Henüz yasalaşmasa da Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıkladığı ve 2,5 milyon vatandaşı kapsayacak EYT konusu sadece devleti ve emekli olacakları ilgilendiren finansal bir konu değil. Konunun şirket yönetimleri açısından ciddi boyutları bulunuyor. Bu boyutları çözmek için şirketlerin şu ana kadar yönetim senaryolarını da oluşturmuş olmaları gerekiyor. 2,5 milyon çalışan (bazı hesaplara göre 3,7 milyon) Türkiye’de aktif işgücünün %8’i demek. Bu hiç de azımsanacak bir sayı değil.
İlk boyut EYT’nin şirketlerin üzerinde oluşturacağı tazminat yükü. Bazı şirketlerde EYT’li sayısı oldukça fazla. Bunların her birinin tazminatını almak istemesi şirketler üzerinde büyük bir nakit baskısı oluşturacak. Bu konuda devletin işverenlere tazminata yönelik düşük faizli kredi vereceğini açıklaması problemin boyutunu biraz olsun hafifletti. Ancak yine de bu konu birçok kurum için yönetilmesi gereken bir risktir.
İkinci boyut EYT’ neticesinde çok önemli bir insan gücünün çalışmama kararı verebilecek olması. Bu kişilerin hemen hepsi tecrübeli çalışanlar, içlerinde pozisyonlarına göre kritik yöneticiler, kilit çalışanlar da var. Bu kişilerin emekli olup işten ayrılmayı seçmeleri şirketler için önemli bir insan kaynağı açığı yaratacak. Hatta bu açığın şirketler için yarattığı organizasyonel riskler ve entelektüel sermaye erozyonu tazminat yüklerinden daha fazla.
Üçüncü boyut EYT neticesinde emekliliği gelen kişilerin emekli olmayı seçerek şirketlerinde çalışmaya devam etmek istemeleri. Bu durumum sonuçları biraz şirketlerin bugüne kadar uyguladığı politikalara bağlı. Eğer şirketler daha önce emekli olmuş çalışanlarına emekli olarak çalışma fırsatı veriyorlardıysa sorun yok. Ama emeklileri çalıştırmıyorlardıysa şimdi yönetim kültürlerini etkileyecek yeni bir karar vermek zorundalar.
Dördüncü boyut ETY emeklilerinin çalıştıkları takdirde elde edecekleri emekli maaşı ve şirketlerinden aldıkları maaşın bir süre sonra şirketler için bir adalet krizine dönüşecek olması. Kaçınılmaz olarak bazı şirketler elleri güçlendikçe emekli olanların maaşlarını kendilerince kırpmaya ve onları emekli olmayanlarla eşit hale getirmeye çalışacaklar. Emekliliği kıl payı kaçıran ya da erken emekliliğin adaletsiz olduğunu düşünen diğer çalışanların da bu uygulamaya destekleri olacak.
Beşinci boyut EYT’ lileri çalıştıran şirketlerin SGK işveren paylarında bir yükselme olmaması. Böyle olursa emekli çalıştırmak şirketler için bir yük haline gelecek ve işverenler bu primi çalışana yansıtmaya çalışacaklar. Çıkacak kanunla bu alanda da bir düzenleme yapılması şart.
Altıncı boyut EYT ile finansal olarak kısmen özgürleşen ve tecrübelerinden dolayı hayli nitelikli ve şirketler için kilit pozisyonlarda olan EYT’lileri memnun etmek ve yönetmek hiç kolay olmayacak. İş değiştirmek, kendi işlerini yapmak konusunda hareket alanları olacak. Bir süre işsiz kalmayı göze alabilecekleri adımlar atabilecekler.
EYT bütün bu boyutlarıyla iş dünyasının karşısında duruyor. Şirketler için EYT’nin sonuçlarını yönetmek bir kültür ve strateji sınavına dönüşecek gibi görünüyor.