İNANILMAZ İDDİALAR VE DEVLETİN NAMUSU

Ülkenin gündemini bir aydır Sedat Peker belirliyor. Bir tripod bir kamera ile yaptığı videoların izlenmesi ve takibi etkileşimle birlikte yüz milyonları geçtiği söyleniyor. Pazar video beklentileri kitlelerin klasiği haline geldi.

Geçtiğimiz Pazar 10. videoyu yayınlayamayacağını söyleyip 24 saat ortalıktan kaybolunca düne kadar kahraman ilan edip birlikte yol yürüyenlerden daha çok video serilerine kadar “suç örgütü lideri, mafya lideri” olarak görülenlerce daha çok merak edilir hale geldi. Eski yol arkadaşlarından daha çok yeni oluşturduğu “destek kitlesi” Sedat Peker’e bir şey olacağı endişesine kapıldı!

Bir şey olmadığı attığı tweetlerden anlaşılınca düne kadar kızanların bugün sevindiği kesin!

Bugüne kadar yol yürüyenler iddiaların ciddiye alınmamasını salık veriyor. Peki normal kuralların işlediği bir ülkede iktidar değiştirecek kadar ve şu ana kadar ciddi sonuçları olmayan iddiaların ciddiye alınmaması, yok sayılması, görmezlikten gelinmesi mümkün olabilir mi?

Yok sayılamayacak o kadar çok iddia var ki bazılarına kısaca bakacak olursak:

-Eski başbakan Binali Yıldırım’ın oğlu Erkam Yıldırım’ın uyuşturucu ticaretinin parçası olduğu…

-Eski İçişleri Bakanı Mehmet Ağar’la ilgili Yalıkavak Marinaya ‘çökmek’ başta olmak üzere sayısız iddialar ve bu iddiaların sonucu Ağar’ın marina yönetiminden ayrılması…

-Devletin savcısının telefonunun dinlendiği iddiası…

-Kıbrıs’lı gazeteci Kutlu Adalı cinayeti ile ilgili iddialar, ilgili kişilerin bu yönde açıklamaları…

-Devletin karakolunda AKP’li bir milletvekilinin isteği üzerine eski bir milletvekilini dövdürdüm demesi…

-İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun kendisini hakkında “dosya hazırlıyorlar” diye haber yolladı diye uyardı demesi…

-Silivri Emniyet Müdürü Hakan Çalışkan’ın İçişleri Bakanı tarafından intihara sürüklendi demesi…

-Çokça dillendirilen FETÖ borsasını doğrular nitelikte “parası olan FETÖ”cülükten yırtıyor demesi…

-Yargıda Ağar ve Soylu’nun kontenjanı olduğu iddiası…

-İçişleri Bakanın akrabası Sadık Soylu ile ilgili imar ve rüşvet iddiaları…

-AKP’li milletvekilinin isteğiyle Hürriyet gazetesini bastırdığı, Ahmet Hakanı dövdürdüm demesi…

-İçişleri Bakanı Soylu’nun Cumhurbaşkanı sözcüsü İbrahim Kalın’ı takip ettiriyor iddiası…

-SADAT’ın kendi üzerinden Suriye’ye, El Nusra’ya silah ve araç yolladım iddiası…

-Suriye’den yasa dışı ticaretin külliyenin MT Grup’un ve El Nusra’nın onayıyla yapıldığı iddiası…

-Bodrum Paramount Otel’de geceliği 100 bin TL’yi aşan fiyatlarla konaklayan gazeteciler, bürokratlar, yargı mensupları; nedir bu el kesesinden lüks merakınız? Adı geçenlerin itiraz etmemesi, belge sunamaması peki, neyin karşılığında bu tatil denilememesi…

Otel değil sanki Devlet konukevi…

Adı geçen Özışık kardeşlerin kenara çekildikten sonra çektikleri videolarda; Sedat Peker’i, aldıklarını unutarak! Çok da tanımadıkları gibi garip ötesi açıklamaları…

Habertürk çalışanı Veyis Ateş’in hiçbir açıklama yapmadan ortalarda gözükmemesi…

İddiaya muhatap hakimle ilgili hiçbir işlemin yapılmıyor olması ve halen görevine devam etmesi…

Sadece o da değil.

Art arda gelen bunca iddia karşısında bizzat içişleri Bakanı Soylu’nun dile getirdiği “bir siyasetçi her ay 10 bin dolar” alıyor iddiasına karşılık Peker’in “ne 10 bin doları, çantalarla, çuvallarla siyasetçilerin araçlarına para koyuyordum” iddialarına da sessiz kalınması.

Hadi diyelim dün beraber yürüdüğünüz Peker’in iddialarını ciddiye almıyorsunuz bizzat bakanın dile getirdiği iddiaya niye sessiz kalınıyor?

Herhangi bir ülkede iktidar değiştirecek bunca olay karşısında hiçbir şey yokmuş gibi davranılması, harekete geçmesi gereken yargının sessizliğini sürdürmesi akıl alacak şey değil.

Ve mafya suç örgüt lideri olmakla suçlanan kişi Sedat Peker’in bakan ve yargı mensupları ile ilgili “sizler devletin namusunu kirletiyorsunuz” demesi.

Ne garip hal değil mi? Devlet adına görev üstlenenlerin bütün suçlamalar karşısından suskunluğa geçmesi! Mafya lideri olmakla suçlanan kişinin “Devletin namusunu” savunur hale gelmesi!

Dünya tersine döndü desek, tersine dönen dünya değil galiba Türkiye!

Düşünün iktidar yanlısı gazeteci Veyis Ateş şu anda yurtdışında firari olan iş insanı SBK’nın Ankara-yargıdaki sorunlarını çözeceğini söyleyerek arabulucuk için istediği 10 milyon Euro rüşvet iddialarına sessiz kalınması; ilgili muhatapların, yargının hiçbir şey olmamış tavırları…

Meclis Başkanı Mustafa Şentop’un sözlü ve yazılı sorusuna rağmen 10 bin doların kimin aldığını açıklamayan içişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun görevini sürdürmesi, yargının hiçliği!

Ve bütün bunlara rağmen sessiz kalan siyaset, yapması gerekeni yapmayan-unutan: YARGI

Devlet partileşti, mafyalaştı; bu gidiş iyi gidiş değildir.

Exit mobile version