ERGÜN AYDOĞAN
Elbette demokrasiyi amaç değil de araç olarak gören anlayıştan demokrasi beklemek zaten başlı başına bir saçmalık olmakla birlikte her ağızlarını açtıklarında demokrasi havarisi kesilmeleri doğal olarak acaba demokrat olabilirler mi diye düşündürmüyor değil ama değiller…
Türkiye, o günden bugüne daha da geri gittiği; Demokrasi endeksinde 2022 yılında 167 ülke arasında 103’ncü sırada yer aldı. İngiltere merkezli araştırma ve analiz şirketi Economist Intelligence Unit (EIU) tarafından yapılan değerlendirmede Afganistan 0,32 puanla sonuncu oldu. Endeksteki ülkeler, ‘tam demokrasi’, ‘kusurlu demokrasi’, ‘hibrit (karışık/melez) rejim’ ve otoriter rejim’ olarak dört kategoriye bölündü.
Raporda ‘’Türkiye’nin demokratik değerleri aşınmaya devam ediyor’’ başlığıyla ‘’Cumhurbaşkanı R.T. Erdoğan’ın liderliğinde son on yılda puanında ciddi bir düşüş yaşadı.’’ deniliyor.
Türkiye’de ‘’demokrasinin ciddi şekilde sınırlandığı’’ belirtilen raporda ‘’Seçimler genellikle özgür ve adil değil, medya sansüre tabi, hukukun üstünlüğü zayıf ve yolsuzluk yaygın.’’ şeklinde değerlendirme yapılıyor. ‘Otoriter rejim’ kategorisinin 6 basmak üzerinde yer alan Türkiye’nin ortalama puanı 2012’deki 5,76 seviyesinden 2022’de 1,41 puan düşerek 4,35’e geriledi. Raporda ‘’Bu düşüş eğilimi cumhurbaşkanının giderek artan otokratik yönetimini yansıtmaktadır.’’ deniliyor. Biz demiyoruz…
Ayrıca, 2022’de seçim yasasının değiştirildiği ve kamu düzeni hakkında ‘’yanlış bilgi yayanlar’’ için hapis cezası içeren yeni bir dezenformasyon yasasının kabul edildiği hatırlatılan raporda, ‘’Erdoğan, 2022’de medya, muhalefet ve toplumsal muhalefet üzerindeki baskıyı artırdı.’’ ifadesi yer veriliyor. Listede Türkiye’yi Benin, Nijerya, Fildişi Sahili, Pakistan ve Moritanya takip ediyor.
Türkiye’nin ‘Otoriter rejim’ kategorisinin 6 basamak üstünde yer aldığı hibirt rejim; düzenli seçim sahtekarlıkları olan ve adil ve özgür demokrasi olmasını engelleyen uluslardır. Bu uluslar genellikle siyasi muhalefet, bağımsız olmayan yargılar, yaygın yolsuzluk, medyaya uygulanan taciz ve baskı güçsüz hukukun üstünlüğü ve az gelişmiş siyasi kültür alanlarındaki kusurlu demokrasilere göre daha belirgin hatalar uygulayan hükümetlere sahiptir.
Nasıl tam da bizim mevcut halimizi tanımlamıyor mu!?
Bir seçim sandığında kullanılan oyların seçmen sayısından fazla olması, seçim devam ederken mühürsüz oyların geçerli sayılması, aynı zarf içindeki 4 oydan birisinin geçersiz sayılarak seçimlerin iptal edilmesi, her seçimde iktidar partisinin seçim pusulasında 1’nci sırada yer alması… yolsuzluğun olağanlaşması vatandaşın ‘çalıyorlar ama iş yapıyorlar’ diyerek yolsuzluğu kanıksaması… medyanın tek kanallı hale gelmesi; devam eden yayınların anında kesilerek iktidarın konuşmalarını canlı yayınlaması… muhalif kanallara ağır para cezaları verilmesi, kapatılması… AYM kararlarının yok sayılması; hukukun kişiye göre uygulanması. İktidar kendisiyle ilgili kapatmama kararını ‘hukuki’ bulurken, Enis Berberoğlu, Engin Alan, Ömer Faruk Gergerlioğlu hakkındaki AYM kararlarına uyulurken, Can Atalay ile ilgili karara uyulmayıp milletvekilliğinin düşürülmesi…
Yine bir seçim arifesinde nelerin yapılabileceğine yönelik kaygılar had safhada, bakalım bu seçimde seçimi kazanmak için görülmemiş-bilinmemiş neler yapılacak!
Parti devletine dönüşen rejimde, partili cumhurbaşkanlığı sisteminde her şey partili olmak zorunda. Seçimi yapmakla görevli YSK’nın bile tarafsızlığına olan güven kaybolmuş durumda. Bakanlar, valiler, kaymakamlar hepsi iktidarın emrinde, iktidarın kazanması için sahadalar. Devletin bütün aygıtları, organları seçim kazanmak için iktidarın belediye başkan adaylarıyla birlikte kampanya yapıyorlar.
CUMHURBAŞKANI OY VERMEYENLERİ TEHDİT EDİYOR!
Partili cumhurbaşkanı Erdoğan totaliter bir yönetim anlayışıyla depremzede bile olsa kendi partisinden olmayan belediyelere hizmet vermeyeceğini söylüyor. Depremden en çok etkilenen illerden biri olan Hatay’da Erdoğan ‘’merkezi yönetimle yerel yönetim el ele vermezse, dayanışma halinde olmazsa o şehre herhangi bir şey gelmez’’ dedikten sonra akıl almaz bir biçimde bakın ‘’Hatay’a geldi mi, bak şu anda Hatay garip kaldı, Hatay mahzun kaldı’’ diyor. Neden diyor çünkü Hatay belediyesi CHP’li olduğu için.
Hatay’daki bu toplantıda, dinleyenler Hataylı mı bilmiyoruz ama deprem acısını en ağır yaşamış olan Hatay’ı garip, mahzun bıraktım diyeni alkışlaması; çaresizlik midir?
Hani başta Ekrem İmamoğlu olmak üzere muhalefet belediyelerine engel çıkarılmadığı iddia ediliyordu, oysa bizzat Erdoğan kendisi ‘’merkezi yönetimle uyum olmazsa hizmet gelmez’’ diyor, daha ne desin!
‘’Aslında hiçbir şey yasadışı değildi, çünkü artık yasa diye bir şey yoktu.’’ George Orwell