Mısır Piramitleri, yüz yıllardır gizemini koruyan ve çözülemeyen gizemlerin en başında gelen kutsal yapılardır… Gizemini koruyan bu esrarengiz yapıların nasıl yapıldığı, kimler tarafından yapıldığı hala herkes için büyük soru işaretleri taşıyan başlıca konulardan bir tanesidir.
Bilinen üzere Mısır’da 100’ün üzerinde birçok piramit vardır. Bu haftaki konumuzda “Gize Piramitleri”
Gize Piramitleri; milattan önce 3000’li yıllarda eski krallık döneminde yapıldığı bilinmektedir. Dünya’nın en büyük piramitleri olmasıyla bilinen Gize Piramitleri; “Keops”, “Kefren” ve “Mikerinos” piramitleridir ve isimlerini aldıkları firavunlar tarafından yaptırılmıştır.
Bu esrarengiz piramitlerin akıllara durgunluk getirecek özellikleri ise; her biri 20 ton olan taşlardan inşa edilmişlerdir ve dönemin şartları göz önünde bulundurduğumuzda taşların tek tek yerleştirilmesi ve Gize Piramitleri’nin olduğu bölgeye yüzlerce kilometre uzaktan getirilmesi bile belki şu an düşündüğümüzde o dönem içerisinde çok zor hatta imkansıza yakın diyebiliriz ve bu durum da herkesin aklında büyük soru işaretleri oluşturuyor. Sadece bir taşın ağırlığı 20 ton iken yüzlerce kilometre uzaktan nasıl getirildi, kimler tarafından getirildi? Bildiğimiz üzere tekerleğin icadı milattan önce 3500’lü yıllara tekamül ediyor. Bu soru işaretlerinden kaçış olarak yüzlerce kilometre uzaktan tekerlekler yardımıyla getirildiğini düşünebiliriz. Diyelim düşündük önceki satırlarda da dediğim üzere her biri 20 ton olan taşlardan oluşmuşlardı tekerlekler yardımıyla Gize’ye getirildiğinde bile o ağırlıktaki taşların tek tek kusursuz bir biçimde yerleştirilmesi bile şu an düşündüğümüzde imkansız olarak gelebiliyor. Ve bu durumla ilgili de birçok gözden çıkmış farklı varsayımlar da mevcuttur.
Gelelim Piramitlerin diğer özelliklerine; Yapılan piramitler her kimin adına yaptırıldıysa o kişi öldükten sonra kusursuz bir biçimde mumyalanarak piramidin içerisindeki lahitin bulunduğu odaya yerleştiriliyor ve mezar odasına yılda yalnızca iki defa güneş girmektedir. O çağda ve o şartlarda akıllara durgunluk getirecek bir matematikle, ince detaylarla tek tek işlenerek yapılan piramidin mezar odasına adına yaptırılmış olan firavunun yalnızca doğum gününde ve tahta çıktığı günlerde yılda iki sefer olmak üzere güneş girmesi sağlanmıştır.
Bahsettiğimiz bu esrarengiz yapıların oldukça merak uyandıran ve nasıl oluştuğu bilinemeyen herhangi bir kaynakla da sebepleri bulunamayan esrarengiz olayları da mevcuttur. Bunlardan bazıları; yılda yalnızca iki sefer güneş almasına rağmen bitkilerin piramitler içerisinde çok daha çabuk büyümesi gözlemlenmiştir. Bir başka dikkat çekici özellik ise; kesik, yanık gibi yaraların da piramitlerin içerisindeyken çok daha hızlı bir süreçte iyileştiği de gözlemlenmiştir ve bu da mumyaların bozulmadan kaldığı ve hasar görmeden mumyalanmış halde binlerce yıl ve belki önümüzdeki binlerce yılda da bozulmadan ilk hali gibi gelecek nesillere de taşınacak olmasıyla bahsettiğim gibi yaraların çok hızlı bir şekilde iyileşmesiyle paralel bir durum olduğunu öne süren bilim insanları da vardır. Bazı bilim insanları bu durumu ilk keşfedilen mumyalarda radyoaktif maddeler bulunmasıyla da ilişkilendiriyor hem mumyanın yapısına zarar vermeden binlerce yıl onu koruyabiliyor hem de insanlarda bulunan yaraların da iyileşme sürecini hızlandırıyor.
