31 Mart seçimlerinin omurgası ‘Beka’ sorunu idi. Beka dediğinizde bu ülkenin en büyük belası ‘terör ve PKK’, terör ve PKK dediğinizde en önemli aktör teröristbaşı Abdullah Öcalan değil midir?
Seçimler iptal ettirilip tekrarı sağlanınca ‘Beka’ sorunu ortadan kalkmış olmalı ki konuşulmaz, gündeme gelmez oldu. Teröristbaşı ‘Beka’ olarak görülmüyormuş ki; hayati seçimlere müdahale etmesi sağlandı o da, yazdığı mektupla İmralı’dan seçimlere müdahale etti. İki gündür Devlet Bahçeli, partili cumhurbaşkanı Erdoğan dahil iktidar cenahı ve medyası nasıl da mutlu teröristbaşı Öcalan’ın seçimlere müdahil olmasından!
Neler oldu kısaca anımsayalım. 8 yıldır kesilen Öcalan görüşmeleri, İstanbul seçimleri kaybedilince tekrar hızlandı; İmralı seferleri artırıldı. İmralı’ya kim giderse gitsin, ne konuşursa konuşsun hatta oradaki görevlilerle yapılan diyaloglar bile kayıt altına alınır, konuşulanlardan devletin en üst birimlerinin haberi olur. İmralı’ya gidenlerin görüşmeleri tutanak altına alınarak anında en üst makamlara iletilir
Böyle olunca son hafta avukatlarla yapılan görüşmede teröristbaşının yazdığı mektup HDP tarafından kamuoyuna açıklanmadı diye, kolay kolay kimseye verilmeyen Öcalan’la görüşme izni Doç. Dr. Ali Kemal Özcan’a verilmiş, Özcan’da avukatların açıklamadığı mektubu seçime iki gün kala açıklayınca cumhur ittifakı rahatladı, HDP ve millet ittifakına saldırıya geçti. Yani bir anlamda Öcalan’ın HDP tabanına seçimlerde ‘tarafsız kalın’ açıklaması kurtarıcı gibi geldi.
Ve şimdi cumhur ittifakı sanki HDP’nin kurucusu, PKK terör örgütünün başı, Öcalan değilmiş, Kandil’dekileri Öcalan yönetmiyor, ondan talimat almıyormuş gibi, Öcalan’ı ayrı bir tarafa, HDP ve Kandil’i de ayrı bir tarafa koyarak, Öcalan’ın tarafsızlık çağrısını doğru kabul edip HDP ve Kandil üzerinden millet ittifakını bölücü güçlerle işbirliği yapmakla suçluyor.
Teröristbaşı Öcalan 30 bin kişinin katili olarak müebbet hapse mahkum. Selahattin Demirtaş açılım sürecinde halkı sokağa davet ettiği için cezaevinde. Siyasetçi Demirtaş ile teröristbaşı Öcalan’ın iktidar mücadelesi olarak görülen bu olayda tercihler Öcalan’dan yana…
Anlaşılan o ki, iktidar sözcülerinin açılım sürecinde Öcalan’a düzdüğü methiyeler önümüzdeki süreçte tekrar gündeme gelecek…
SEÇİMLER Mİ?
Artık sona yaklaşıldı, bugün son gün. Aralıksız 6 ay seçim kampanyası sürdürmek kolay değil. Tüm Türkiye ve İstanbullu artık biran önce seçim bitsin normale dönelim istiyor. İstanbullu yaz tatilini yarıda keserek oy kullanmaya gelmiş, sokaklar canlı, trafik yoğun, insanlar ilgili ve meraklı. Duyarsızlık yok, seçime ilgi yüksek, seçime katılım yüksek olacak.
Günlerdir İstanbul’da Ekrem İmamoğlu’nun çalışmalarını takip ediyoruz. Büyük mitingler yerine ilçe ve semtlerde mitingler yapılıyor, halk işi gücü bırakıp mitinge geliyor ilgi ve coşkuyla izliyor. Ev, sokak, Pazar ve esnaf ziyaretleri aralıksız sürüyor.
Kararlıların dışında kararsızlar ve 31 Mart’ta sandığa gitmeyenler seçimin sonucunu belirleyecek. Seçimlerin iptalinin yarattığı mağduriyet, iktidarın Ekrem İmamoğlu’na karşı aşırı yüklenmesi ve elbette ekonomik sıkıntılar Ekrem İmamoğlu’nun şansını artıran unsurlar. Uber’in gönderilmesine rağmen taksiciler bile seçimi Ekrem İmamoğlu alır diyor. Bilindiği gibi en iyi ölçüm taksicilerdir. AKP’nin tabanındaki soğuma, tabanla tavan arasındaki gönül köprüsünün açılması da sonuca tesir edecektir. Çok sayıda AKP’li seçmenin bu defa Ekrem İmamoğlu’na vereceğim dediğine tanık olduk. İmamoğlu’nun başından beri söylediğimiz gibi rakibine göre en büyük avantajı gençliği…
Bir ülkenin aynı seçim için 6 aydır kampanya sürdürmesi normal değil. Bütün ülke nefesini tuttu İstanbul seçimlerinin bitmesini bekliyor. Hayat durmuş, ticaret bitmiş; satmak isteyen satamıyor, almak isteyen almıyor. Alacağı olan alacağını alamıyor, borcu olan borcunu ödeyemiyor. Herkesten aynı cümleyi duyuyorsunuz; durun şu seçimler bir bitsin…
Tartışmasız ve sorunsuz bitsin. Sandığa olan güven kaybolmasın, insanların sandıkla yöneticilerini değiştirebileceği inancı kaybolmasın, Türkiye biran önce normalleşsin.