteyenler olarak ikiye ayrılınmış durumda. İktidar mono blok yapısını sürdürüp, aday üzerinde uzlaşma sağlamış, çatlak sesler çıkmazken, muhalefet blokunda farklı sesler, farklı beklentiler oldukça fazla; adaylık için adı geçen birden fazla isim heyecanı artırmaktadır.
Her adayla ilgili beklenti içinde olan farklı gruplar, medya yapılanması ve oluşumlar var. Sözde kim ve nasıl olursa olsun yeter ki iktidar değişsin motivasyonunda olanlar söz konusu adaylık olunca herkesin tavrı hemen değişiyor. Muhalefet adına adaylıkta ismi geçenleri iktidar medyasının hedefe koyması anlaşılabilir ve fakat sözde muhalif cenahın dikkate aldığı FOX TV, kimsenin hayatını kaybetmediği, bazı noktalar hariç hayatın etkilenmediği sel olayında akşam haberlerini sunan Burak Birsen’in İmamoğlu’nu doğrudan hedef alması, ağır eleştiriler yöneltmesi, suçlaması, anlaşılabilir değildir. Burak Birsen’in karşıtlık motivasyonunun arkasında başka hesaplar, başka güçler mi var merakına yol açmıştır.
Anlaşılan o ki muhalefet cenahının farklı kesimlerinin farklı aday beklentileri var! Herkes gönlündeki adayın olması için adı geçen diğer rakip gördüğü adayları yıpratmaya kalkarsa, muhalefet bütünlüğünü kaybederse beklenmeyen sonuçların yaşanması muhtemeldir.
Konu İmamoğlu olunca hadi iktidar neyse onların tek istemediği o, muhalif cenahından da saldırıya geçilmesi bir yerlerden organize hareket olduğu duygusuna yol açmaktadır.
Aday kim olursa olsun, seçilebilir olmalı ve tabi ki hiçbir değer yıpratılmamalı, siyasi hesaplara kurban edilmemeli!