GALLUP RAPORU VE İŞ İLİŞKİLERİNDE DERİN DÖNÜŞÜM

 

 Geçen günlerde GALLUP’tan bir bilgilendirme e-postası aldım. Konu başlığı “zamanımızın en büyük liderlik meselesi” şeklindeydi. GALLUP Mayıs 2023’te yayınlanacak Kültür Şoku adlı kitabının tanıtımını yapıyor. Slogan şöyle: “durdurulamaz bir güç nasıl çalıştığımızı ve yaşadığımızı şekillendiriyor.”  Notlara göre pandemiden sonra dünya eskisi gibi olmadı. Çalışma alışkanlıkları değişti. Açıkçası buna pandemi mi sebep oldu yoksa bazı şeyler değişmeye hazırdı pandemi mi bunu tetikledi bence tartışılır ancak insanların iş ve çalışma kavramına bakışlarının değiştiği bir gerçek. GALLUP’un bulguları:

 

Amerika’daki tam zamanlı çalışanların %56’sı artık ofiste tam zamanlı bulunma zorunlulukları kalmadığını çünkü evden de çalışabildiklerini keşfettiklerini

%50’si iş ve özel hayatlarının iç içe girdiğini

Sadece çalışanların dörtte biri şirketlerinin çalışanlarının iyi olma halini önemsediğini hissettiğini

Yöneticilerin yönetilenlerden daha çok stres ve tükenmişlik sendromu ile karşılaştığını

Genel iyi olma hali toplamına bakıldığında iş deneyiminin kalitesinin çalışılan gün ve saatler üzerinde 2,5 -3 kata kadar etkili olduğunu, yani kaliteli bir iş deneyiminin aynı süredeki kalitesiz bir iş deneyimine göre 3 kat daha fazla verimli olduğunu ortaya koyuyor.

 

Bizde şirketlerin büyük çoğunluğu hala uzaktan çalışmayı sindiremedi. Onu bırakın cumartesi günleri çalışan firmalar var. Bunların yanında birçok firma ilk kademe ve orta kademe yöneticilerin keyfilikleri ya da yetersizlikleriyle bezdirdiği çalışanlarının bağlılıklarını sağlamak için ümitsizce çırpınıyor. Unvanlı ama yetkisiz ara kademe yöneticiler ise hem çalışanların hem de yönetimin baskısı altında sıkışıyor.  Çalışan yönetmesi istenen ama yetkileri bir üst amirinin keyfine kalmış ara yöneticilerin birçoğu ağır bir stres altında çalışmak zorunda bırakılıyor.

 

Bütün bu yönetim açmazları verimliliği düşük, yaratıcılığı düşük, enerjisi düşük toksik çalışanlara dönüşerek firmaların hayatiyetini tıkıyor. Çünkü firmalar sandığımızın aksine prosedürler ve binalardan değil canlı insan ekosistemlerinden oluşuyor. Kurum yönetimlerinin alışıldık metotları terk ederek özel ve butik çalışan deneyimleri üzerine kurulu özgün işveren markaları yaratmaları artık stratejik bir zorunluluk. Gelecek bugündür.

 

 

Exit mobile version