GALLUP’un son Work Human raporu yayınlandı.
Buna göre çalışanların işyerinden 3 temel beklentisi var.
Bunların ilki kendilerini özel kılan yönleriyle kabul görebilmeleri. Yani işyerinin bir çalışanın farklılıklarına saygı göstermesi.Çünkü “ben” olamadığımız yerlerde eksik hissediyoruz.
Diğer beklenti diğerleriyle aynı muameleyi görebilmek yani şirket yönetiminden davranışsal bir adalet beklentisi var.
Son olarak çalışanlar kurumların dahil olma ikliminin güçlü olmasını bekliyor. Yani hoş karşılandıkları, saygı ve değer gördükleri bir işyeri istiyorlar.
Eğer bir çalışan iş yerinde bu başlıklardaki gibi bir deneyim yaşıyorsa burn-out olma ihtimali diğer çalışanlara göre % 30 azalıyor.
Şirketlerin bu konuda çok eksiği var ve bu yüzden GALLUP raporuna göre ABD de çalışanların % 49’u aktif olarak iş arıyor.
Elbette bu beklentiler aslında her seviyede liderlerden beklentileri özetliyor.
Ancak ne liderlik paradigmamız ne de modern şirket yapıları bu beklentileri karşılayacak özelliklerde değil. Yeni dönemde şirketlere düşen bir çok ödev var. Aynı zamnda Balıkesir gibi hızlı gelişen yerlerde işverenlerin çalışan yönetiminde bakış açılarını değiştirme zorunlulukları diğer yerlere göre çok daha fazla çünkü bu v-bölgede yetenek için rekabet gün geçtikçe kızışıyor.
Ne dersiniz YENİ BİR LİDERLİK PARADİGMASI ve YENİ BİR ŞİRKET MODELİ’ nin zamanı gelmedi mi?
******************
PROF. DR. KENAN MORTAN’IN NOTLARI VE DARON ACEMOĞLU’NUN GÖRÜŞLERİNE DAİR
Prof. Dr. Kenan Mortan hocanın bizlerle paylaştığı değerli notları vasıtasıyla Prof. Dr. Daron Acemoğlu’nun Türkiye ekonomisine dair güncel görüşlerinden haberdar olduk. Acemoğlu önemli noktalara işaret ediyor. Kendimizi aldatmayalım. Gidecek yolumuz uzun. Piyasa bunun çok açık sinyallerini de veriyor. Bu ülkeyi seviyoruz ve hepimiz daha güçlü, müreffeh, adil, saygın bir ülkede huzur ve güvenlikle yaşamak istiyoruz. Acemoğlu’nun Mortan Hoca’nın naklettiği notları şu şekilde :
“Dr. Acemoğlu, Türkiye’nin ‘’yüksek ve kaliteli büyümesi ‘’ için 5 temel eylem öneriyor :
1-Verimlilik konusuna odaklanın! Verimlilik, Türkiye’nin en büyük problemidir.
2-İktisadi ve siyasi kurumlar çok kötü durumda, bunlar iyileştirilmeden daha iyi büyümeye gidilmesi zor.
3-Teknolojik yatırım için yabancı sermaye önemli ve uzun vade için gelmeli. Bunun için yargı kurumlarına inanç ve güven gerekiyor.
4-Teknolojiye yatkın bir gençliğin yaratılması gerekiyor. Türkiye gençlerini doğru yönetmiyor, eğitim sistemi
yanlış. Yapay zeka gibi konuları bir kenara bırakıp, Türkiye’nin büyümesi mümkün değildir.Türkiye eğitim sistemini gözden geçirmeli. Mühendislikte ‘’acaip‘’ bir düşüş var. (Ama) kurumsal çöküş tek başına olmuyor, bu siyasi hakların çöküşüyle de alakalı bir konudur.
5-Ekonominin en yıkıcı sorunu enflasyon. Para politikası doğru hale getirilmeli. Seçim ekonomisiyle devletin artan bütçe açığının kapatılması gerekiyor, para politikası güven vermeli.
Kayda değer başkaca saptamaları da var:
+Türkiye son 35 yıldır kaliteli büyüme sağlamadı. Türkiye 2006’de ne ihraç ediyorsa, bugün de onu ihraç ediyor. Türkiye hem dijital, hem de kurumsal teknolojilere ayak uydurmıyor.
+Türkiye’nin durumunda olan 20-30 tane gelişmekte olan ülke var.
+Türkiye için en kötü şey, gelecek 15 senenin bundan önceki 15 sene gibi devam etmesi, demokrasinin kuvvetlenmediği ve ekonomik istikrarın zaman zaman artıp, zaman zaman azalmasıdır.”
Keza bizler de Türkiye’nin bence en güzel vilayeti olan Balıkesir’deyiz. Bu şehrin bozulmadan gelişmesi ve Türkiye metropollerine kıyasla örnek ve kaliteli bir yaşamın merkezi olması tek arzumuz. Bunun için kolları sıvamak gerekiyor. Yerel siyaset en az ulusal siyaset kadar önemli. Şehre bir vizyon çizip hep birlikte ilerlemek en kısa ve kestirme yol. Zira her defasında başa dönüp yeniden başlamakla geçiyor ömrümüz.