Dünyanın sayılı derbileri arasında, Türkiye’nin en büyük derbisi, FB 25-30 milyon, GS 30-35 milyon taraftar iddiasıyla; Türkiye’nin 2/3’sini, ligde şampiyonluk yarışını etkileyen bir maç.
Sadece o mu, FB 20 yıldır GS’ya yenilmiyor ve ligdeki durumu ne olursa olsun ama GS’ya yenilmeme istatistiği bozulmasın istiyor.
GS 20 yıllık istatistiğe takılmıyor gibi gözükerek; günün sonunda şampiyon olmaya bakıyor gözükse de, camia şampiyonluk başarıları tamam ama yeter ezeli rakip FB’yi de yenelim artık, FB’yi de yenerek şampiyon olalım isteği, camia üzerin büyük baskı oluşturuyordu.
FB-Ali Koç yönetimi sıkıntılıydı, kadroda eksikler vardı, Ersun Yanal’ın son maçı diyenler, her zaman olduğu gibi; GS maçını yaşanan sıkıntıları aşmak için çıkış görüyorlardı.
GS sezonun ikinci yarısına yaptığı ara transferler ve en önemli güçleri Fatih Terim’in saha dışı olaylardan, sahaya dönmesiyle moral motivasyon ve yaşanacak olası puan kayıplarını tolere edebilecek puan durumlarıyla Kadıköy’e daha rahat, kazanma inancıyla geldi.
Her şeyin bir sonu, bir ilki ve sonsuzluk evrenin kuramına aykırı olduğu gibi; bitmez denilen yenilmeme istatistiği de bitti ve FB 20 yıl-21 sezon sonra bitti 3-1 yenildi.
FB bu sezon oynadığı oyun ve kadro yetersizliğine bakmaksızın kötü bile oynasa faturayı hakem ve saha dışı olaylara bağladığı için oyuncular sorumluluk üstlenmek yerine faturayı hakemlere, federasyona ve siyasete kesiyor. Bu maç sonu da Ersun Yanal maç içinde kırmızı kart gördüğü için yardımcı antrenör, kaptan Ozan Tufan faturayı yine hakeme kesti.
Oysa FB dünkü maçta kazanacak bir futbol oynamadı. Başta eski hakem Bünyamin Gezer FB’nin penaltısının penaltı olmadığı görüşünde. GS’li oyuncular özellikle Henry Onyekuru biraz becerikli olsa maç çok farklı sonuçla bitebilirdi..
Genç hakem Halil Umut Meler oyunun kontrolünü zaman zaman kaçırsa da fena maç yönetmedi, iki takım lehine ve aleyhine yanlış kararlar verdi. Futbolcular özellikle eski GS’lı Serdar Aziz iyi niyetli olmayan hareketlerle hakemin işini zorlaştırdı.
İki takım sahaya 19 Şubat’ta Almanya’da gerçekleştirilen ırkçı terör saldırısı nedeniyle ‘’Yeter Artık! #EsReicht#Hanau# yazılı pankartla çıktı.
Ama FB tribünlerinde asılan ‘’Seni de, Seni seveni de, Sevmiyoruz’’ yazılı pankart esas bakış açılarını özetler nitelikteydi. Futbolcularla birlikte seremoniye çıkan küçük çocukların parmaklarıyla 6 işareti yapması da oldukça manidardı. O çocuklar 6-0’lık maçın oynandığı tarihte belki dünyada yoktu. 20 yıllık yenilmeme rekoru sona erdiğine göre şimdi kala kala ellerinde bir tek 6 farklı galibiyet kaldı.
100 yıllık ezeli rekabetin olağan maçlarından bir daha bitse, istatistik kayıtlarına GS’nin 3-1 galibiyeti ile tescillense de bu maçın tartışmaları daha uzun süre devam eder…
VİZYON TRİBÜNDEN ATLAMAKMIŞ!
Dedik ya bu maçın önü, arkası, hakem hataları, saha dışı siyasi yansımaları uzun süre gündem olmaya devam edecek. Ama ne Ersun Yanal, Deniz Türüç ve Younes Belhanda’ya çıkan kırmızı kartlar ne de hakem kararları tarihte yerini alacak olay FB Başkanı Ali Koç’un kendisine yapılan küfürlü hakarete karşılık şeref tribünlerinden taraftarların üzerine atlamasıdır.
Elbette hiçbir şekilde, hiç kimseye küfür edilmemeli. Küfür eden her türlü cezayı görmeli.
Ama koskoca FB Başkanı Ali Koç kendi şeref tribününde, kendi seyircisinin üzerine bir ‘kabadayı’ gibi atlamamalı, kendisi ceza kesmeye kalkmamalı. Kimin kime, nasıl küfür ettiği nasıl olsa kamera kayıtlarında ortaya çıktığında küfür edene cezası verilir.
Şimdi bir an düşünelim milyonlarca taraftar kulüp başkanının tribünlerden kendi taraftarlarının üstüne atladığını gördüğünde kendisi de aynı hakkı kendisinde görmez mi?
Demek ki biz vizyonla FB’nin başına geliyoruz diyenlerin vizyonu tribünden kendi taraftarı üzerine atlamak… yapması gerekenleri yapmak yerine sürekli başka yerlerde sorumlu aramak… fatura ödemek yerine başkalarına fatura kesmekmiş!
Biz vizyonla geliyoruz diyen Ali Koç FB’yi sportif başarılarla Avrupa’ya götüremese de, protokol tribününden taraftarlarının üzerine atlamasıyla, saldırmasıyla; A BOLA (PORTEKİZ), AS (İSPANYA); MARCA (İSPANYA), WALFAFOOT 8BELÇİKA), A GAZETTA DELLO SPORT (İTALYA), DEPORTES RCN (KOLOMBİYA) basınında geniş şekilde yerini aldı.
Demek ki Fatih Terim’e sicil amirliği yapmak yerine birazda kendi siciline bakmak gerekiyor muş! Başkalarına suçlama yöneltirken kendi içimizde bastırılmış duygularımızı ortaya çıkaracak olaylar olduğunda gerçek-saldırgan kimliğimiz ortaya çıkabiliyormuş.
100 yıllık ezeli rekabeti düşmanlığa dönüştürmeden dostluk çerçevesinde rekabeti sürdürebilmenin başlıca yolu kulüp yöneticilerinden geçmektedir. 100 yıllık rekabette bu maç biri bir başka maç diğeri yener. Kulüp başkanları başarısızlıklarını ve beceriksizliklerini örtmek adına genç yaşlı değişik sosyo ekonomik taraftar kitlelerini tahrike yönelik eylem ve söylemlerden uzak durmalılardır. Evet futbol sadece futbol değildir ama hayat da futboldan ibaret değildir.
Elbette bir GS’li olarak dünkü sonuçtan çok mutluyuz ama şampiyon olmak, Avrupa’da başarılı sonuçlar almak bizi daha mutlu eder.