Ezber bozan doktor

Ünü Türkiye’yi aştı 4 kıtadan hastaları kabul etmeye başladı. Aralarında ünlü insanların da olduğu pek çok hasta diyalize girmekten kurtuldu.

featured
service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Doç. Dr. Ömer Toprak, Balıkesir Üniversitesi Tıp Fakültesi Nefroloji Bilim Dalı Başkanı. 17 yıllık özverili çalışmadan sonra, “Toprak Böbrek Bakımı” kitabını yazdı. Yazdığı bu protokolü uzun mücadeleler sonunda Tıp literatürüne geçirmeyi başardı. Toprak Böbrek Bakımı, Nefroloji alanında yabancı kılavuzların Türkçeye çevirisi değil, uluslararası tıp literatürüne giren yerli ve milli bir böbrek bakım modeli oldu. Türkiye dışarıdan uygulama alacağı yerde, Doç. Dr. Toprak’ın ortaya koyduğu tezi dünyada uygulatmaya başladı.

 

 

Yaptığı çalışmalarla 17 yılda 3 bin diyaliz hastasını ya diyalizden kurtardı, ya da diyalize girme sayısını azalttı. Uygulamalarıyla ünü Türkiye sınırlarını aştı, ABD’den Rusya’ya, AB ülkelerinden Türk devletlerine, İngiltere’den Almanya’ya geniş bir haritada hastaları oldu. Yabancı bir ülkenin en üst dini makamında bulunan bir hastayı diyalize girmekten kurtardı. Kalp anjiyoları başta olmak üzere damardan verilen iyotlu kontrast maddelerin böbrek yetmezliği yapma riskini azaltmak için yaptığı deneysel çalışma ile 2009 yılında Nefroloji alanında verilen Roche Tıp Araştırma Ödülü kazandı. Dünyaca ünlü üniversitelerden gelen teklifleri geri çeviren Doç. Dr. Toprak, memleketine hizmeti şiar edindiğini söyleyip Balıkesir’deki mütevazı yaşamını sürdürürken, Türkiye’nin gündeminden düşmeyen asgari ücreti de eleştirdi. Az gelirle iyi beslenilemeyeceğine dikkat çekerken, sağlıklı beslenmenin stressiz yaşamın yalnız böbrek hastalıklarının değil tüm hastalıkların önlenmesinde önemli yerinin olduğunu açıkladı. Çalışanların emeklilerin, kimseye muhtaç olmadan, strese girmeden yaşayacağı bir ücret almayı hak ettiklerini vurguladı. Türk toplumunun asgari ücreti hak etmediğini kaydetti.

 

 

Ömer Toprak kimdir?

1971 yılında Erzurum’un Tortum İlçesi’nde doğdum. 7 yaşında Almanya’ya gittik. İlköğrenimimi Nürnberg’de Grundschule’de yaptım. 1983 yılında Türkiye’ye döndükten sonra İzmir Kemalpaşa İmam Hatip Lisesi orta bölümünü ardından İzmir Atatürk Lisesini bitirdim. 1996 yılında İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi’nden (Çapa Tıp) mezun oldum. Kütahya’nın Domaniç İlçesi Çukurca köyünde 1 yıl pratisyen hekimlik yaptım. İzmir Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi İç Hastalıkları Kliniğinde asistan olarak çalıştım. Kasım 2000 tarihinde askerlik görevini Tunceli 4. Komando Tugayı’nda tamamladım. 2002 yılında iç hastalıkları uzmanı olarak, Ağrı Doğubayazıt Devlet Hastanesinde devlet hizmet yükümlülüğünü yerine getirdim. 2003 yılında İzmir Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesinde Nefroloji yan dal eğitimi almaya başladım.

2005 yılında Amerika Vanderbilt Üniversitesi Tıp Fakültesi Nefroloji Bilim Dalında 1 yıl süreyle Prof. Dr. Alp İkizler’in yanında böbrek hastalıklarında beslenme konusu üzerinde araştırma görevlisi olarak çalıştım. 2007 yılında Nefroloji uzmanı olup, aynı yıl devlet hizmet yükümlülüğü nedeniyle Balıkesir Devlet Hastanesi`ne atanıp Balıkesir’in ilk Nefroloji uzmanı olarak görev yaptım. 2009 yılında doçent oldum. 2012 yılında Balıkesir Üniversitesi Tıp Fakültesi İç Hastalıkları Anabilim Dalı’na öğretim üyesi olarak atanıp, yüzlerce tıp öğrencisi, onlarca asistan ve iç hastalıkları uzmanının yetişmesine katkı sağladım. Balıkesir Üniversitesi Bilimsel Araştırma Topluluğu`nun akademik danışmanı olarak 4 yıl görev yapıp, 2015 yılında Balıkesir’de ilk böbrek naklini yapan ekibin içine girdim. Hasta ve hasta yakınlarının eğitimini de düşünüp Balıkesir’e geldiği andan itibaren her ay böbrek yetmezliği olan hasta ve hasta yakınlarına eğitim verdim. 133’üncü eğitim konferansını Balıkesir Üniversitesi Hastanesinde yaptım. Bu konferansları sosyal medya üzerinden insanların yararlanması için paylaştım.

