
.Sarıklı Amiral
Lâik Cumhuriyet’e meydan okuyan sarıklı amiralin o görüntüsü için “tasvip etmiyoruz” dediler ama adam ‘dokunulmazlık’ kazandı! Yargı da ‘dokunulmaza’ dokunamadı henüz.Herhalde “dokun” komutunu bekliyordur! İleri demokrasinin bağımsız yargısı “bağlılığına”ihanet etmez! “Eski Türkiye” olsa askeri yargı dokunurdu. “Yeni Türkiye’de ”vesayet kalktı yerine ihanet geldi!
Sarıklı amiral 30 Ağustos’ta kıdemi yetersiz olsa bile ‘davaya bağlılığından’ ötürü Deniz Kuvvetleri Komutanı yapılmalı. Yeni Türkiye’nin yeni komutanı olabilecek en uygun asker!
.Ayasofya’daki Rezalet
29 Mayıs günü “yeni Türkiye’nin” imamı, molla yobazı, Atatürk’e kin ve nefret kustu. Hem de kendisini dinleyen Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı’nın huzurunda! Yobazı o anda susturmayan Cumhurbaşkanı pisliği süpürme görevini AKP’nin meydancı başına verdi. O da, takiyede kusur etmeden Atatürk’ü övdü. Biz de rahatladık, teselli bulduk! İmam da en azından ‘yeni Türkiye’ Diyanet İşleri Başkanlığı’nın Din İşleri Kurulu üyeliğine atanarak ödüllendirilmelidir!
.Nasıl Oldu?
Devletin, rejimin Anayasal kontrol mekanizmalarını “vesayet” olarak tanımlayarak itibarsızlaştırdılar, işlevsiz kıldılar. Bunu da; “artık ‘eski Türkiye’ yok, ‘yeni Türkiye’ var” demagojisiyle meşru göstermeye çalıştılar. Çok da başarılı oldular. Zira anayasa referandumlarında‘milletin teveccühü’ kendilerinden yanaydı!
Lâik Cumhuriyet’in doksan sekizinci yaşında sarıklı amiral, yobaz molla imam gibileri bu rezaletleri yaratabiliyorlarsa bu, halkın Cumhuriyet’i yönetmeye lâyık görerek oyları iş başına getirdiği siyasi kadrolar sayesinde olmaktadır.
Bunları yaşadıktan sonra “inadına Kanal İstanbul” sözünün gerçek anlamı her geçen gün daha netleşiyor! Sırada “inadına harf devrimi”, “inadına kıyafet devrimi” ve diğer devrimler. Rota; tam yol “yeni Türkiye”!
***
Sözün özü; şeriat temelli Osmanlı Devleti’ni halkın seçmediği, gerektiğinde padişah olabilmek için kardeşini katlederek devleti yönetenler altı yüz yılda bitirdiler. Lâik Türkiye Cumhuriyeti’ni ise 1950’den buyana yetmiş yıldır halkın oyları ile iş başına getirdiği politikacılar tükettiler. “2023 hedefleri” çağrısına hep kuşkuyla baktım, ne yazık ki korktuklarım başımıza geldi. Lâik Cumhuriyet, Şeriat temelli Osmanlı kadar uzun ömürlü olamadı. Lincoln’ın; “HALK TARAFINDAN, HALK İÇİN, HALKLA BİRLİKTE” sözü ileSchopenhauer’in; “GERÇEKLER ÜÇ AŞAMADA GELİR. ÖNCE ALAY EDİLİR, SONRA ŞİDDETLE KINANIR, SONUNDA, OLACAĞI BUYDU” şeklindeki tanımlaması. İkisi de Türkiye Cumhuriyeti’nde yaşananları özetlemiyor mu? İkinci Cumhuriyetçiler, gevezelik ustası aydınlar bir düşünsünler. Hiçbir kötülük, ihanet halka rağmen yapılamaz!
Düşünen Adam