BÜYÜKŞEHİR Belediyesi’nin Genel Sekreteri Mustafa Küçükkaptan..
Bir numara saç.. Siyah kısımları Moğol hanlarınınki gibi çeneye kadar inen bıyıklar ve hızla beyazlaşan sakalları.. Avını kollayan kartalınkine benzer dikine dikine ürkütücü bakışlarıyla..
Sert, ceberrut, agresif, bağırgan, her an fırça atacakmış havasında görüntü veriyor.
Ama konuşurken görseniz…
Pek bi kibar, pek bi naif, pek bi centilmen.
Hoş; kendisiyle şu saate kadar teşviki mesaimiz olmadı.. Tanışmadık, konuşmadık.
Büyükşehir’in tören ve programlarından, Meclis’teki canlı yayınlardan, gazetelerdeki haberlerden tanıyoruz.
Büyükşehir Belediye Başkanı Yücel Yılmaz’ın, eğitimci kimliğine karşın ‘sokak dili’ kullanarak halka yakınlaşma çabasıyla.. Genel Sekreter’in hiç ee’lemeden, hiç kekelemeden, hâttâ sıfır devrik cümleyle naif, anlaşılır, yumuşak konuşma üslubunu kıyaslayınca…
Neyse…
***
BÜYÜKŞEHİR Meclisi’nde dokuz saatten fazla süren bütçe görüşmelerinin sonunda.. Herkesin esnemekten çene kemiklerinin ayrıldığı sırada.. Öyle bir bütçe savunması yaptı ki Genel Sekreter.
Yücel Yılmaz’ın abili, ablalı, biraderli dili ve ağlayacak haldeyken bile sırıtma huyundan vazgeçmediği mimiklerine fena halde takılan ben..
Genel Sekreter’in Meclis’e sesleniş tarzına da takıldım ister istemez.
CHP’li belediyelerin “bizim şu yatırım bütçede niye yok, bu ödenek bütçeye neden konmadı” serzenişlerine karşılığı, bürokrat kültürü ve yönetici altyapısıyla biraz ironik, biraz hazır cevap, biraz gerçekçi, en çok da ders verir nitelikteydi.
İyi bir bütçe yaptıklarını anlattı uzun uzun.
Bütçedeki borç yükünün azaltıldığını, dövizle borçlanma yapmadıklarını, göreve geldiklerinde çok kötü durumda olduğunu söylediği Belediye şirketlerinin ayağa kaldırıldığını falan anlattı.
Sayıştay müfettişlerinin Büyükşehir’in tüm dosyalarını didik didik ettiğini.. Her dosya kontrolünden sonra kendilerine teşekkür edildiğini de araya sıkıştırdı ki.. Yolsuzluk, hırsızlık, usulsüzlük yapmadıklarını vurgulamak için.
Ayrıca, 7 bin çalışanın maaşlarının bir gün bile geciktirilmeden ödenebildiğini vurguladı; personel maaşlarını aylarca ödeyemeyen kimi ilçe belediyelerine naif göndermeler eşliğinde…
İlçeler için yapılanlara örnekler verdikten sonra..
Özellikle ilçe belediye başkanlarından ‘teşekkür’ beklediklerini söyledi.
“Kendim için değil, Büyükşehir ekibinin daha şevkle, daha azimle çalışabilmesi için…”
Moral motivasyon yani.
***
ÜSLUP, yaklaşım, anlatım güzeldi de..
Son fasıldaki “teşekkür bekliyoruz” ifadesi biraz haksızlık oldu sanki.
Zira, örneğin CHP İl Başkanı Serkan Sarı her grup öncesinde ısrarla “teşekkür etmeyeceksiniz” uyarısı yaptığı halde.. CHP’li belediye başkanları her fırsatta bir şükran methiyesi düzüyor Yücel Yılmaz’a!
Büyükşehir yol yapıyor meselâ.. İlçe belediye başkanı anında teşekkürü yapıştırıyor.
Altyapı, peyzaj, süsleme işleri falan.. Teşekkür üstüne teşekkür.
CHP’li başkanlar, Meclis’te bağırıp çağırıyor, istediklerini yaptıramayınca kükrüyor, kızıyor, olay çıkarıyor ama..
Lobideki tarzları, salondaki göstermelik sertlenmeleriyle tezatlık arz ediyor.
Yani özetle, teşekkürün esirgendiği falan yok.
Tam tersine, teşekkür bolluğu yaşanıyor.
Bu böyle olduğundan, CHP içinde sıkıntı yaratıyor. İl Başkanı Serkan Sarı bu işe fena kızıyor.
CHP Genel Başkan Yardımcısı Ahmet Akın’ın da, zırt pırt Yücel Yılmaz’a teşekkür eden belediye başkanlarının bu tavrından rahatsız.
***
GENEL Sekreter Mustafa Küçükkaptan’a selam ederim.