Son 12 yılın en yakıcı konusu Ergenekon. Geçen hafta mahkeme ‘Ergenekon örgütü adı altında bir örgüt yok’ kararıyla 235 sanığın beraatına hükmetti.
12 yılın ardından ‘örgüt kurmak, yönetmek, üyelik, yardım ve yataklıkla’ suçlanan sanıkların tümünün beraatına karar verdi. Verdi vermesine de, Cumhuriyet tarihinin en büyük kumpas davası Ergenekon, geride karartılmış yüzlerce hayat, yıllarını hapishanelerde geçirenler, hapishanede hayatlarını kaybedenler, sönen ocaklar, umutlar, gelecekler…
Türkan Saylan, Ali Tatar, İlhan Selçuk… Ergenekon’un kasası olmakla suçlanan, cezaevinde ölüme terk edilen Kuddisi Okkır.
Terör örgütü kurucusu, elebaşısı olmakla suçlanan Genel Kurmay Başkanı İlker Başbuğ, ordu komutanları…
Bütün bu acılar ortada dururken, o sürede medyada bu dava üzerinde tepinenler, itibar cellatlığı yapanlar, kumpas diyenlerin üzerine hücum edenler, yine ortalıkta, ekranlarda. Benzer şahsiyetler, basında hiçbir şey olmamış gibi toplumun gözünün içine bakarak FETÖ terör örgütü yapmış, kumpasmış diyip, işin içinden sıyrılıyorlar. Ne bir özür, ne biz yanılmışız, kumpası-tezgahı fark etmemişiz öz eleştirisi, hiçbir nedamet getirmek yok. Yine demokrasi havarisi kesilerek; FETÖ yapmış! İyi FETÖ yaptı da, siz niye görmek istemediniz?
O günlerde bu kumpas-tezgaha karşı çıkanlara topyekün; darbeci, vesayetçi, yasakçı, özgürlük düşmanı diye suçlama yöneltenler… Türkiye bugüne kadar darbelerden çok çekti, darbelere karşı mücadele ediliyor, Türkiye ‘bağırsaklarını’ temizliyor adı altında sahiplenenler. Ergenekon kumpas-tezgahını kuran FETÖ yapılanmasının darbesine maruz kalınca, o gün sahip çıktıkları FETÖ yapılanmasına karşı şimdi FETÖ ile mücadele adı altında kimseye fırsat bırakmıyorlar.
Aynı kişileri biraz sıkıştırınca; canım ne var bunda Türkiye darbelerden çok çekti, bak vesayet sistemi kalktı fena mı…? Aslında alt beyinlerinde o gün yapılanlardan çokta pişman değiller.
Kumpas-tezgah davasının kudretli savcısı Zekeriya Öz’ün heykelini dikecekler ortalıkta.
ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜ YOKSA
Ergenekon davasının karartılmaması, tersine derinleştirilmesi isteğiyle bildiri yayımlayan 68 profesör 100 akademisyen, 14 baro başkanı, hukukçular, sivil toplum kuruluşu yöneticileri, insan hakları kuruluşlarının eski ve yeni başkanları, sanatçı, yazar, medya mensubu 300 aydının imzasıyla bildiri yayımladılar.
Davanın arkasına güçlü bir siyasi irade konmasının önemine işaret ederek, demokrasi güçlerinin önünde bir fırsat olarak değerlendirip, konunun takipçisi olacaklarını bildirip ‘’faili meçhul cinayetleri, siyasi suikastları devletin içine yuvalanmış çeteleri… karanlığın bir ucundan da olsa delinmesi olanağı Ergenekon davası ile Türkiye demokrasi güçlerinin önüne çıkmış bulunuyor. Eleştirilebilecek yanlarına, eksikliklerine ve bazı tartışmalı kurgulamalarına rağmen Ergenekon iddianamesi özünde çok önemli suç iddiaları ve belgeleri içermektedir… Türkiye demokrasi güçlerinin, karşılarında bir siyasal kanadın değil devlet içine yuvalanmış çetelerin ve darbeci zihniyetinin bulunduğunun bilinciyle Ergenekon davsının derinleşmesi ve öze varması için ortak mücadele gereğine inanıyoruz…’’
Eleştirilecek yanları, eksiklikleri, tartışmalı kurgulamalarına rağmen Ergenekon iddianamesi özünde çok önemli suç iddiaları ve belgeleri içermektedir diye bildiri yayımlayan 300 aydın; Ergenekon diye bir örgüt, mahkeme kararıyla tescillendi, yokmuş. Devletin içine esas yuvalanan çete, devleti çalışamaz hale getiren, suikastları yapan; FETÖ diye bir örgüt varmış. Ergenekon terör örgütü davasını FETÖ kurgulamış…
Öyleyse… aynı aydınların kamuoyuna söylemesi gereken bir şeyler yok mudur, söylemeleri gerekmez mi?
SAVCI ERDOĞAN, AVUKAT DENİZ BAYKAL
100 binden fazla telefon izlenmiş, 60 bin telefon dinlenmiş, 3 bin kişi hakkında takip yapılmış, bin 360 kişi ifade vermiş, 588 kişi tutuklanmış, 44 gizli tanık bulunmuş, toplam 17 bini aşan 19 iddianame hazırlamış.
Kırmızı bültenle aranan terör elebaşı Osman Öcalan’ın TRT’ye çıkarılması gibi o günde, Kanada’da Haham Tuncay Güney adlı mebzul TRT ve birçok TV’de iftiralar düzmesine müsaade edildi. Söylediklerine itibar edildi, delil olarak değerlendirildi.
Peki bu davaları savunanlar ortalıkta da, kendisini davanın savcısı ilan eden Erdoğan nerede; ülkenin en tepesinde, tek yetiklii. Kumpas-tezgah davanın savcısı Zekeriya Öz’e zırhlı mercedesini tahsis etmişti.
O dönem herkesin aksine, ilk günden, bu davaların kumpas olduğunu, Türkiye’ye, TSK’ya kurulan tezgah olduğunu en yüksek sesle haykırmış ve dönemin Başbakanı Erdoğan’a ‘sen bu davanın savcısı isen bende avukatıyım’ demiş; DENİZ BAYKAL nerede? Ergenekon kumpasını kuranlar ve kumpası uygulayanlar tarafından siyasetten tasfiye edildi.
Diyelim ki görmek istemediniz, isteyerek veya istemeyerek yanıldınız hadi sizlerde birileri gibi aldatıldınız, yanıltıldınız, gelinen noktada aldatıldığınızı ve yanıltıldığınızı kabul etmediğiniz gibi; o dönem kumpas-tezgahı görenleri de takdir etmiyorsunuz. Hakkını teslim etmiyorsunuz…
Bir dönem her şeyin sorumlusu Ergenekon’u ilan ettiğiniz gibi şimdi de her şeyin sorumlusu FETÖ terör örgütünü ilan ederek pürü pak sıyrılıyorsunuz; oh ne ala her zaman sizler doğrucu ve sizler haklısınız!
Öyle mi…