BİR oyla bile kaybettiysen, arkana bakmadan gideceksin.
İtiraz etmek, oyları yeniden saydırmak, işin sonunda “ben kazandım” diyebilmek için çırpınmak.
Kaybeden, kaybettiğini kabullenmeli.
Bizde bir söz vardır: “Yenilen pehlivan güreşe doymaz.”
31 Mart seçiminde manzara budur.
İstanbul için de budur, Balıkesir için de budur.
***
HER sandığın başında partilerin görevlileri var, müşahitleri var, gözcüleri var.
Birbirine güvenmeyen adamlar bunlar.
Aynı telden çalsalar, bilerek veya bilmeyerek yaptıkları hatayı birlikte örterler.
Hepsi ayrı havada olunca.. Birinin hatası, ötekinin diline düşer.
Buna rağmen yine de hatalı sonuçlar çıkıyorsa..
O sandıktaki adamları toplayıp götürün merkeze.
Öpsünler.
***
İSTANBUL için söyleyelim.
CHP, AK Parti’nin on bin küsur oy gerisine düşüp itiraz etseydi..
Bugünkü manzaranın aynısını yaşamayacaktık.
Yaşayacak olsaydık, Balıkesir’de yaşardık.
Aynı itiraz, aynı talep, İstanbul’da kabul..
Balıkesir’de ret!
Haydi şimdi hep birlikte “adaletin bu mu dünya” şarkısını söyleyelim.
Avukatlar Günü’nde hem de.
***
HANİ, Balıkesir’deki sonuçtan memnun olup, kaybedene “kabullen, git” diyor ya iktidar partisinin mebbusu olan avukat arkadaşlar..
Aynısını İstanbul için diyemiyorlar.
Avukat Adil Çelik, Milletvekili sıfatıyla çıkıp dese meselâ: “Binali Bey, yenilgiyi kabullenin, az farkla kaybettik, itiraz edip durmayın…”
Diyebilir mi?
Balıkesir’deki itirazlar için söyleyebiliyorlar tabi.
İtirazı yapan karşı taraf olunca…
***
BENİM görüşüm budur:
“Adam kazandı” deyip gideceksin.
İstanbul’da da, Balıkesir’de de.
Bittabi, İstanbul’u kaybetmek, Balıkesir’i kaybetmeye benzemiyor.
İstanbul başka bir alem.
AK Parti için mühim. O yüzden tüm kadrolarıyla asılıyorlar.
Balıkesir’de kaybetseydi AK Parti?
Bunca kavga gürültü olmayacaktı.
***
Şimdi, İstanbul seçimlerinin tekrarlanması bile konuşuluyor.
YSK zaten bu tür durumlar için takvimi hazır etti çoktan; 2 Haziran’da seçim var.
İstanbul işi oraya kalır mı?
Belli olmaz.
Mevzu İstanbul çünkü.