Benim makinayı çalan hırsıza bir haberim var: Hadi gene iyisin, zaman aşımından yırttın!
YA DA “yaptığın yanına kâr kaldı” demek lazım.
Zira müştekisi olduğum dava dosyası kapanmış.
Sekiz yıllık zaman aşımı nedeniyle kamu adına kovuşturmaya gerek kalmamış!
***
EFENDİM, yıllar önce, yani bundan sekiz yıl önce, İstanbul Feshane’de ‘Balıkesir Tanıtım Günleri’ düzenlenmişti.
Biz de hem Cemiyet, hem gazetemiz adına katıldık.
Askerde kep çalınırsa, “kep gitti, popo gitti” derler…
Asıl sözcüğü telaffuz edemiyorum, zira bir kere noktasız yazdık, gazeteye resmi ilan kesme cezası verdiler!
Biz de fotoğraf makinasını çaldırdık. Daha doğrusu, makinanın da içinde olduğu güzelim çanta kalk gidelim oldu.
Makine, lens, arabanın ruhsatı, anahtarı, evin ve işyerinin anahtarları, kimlik kartlarım, ilaçlarım falan.. Hepsi içindeydi.
Bir ben yoktum çantada!
Feshane’deki Gazeteciler Cemiyeti standında, bir arkadaşın sırt çantasına yerleştirdik, O’na emanet ettik, öğle yemeğine çıktık.
Dönüşte çantayı alayım dedim; amanin, çanta yok!
Sırt çantasında arkadaşın makinası, dizüstü bilgisayarı, eşyaları duruyor, benim çanta kayıp…
Panikledim haliyle.
***
BAKTIM, çantayı emanet ettiğim arkadaş bahçede sigara içiyor.
“Benim çanta nerede” diye sordum; “bıraktığın yerdedir” dedi.
Ama yok işte.
Aradık, taradık, stantlara bakındık, içeriyi, dışarıyı, her yeri kolaçan ettik.. Yok!
Ne yapacağız?
Feshane’nin her yanı kamera.. Sorduk, soruşturduk, kumanda odasını bulduk. Derdimizi anlattık oraların amirine, memuruna, güvenliğine.
“Derdimiz başımızdan aşkın, senin şuncacık çantanla mı uğraşacağız” havasında, alel usül baktılar kameralara. Çoğu kameranın görüş açışı balonlardan, süslemelerden kapanmış. Neyin ne olduğu anlaşılmıyor.
Kameralardan tespit etmek olanaksız.
O zaman karakola gidip durumu bildirelim dedik.
***
EYÜP Polis Karakolu kalabalık. Bahçe kısmına sıra sıra dizmişler kaçak göçmenleri. Tek tek içeri alıp işlem yapıyorlar.
İçeriye girdik, derdimizi anlatmaya çalıştık bir amire..
“Şimdi seninle ilgilenemem.. Bak dışarıda elli tane kaçak göçmen var, onlarla uğraşıyoruz, bugün git yarın gel…”
Mal canın yongası abi.. Makine Canon EOS 600d; üstünde on sekiz – yüz otuz beş lens.. Kimlikler, kartlar, ilaçlar, anahtarlar, ruhsat, şu bu.. Parayı bastın makinanın yenisi aldın tamam da, belgeleri yenilemek için oradan oraya koşuşturacaksın; işin bürokrasi tarafı ağrılı…
O sıra dönemin Milletvekili Namık Havutça aradıydı, “ne var ne yok” faslında. O’na anlattım durumu.. “Emniyet Müdürünü arayayım, söyleyeyim” dedi.
Birkaç saat sonra karakoldan aradılar, “buyrun gelin, ifadenizi alalım…”
Gidince hiç bekleme yapmadan içeri aldılar, çay kahve ısmarladılar, bi sohbet, bi muhabbet anlatamam yani!
***
O GÜN Haliç kıyısında dolaştık biraz.. Gözüm hep çantayı arıyor.
Niye oralarda arıyorum ki? Ya bir köşeye atmışlarsa, ya birinin omzunda asılı görürsem falan işte.
Biz İstanbul’la vedalaştık, Balıkesir’e döndük.
Evrakları sırasıyla yeniledik.. Yeni makine aldık taksitle.. Ama çalınan çantayı hiç unutmadım.
Yıllar geçti, hâlâ konu açılır anlatırım yaşadıklarımı.
***
GEÇEN gün eve resmi bir evrak gelmiş postadan. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığıkaşesi var üstünde.
Açtık baktık, ‘karar’ metni.
En tepede ‘zaman aşımı nedeniyle’ yazıyor.
Bizim çanta mevzusu işte.
2014’ün 12 Eylül’ünde şikayetçi olmuşuz.
2023’ün 4 Nisan’ında karar evrakı elimize ulaşıyor!
O zaman bir dosya açılmış, soruşturma, kovuşturma falan olmuş herhalde.
Aradan geçmiş sekiz sene.
..ve bu sekiz yıl içinde ne şikayetle ilgili bir çağrı, ne bir ifade, ne arayan soran!
Zaman aşımı süresinin dolduğu gün savcılık kapatmış dosyayı.
Çantayı çalan hırsız ya da hırsızlar zaman aşımıyla bu işten yırtmış oldu şimdi.
Yırtan kim, paçayı kurtaran kim bilmiyoruz. Polis de bilmiyor, savcı da bilmiyor.
Yapanın yanına kâr kaldı yani.
***
İŞİN bu tarafı böyle.
Bir de “adaletin bu mu dünya” faslı var.
Hırsız yakalanamıyor.
Müşteki, sonsuza dek müşteki şimdi!
“Orası İstanbul birader! Berduşu var, kopuğu var, hırsızı var, arsızı var, canisi, kapkaççısı, tırnakçısı, tacizcisi, tecavüzcüsü bol oraların. Senin dandirik çantana gelene kadar o kadar çok suç ve suçluyla mücadele mevzusu var ki…”
E ne yapalım şimdi? Malımız gitti ama canımıza kasıt yok diye teselli mi bulalım?
Buna da şükür diyelim, Allah beterinden korusun diye dua edelim…