“REİS beni helikoptere bindirdi…”
Vaaay.. Senin iş tamam o zaman!
“Mitingte herkesi indirdiler otobüsün üstünden. Bi ben kaldım Reis’in yanında… Aldınız mı mesajı?..”
Aldık.. Süper.. Aday sensin…
“Garnizon’daki törenden sonra Reis’le başbaşa görüştük.. Kimseleri almadı otobüse, beni bindirdi… Ona göre yani…”
E bitmiş o zaman iş; hadi hayırlı tıraşlar o zaman…
***
MEMLEKETİN en mühim mevzusu bu şimdi.
Kaştan gözden, el kol hareketinden niyet okumak!
***
BİZ nasıl bir niyet okuyalım?
Meselâ Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Balıkesir programına akredite edilmedik. Basından isim adres istediler, gönderdik.. Ki her seferinde akredite oluruz, boyna asılan basın kartlarından verirler falan.
Bu kere “isim bildirilmemiş” dediler, bu yüzden akreditasyonumuz yapılmadı.
Oysa isim, cisim, ne istiyorlarsa hepsini gönderdik..
“Gözden kaçmış demek ki” dediler.
Bu hususu Vali Bey’in dikkatine arz ederiz.
Şu sıra Valilik protokol birimi biraz dalgın zira.. Zafer Bayramı’nda da ilçe belediye başkanlarını, partilerin il başkanlarını barıyerin dışında bıraktılar meselâ…
Mevzumuz bu değil ama, arada kaynasın işte; belki okuyan, dikkate alan olur, gereği yapılır.
Neyse.
***
HAA.. hazır yeri gelmişken onu da deyiverelim.. Karesi’nin, Altıeylül’ün belediye başkanları, CHP’nin, MHP’nin il başkanları bayramda protokol tribününe oturtulmadı, adamlar dışarıda kaldı ya..
Oysa, protokol harici pek çoğu tribünlere konuşlanmış resmi geçidi izliyordu bayrak sallayaraktan. Çoluk çocuk, torun tombalak tribündeydiler.
Protokol işlerini pek sevmem; gider halkın içinde izlerim ben olsam. Ama durum başka; sonuçta şehir protokolünde yeri olan kişiler onlar.. “Yer yok” diyemezsiniz.
Galiba yalnızca biz haber yaptık bu mevzuyu. Haber olduğuyla kaldı.. Meselâ iktidarın İl Başkanı Hasan Demiraslan, “böyle bir şey nasıl olur” diye çıkışabilir, en hafifinden “bir daha böyle şeylerin yaşanmamasını istiyoruz” diyebilirdi.
Dedi mi?.. I ıh…
Bariyer engeline takılan CHP ve MHP il başkanlarından bir açıklama oldu mu?.. I ıh…
Takım elbisesini kuşanıp şık şıkıdım halleriyle bayrama gelen belediye başkanları ses etti mi?.. I ıh…
Protokol cephesinden de “yanlışlık oldu” falan türünden bir karşı mesaj gelmedi.
Sineye çekti herkes.
Sağlık olsun.
***
GELELİM niyet okuma işlerine.
Erdoğan’ın Balıkesir programının üstünden üç gün geçti.
Balıkesir siyasetiyle meşgul niceleri, Erdoğan’ın kaş göz hareketinden niyet okuma telaşında şimdi.
O kaş gözün yerel seçim sürecinde ne karşılığı olacak?
Meselâ Karesi Belediye Başkanı Yücel Yılmaz’la baş başa görüşmesi..
Bunu nasıl okumak lazım?
“Büyükşehir için en güçlü aday” şeklinde mi?
Erdoğan halka hitap ettiği otobüsün üstündeki herkes indirilirken.. Büyükşehir Belediye Başkanı Zekai Kafaoğlu’nun inmemesi.. Bunu nasıl okuyalım?
Hasan Demiraslan’a angaje bir kısım medyacının, “şekil yapıyor, Cumhurbaşkanı ile otobüste kalan tek siyasetçi benim demeye getiriyor ama bunu kimse yemiyor” diye mi okumak lazım?
Yoksa, “Erdoğan Büyükşehir adayını çoktan belirlemiş; baksana hepsi indi, Kafaoğlu inmedi… Var bi şey” şeklinde mi?
