HER İŞİNİ SAĞLAM YAP… SONRA KADERİNE RAZI OL!

service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

 

İNŞAAT belgesellerine pek meraklıyız. Belgesel kanallarında ne zaman bir tadilat – tamirat, restorasyon veya sıfırdan bina yapımıyla ilgili bir belgesel görsek dikkat kesiliriz.

Genellikle de tadilat – tamirat işleri.

Programcı, eski bir evi satın alıyor, her yerini bakım onarımdan geçiriyor, şık şıkıdım döşeyip satışa çıkarıyor.

Tadilata girişmeden önce ne yapıyor?

Belediye yetkililerine haber veriyor. Gerekli bürokratik işlemleri hallediyor. Yetkili kontrole geliyor; neleri yapabileceğini, neleri yapamayacağını anlatıyor.

Bırakın dış cepheyi, içeride ahşap bir duvarı yıkacak bile olsalar, o şehrin belediyesine bildirmek ve izin almak zorundalar. Yetkililer sık sık kontrole geliyor.. Yapamayacakları şeyleri yapıp yapmadıklarını kontrol ediyor, rapor tutuyor.

Bundaki amaç ne?

İnsan yaşamını olumsuz etkileyecek, onarılamaz sonuçlar doğuracak etkenleri azami ortadan kaldırmak. Önce insan yani!

 

***

E canım bizde de kontrol var. Yani inşaat işleri o kadar basit halledilmiyor. Bu işin bürokrasisi falan, tomarla evrak, git gel, projesi, harcı, ruhsatı.. Zaman alan işler.

Ama ne yapıyor adam; sekiz katlı, on katlı binanın zemin katına market açacak meselâ.. Yer kazanmak için kolonları kesiyor!

Yapı kullanması, oturma müsaadesi falan verilmiş yapının sonradan kontrolü olmadığı için, kolonların kesildiğine dair bir ihbar falan da yoksa.. Kimse ses etmiyor.

Sonra anlı şanlı bir açılış yapıyor marketçi… Belediye başkanları falan geliyor, kurdela kesiyor, “hayırlı işler, bol kazançlar” diliyor.

Kurdeleyi keserken, “kolonları da bu makasla mı kestin” ironisiyle, binada yaşayan insanların can güvenliğini tehlikeye attığını falan yüzüne vurmuyorlar tabi! Adam yatırım yapmış sonuçta, koskoca market açmış, istihdam sağlayacak, boru mu!

 

***

UYANIK esnaf yerden kazanmak için kolon keser de, kurnaz müteahhit malzemeden çalmaz mı yani?

Marmara depreminde çalanları gördük. Onlar çalarak kazandı, on binler canıyla ödedi faturayı!

Maraş merkezli depremde de gördük işte.. Türkiye’nin on şehri yerle bir. Sıfır binalar bile çöktü; geçtik doksanlarda yapılanları…

Yapan yaptığıyla, ölen öldüğüyle kalıyor.

Marmara depreminden sonra öyle olmadı mı?

Depremden sonra yüzlerce dava açılmış, üç beş mahkumiyet kararının dışında, büyük bölümü cezasız kalmış müteahhitlerin. Eh, ceza alanlar da aftan yırtmış.

Ölen öldüğüyle kalmış yani.

 

***

SADECE müteahhitlere bilet kesmek çözüm mü? Suçluyu buldun, kestin cezasını; “öldünüz ama, kanınızı yerde koymadık” mı diyorsunuz?

O yapılara ruhsat vereni ne yapacaksınız peki?

Karşıdan bakınca pek kostak görünen kamu binaları meselâ… Çoğu yerle bir olmuş durumda.

Müteahhidin dandik binasına ruhsatı veren belediyelerin binaları da yıkılmış!

Vardır bunun da bir hikmeti…

Kamu binası kardeşim, devlet mülkü, millet malı. Devletin sağlam, güçlü, dirayetli duruşunun simgesi olmalı onlar. Lök diye çöküp toz yığınına dönüşüyor kamu binaları.

Müteahhidi buldun, sorguladın, cezalandırdın tamam.. Ya anahtarı teslim alanlar?

 

***

DOĞAL afet bu, takdiri ilahi deyip geçemezsin.

Kaderciliğe sığınamazsın.

Sen her işini sağlam yap, sonra kaderine razı ol!

Çok klasik olacak, herkes söylüyor, ben de söyleyeyim:

“Deprem öldürmez, bina öldürür…”

 

 

**********  

 

 

 

Tepki Ver | Tepki verilmemiş
0
harika
Harika
0
_ok_do_ru
Çok Doğru
0
kat_l_yorum
Katılıyorum
0
_a_rm_
Şaşırmış
0
_zg_n
Üzgün
HER İŞİNİ SAĞLAM YAP… SONRA KADERİNE RAZI OL!
Giriş Yap

Balıkesir Haberleri ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!