İşi bir mesleki bilgi etrafında tanımlamaya odaklı bir düşünce biçimimiz var. İşverenden tutun, işçilere, iş hayatına girmeye hazırlanan öğrencilere kadar bu durum böyle. Elbette iş bir meslek icrasıdır temelde. Ancak işin içinde o meslek icrasını mümkün kılan bir çok başka süreç ve özellik var ve biz bunları atlar onlara gereken özeni göstermeyiz. Bir mesleğin icra edilmesi yani işin gerçekleşmesi için gereken diğer hususları işin kültürü olarak isimlendiriyoruz.
İş temelinde sosyal bir hadisedir. İş birliği, alışveriş, güven, nezaket, saygı, görgü, disiplin üzerine kuruludur. Bu hususlar olmadan sadece meslek bilgisi işin gerçekleşmesi için yeterli değildir.
Bizde bu hususlar hiçbir yerde sistematik olarak öğretilmez. Halbuki bu konular mesleki eğitimin bir parçası olmalıdır. Bugün işverenlerin yakındıkları en önemli konular yeni istihdam ettikleri gençlerin bu iş kültüründen yoksun olmaları ve bu nedenle iş hayatına uyumda zorlanmalarıyla ilgilidir.
Ben 15 yıllık yöneticilik hayatında yüzlerce kişinin işe alımıyla olduğu gibi yüzlercesinin de iş akdinin sonlandırılması süreçlerine nezaret ettim. Meslek bilmiyor diye kimsenin iş akdinin sonlandırıldığına şahit olmadım. İş akitleri genelde iş kültürüne uyumsuzluktan, davranışsal bozukluklardan, disiplinsizlikten sonlandırılır. İşverenler zaten meslek bilmeyenleri işe almaz. Meslek bilmek işe girmenin bir şartıdır ama işte kalmayı garanti etmez.
Hatta günümüzde artık özellikle tecrübesiz çalışan alımlarında adayların değerleri, kültürel ve etik farkındalıkları daha önemli görülüyor. İşverenler şunu söylüyor : “mesleği biz öğretebiliriz ama iyi insan olmanın öğrenileceği yer işyeri değil o konu daha önceden halledilmiş olmak zorunda”
İş kültürü konusu çok boyutlu bir konudur ve çocukların ailede yoksa en azından ilköğretimden itibaren bu konuda yetiştirilmeleri gerekiyor. Mesleki eğitim üniversite de dahil bu konudaki program ve kurslarla desteklenmeli.
Aksi halde gençlerin iş hayatına uyumu, işyerinin işgücünden hedeflediği katma değere ulaşması zaman alıyor. Fireler hem işçilere hem de işverene büyük zararlar veriyor.
İş hayatında mesleğin icrası arkasında büyük bir kültürel farkındalık ve yazılı olmayan kurallar barındıran bir sonuçtur. O sonucu hazırlayan birikimi çalışanlara ve gençlere aktarmanın üzerinde durmamız gerekiyor.
Büyük işverenler işe yeni aldıkları çalışanlarının temel bir iş kültürü, iş etiği ve performans bilinci farkındalığı kazanmalarını kendi menfaatleri için önemsemeliler.
Devlet bir an önce resmi müfredatta kariyer hazırlık programları adı altında gençlerin iş hayatına iş kültürü ile hazırlanmasını sağlamalıdır.