Ah’larla, vah’larla geçen bir sezonun son altı haftası geldi çattı. Ciddi borç yükü, yönetimsel sorunlar nedeniyle bir efsanenin çöküşüne şahitlik ediyoruz.
Yılların birikimi sorunlar, yanlış düzen, rant ve menfaat ilişkileriyle günü kurtarma, seyirciyi susturma ve avutma adına yapılan yanlışlarla isimler sürekli değişse de takımın kaderi değişmiyor.
Sürekli kan kayıplarıyla bir, iki derken üçüncü lig bağıra bağıra geliyor. Matematik ilmine olan saygımızdan dolayı her ne kadar düştük demesek de maalesef umudun kırıntısı bile kalmadı.
Kırklareli deplasmanından alınan bir puana dahi sevinemiyoruz. Hesap kitap yapıyor, rakip tek takım farkı beş diyoruz, işin içinden maalesef çıkamıyoruz.
Nerede yanlış yaptık diyeceğimiz günleri çoktan geride bıraktığımız geliyor. Aklımıza birden geldiğimiz son noktayı değiştirmesek de şimdilerde boşu boşuna hayıflanıyoruz.
Üzülsek de, sinirden dişlerimizi sıkıp bizi bu hale getirenlere ah etsek de sonuç değişmiyor. Gözleri kapalı kurbanlık koyunlar gibi kesileceğimiz günü bekliyoruz.
Karanlıktı, aydınlıktı derken devre arasında transfer tahtası açamadığımızda düşmeyi peşinen kabullenmiştik. Dilimiz söylemeye varmasa da deprem fırsatçılığı yapıp bir ara ümitlenmiştik. O kısa süre bile yüzümüzü güldürmeye yetmiş, sezon sonuna kadar yarışta kalacağımıza inandırmıştı.
Her geçen gün inananların sayısı azalsa da bugünkü Pazarspor maçında gözlerimiz sahada, kulaklarımız Uşak’ta olacak gibi duruyor.