PİRAMİTLERİN LABİRENT YAPISINI HEPİMİZ DUYMUŞUZDUR.
Bilim insanlarının, arkeologların piramitlerin tamamını keşfetme istekleri maalesef ki şu zamana kadar gerçekleşmemiş ve herkesin kafasında soru işaretleri bırakan konular da cevaplarını bulamamıştır. Piramitlerin içlerinde keşfedilememiş birçok oda mevcuttur ancak gizemli odaları araştırmak isteyen arkeologlar, bilim insanları, tarihçiler ya labirentte kaybolmuşlardır ya da aynı noktaya gelerek defalarca tur atmışlardır. Piramitlerin gizemli labirent yapısıyla; bilmediğimiz, öğrenemediğimiz birçok sır hala büyüsü bozulmadan, bilinmezliklerle örülü bir ağ gibi kendini saklamaya devam ediyor.
GİZE PİRAMİTLERİ’Nİ DİĞERLERİNDEN AYIRAN BİRÇOK ÖZELLİK VAR
Mısır’da birçok farklı boyutlarda, farklı özelliklerde piramitler bulunmasına rağmen Gize Piramitleri’ni diğer piramitlerden ayıran en belirgin özelliği de piramit içerisinde herhangi bir yazı olmaması veya hiçbir figürün bulunmamasıdır.
Gize Piramitleri’nin içerisinde ziyarete açık olan tek piramit Kefren Piramiti’dir ve yalnızca mezar odası ziyarete açıktır. Kefren Piramidi; Keops’un oğlu Kefren adına yaptırılmıştır ve Gize Piramitleri arasında 136 metre yüksekliğiyle en büyük olanıdır.
AKILLARA DURGUNLUK VERECEK MİMARİ
Keops Piramiti’nin akıllara durgunluk verecek şekilde yapılmış mimarisi, inşası oldukça dikkat çekmektedir. İnşa edilen dönemde yüksekliğinin 1 milyarla çarpımı güneşle dünya arasındaki mesafeyi vermesiyle olağanüstü bir matematik ve hesaplamayla inşa edildiğini gözler önüne seriyor. Ve bu piramitlerin taban çevresinin yüksekliğinin 2 katına bölünmesiyle “pi sayısı”na ulaşmamız da yine olağanüstü bir matematik ve hesabı bizlere kanıtlıyor.
Piramitler hala yapımları esnasındaki büyük gizemi korumaya devam ediyor. İşçilerin olağanüstü bir çabayla günde 10 metreküp taşı üst üste koyduklarını varsayarsak ve Keops Piramiti’nde 2.5 milyon metreküp taş olduğunu da göz önünde bulundurunca günde 10 metreküp taş yerleştirilse bile bu yaklaşık 664 yıla tekamül ediyor. Ancak bir piramidin yapımı 20-30 yıl gibi bir sürede tamamlandığı birçok tarihçi ve bilim adamları tarafından da kanıtlanmıştır. Bu durumda da yine esrarengiz bir gizem ile baş başa kalıyoruz
Adeta gizemlerle örülü bir sır gibi kendini saklayan piramitler hakkında bilebildiğimiz sayılı bilgilerden yalnızca bazılarıydı bunlar. Bilemediğimiz, öğrenemediğimiz, keşfedemediğimiz sayısız sırlar da bizi bu gizemin altında bekliyor. Büyüsü bozulmayan, bilinmezliklerle örülü bu esrarengiz ağ ise sırlarını adeta bizlere açık vermeden korumaya devam ediyor.