Yine programdan sonra Demiraslan’ın helikoptere bindirilmesi.. Erdoğan’la birlikte İstanbul’a gitmesi falan.. Bunu nasıl okuyalım?
“Hasan işi bitirmiş.. Erdoğan yol arkadaşını seçmiş” diye mi?
***
HERKES bu mevzuya odaklanmış durumda.
Hasan’ı helikoptere bindirdi.. O zaman Büyükşehir için adres kesin Hasan.
Kafaoğlu otobüsün üstünde Cumhurbaşkanı’yla halkı selamladı.. O zaman kesin Zekai.
Yücel Yılmaz’la baş başa verdi, bir saatten fazla özel görüştü.. O zaman kesin Yücel!
Bu üç ismin destekçileri kendi aralarında durum değerlendirmesi yapıyor, niyet okuyor.
***
DEMİRASLAN helikopterde ne anlattı, bilemeyiz.
Yücel Yılmaz özel görüşmede neler söyledi, bilemeyiz.
Kafaoğlu fırsatını bulup iki beşlik bozabildi mi, bilemeyiz.
Ama şunu biliyoruz.
AK Parti’nin yeni yönetim kadroları, yeni MYK, yeni program, yeni strateji ekseninde, hem adaylık için yarışanlar, hem de onların destekçileri tüm hesap kitaplarını yeniden yapmak zorundalar.
Parti tabanına görüntü vermenin çok anlamı yok.
Verilmeye çalışılan her görüntü, kafa karışıklığı ve gruplaşmaları arttırır.
***
BİZ DE niyet okuyalım.
Erdoğan’ın, yerel seçimlerde Balıkesir kalesini korumak istediği malum.
Ama o kaleyi hangi komutanla koruyacak?
Orası mühim.
Balıkesir’deki kaynamayı biliyor.. Parti içindeki gruplaşmaları biliyor. Belediyelerin yanlışını doğrusu biliyor. Kimin hangi hesapları yaptığını biliyor. O grupların her fırsatta Genel Merkez’e birbirleri hakkında şikayet yağdırdığını biliyor. Buradan giden dosyaları biliyor.
Yani her şeyi biliyor.
Cuma günü Balıkesir’de “her şeyin farkındayım, her olan bitenden haberim var, kimin neyin peşinde olduğunu biliyorum” mesajı verdi bizce.
Kafaoğlu’nun otobüs muhabbeti, Demiraslan’ın helikopter muhabbeti, Yücel Yılmaz’ın baş başa görüşme muhabbeti falan..
Adaylık garantisi anlamına gelmiyor.
Onlar, bunun böyle okunmasını istiyor ama.. Öyle okunamaz.
***
CUMHURBAŞKANI Erdoğan’ın Balıkesir’de vermek istediği mesaj şu olabilir mi:
“Edip Uğur şehri geriyor dediniz, hep şikayet ettiniz, gereğini yaptık. Ama gerginlik daha da arttı. Demek ki gerilimin asıl kaynağı Edip Uğur değilmiş. Hepiniz adımlarınızı denk atın, ayağınızı denk alın, ona göre…”
****************
Ali Aydınlıoğlu
bariyerleri
tekmeledi mi?
AK Parti’de Milletvekilliği görevi ve MKYK Üyeliği sona eren Ali Aydınlıoğlu artık sıradan bir parti üyesi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı dinlemeye gelen binlerce vatandaştan ve partiliden farkı yok.
Erdoğan’ın Zağnos Paşa Meydanı’nda konuşacağı otobüse çıkıp vatandaşları selamlamak istemiş Aydınlıoğlu.
Güvenlik görevlileri izin vermemiş.
Otobüse çıkıp vatandaşa selam verecek olanlar belli.. Onlar da selam verip iniyor. Sonra Erdoğan çıkıp konuşuyor.
Aydınlıoğlu, “ben de çıkacağım” demiş ama, güvenlik görevlileri “olmaz” diye uyarmış.
Bağırıp çağırmış; nafile.
Bir hışımla geri dönmüş otobüsün kapısından.. Demir bariyerleri tekmelemeye başlamış.
Biz görmedik.. Görenler öyle söyledi.
Mütevazı olmak lazım.. Siyaseten işin bittiyse, bunu kabullenmek lazım.
Bir zamanlar sen de çıkıyordun o otobüslerin tepesine.
Şimdi başkaları çıkıyor.. Her şey sırayla.