Hasta ve yakınlarına yönelik eğitim videoları çekip, sosyal medya erişimine açtım. TRT-1 başta olmak üzere pek çok ulusal ve yerel televizyon kanalında programa katılıp, başta böbrek yetmezliği olmak üzere herkesin bilinçlenmesi için sunumlar yaptım. Kronik ve akut böbrek yetmezlikleri, kontrast nefropatisi, diyaliz öncesi hasta ve hasta yakını eğitimi, kronik diyaliz programındaki hastaların diyalizden çıkarılabilmesi, sağlıklı beslenme ve yaşam konularını işledim. Kalp anjiyoları başta olmak üzere damardan verilen iyotlu kontrast maddelerin böbrek yetmezliği yapma riskini azaltmak için yaptığım deneysel çalışma ile 2009 yılında Nefroloji alanında verilen Roche Tıp Araştırma Ödülünü kazandım. Ulusal ve uluslararası dergilerde yayımlanmış 50 civarında makale, kitap yazarlıkları ve çalışmalarına Bin 700 atıfta bulundum.

Tıp dergilerinde hakemlik yapıyorum. 2013 yılında, Balıkesir Üniversitesi öğretim üyeleri içinde yazılarına en çok atıf alan öğretim üyesi ödülü aldım. Balıkesir Tabip Odası Tıp Öğrencileri Komisyonunun anketinde Balıkesir Üniversitesi Tıp Fakültesi Klinik Bilimler Bölümünün en sevilen hocası ödülünü aldım. Türk Nefroloji Derneği başta olmak üzere ulusal ve uluslararası tıp meslek kuruluşuna üyeliğim var. Halen Balıkesir Üniversitesi Tıp Fakültesi İç Hastalıkları Anabilim Dalında öğretim üyesi ve Nefroloji Bilim Dalı Başkanı olarak görev yapıyorum. İyi derecede İngilizce ve Almanca biliyorum. Evli ve 2 erkek çocuk babasıyım.

 

 

Toprak Böbrek Bakımı Nedir?

Hiçbir besin veya ürün kronik böbrek hastalarında böbrek kürü değildir. Böbreklerin kürü ancak böbrek naklidir. Fakat uygun beslenme ve sağlıklı yaşam tarzı ile hastaların diyalize başlaması veya böbrek nakli geciktirilebilmektedir. 20 yıla yakın deneyimlerimiz sonucu dünyadaki Nefroloji kılavuzlarının üzerine kendi tecrübelerimi ekleyerek böbrek hastalarında daha başarılı sonuçları olan bir beslenme ve yaşam tarzı modeli olan “Toprak Böbrek Bakımı” oluşturdum. Toprak Böbrek Bakımı, yabancı kılavuzların Türkçeye çevirisi değil, uluslararası tıp literatürüne girmiş bulunan yerli ve milli bir böbrek bakım modelidir.

 

 

Toprak Böbrek Bakımı kitabının amacı nedir?

Kronik böbrek hastalığı sonucunda uygulanan hemodiyaliz çok pahalı bir işlemdir ve diyalizdeki hastaların 5 yıllık yaşam beklentisi birçok kanserden daha kötüdür. Toprak Böbrek Bakımı ile hastaların böbrek fonksiyonlarını korumayı, hastaların diyalize veya böbrek nakline gitmeden ve yaşam kalitesi bozulmadan daha uzun yaşamasını, diyalizden çıkabilme kriterlerine uyan hastalarda diyalizi azaltmayı veya sonlandırmayı ve hastaların ölüm ve sakatlık riskini azaltılmayı amaçlıyoruz. Kitaptaki önerilerimiz, böbreklere binen yükü en aza indirmeye yardımcı beslenme ve yaşam tarzı önerileridir. Böbreklerin düzelme imkânı varsa, önerilerimiz bu düzelmeye yardımcı olabilecektir.

Kitapta açıklamaya çalıştığımız Toprak Böbrek Bakımı kuralları uygulanacak olursa, yalnızca böbrek hastalıkları değil dünyadaki pek çok hastalık da büyük oranda azalabilecektir. Çünkü Toprak Böbrek Bakımında bahsettiğimiz kurallar eğer tam anlamıyla uygulanabilirse, kronik böbrek hastalığının en sık sebepleri olan tip 2 diyabet ve hipertansiyon başta olmak üzere, obezite, kolesterol yüksekliği, kalp ve damar hastalıkları, kanser gelişimi, gut, böbreklerden protein kaybı gibi istenmeyen durumun gelişimi önlenmiş veya en azından baskılanmış olacaktır.

 

 

 

Kitapta nelerden bahsediliyor? Bundan sonraki ciltlerde nelerden bahsedilecek?

Kitap serimizin birinci cildi olan şu anki kitabımızda Toprak Böbrek Bakımı’nın ne olduğundan, böbrek hastalıklarına genel bakıştan, diyet çeşitlerinden, hemodiyalizden çıkabilmenin veya hemodiyaliz seans sayısını azaltmanın mümkün olup olmadığından, ilaç, vitamin ve mineral kullanımlarından, su, sıvı, tuz ve baharat tüketimlerinden bahsetmiştik. Kitap serimizin ikinci cildi olan bu kitapta ise beslenme ve yaşam tarzı önerilerimizi özet haline getirerek, böbrekleri koruyabilmenin 70 altın kuralından bahsediyoruz. Üçüncü ciltte sebze, meyve, et, süt, tatlı, probiyotik, çorba, hamur işi, kuruyemiş, tahıl ve bakliyat tüketimlerinden bahsedeceğiz. Dördüncü ciltte gut, böbrek taşı, tek böbrek, polikistik böbrek hastalığı gibi birçok özel durumlarda beslenme ve yaşam önerileri ile haftalık örnek diyet listelerine yer vereceğiz. Beşinci ciltte ise alternatif ve tamamlayıcı tedavilere yer vereceğiz.

 

 

Kitabın hedef kitlesi kimlerdir?

Toprak Böbrek Bakımı, 18 yaş ve üzerinde olup kronik böbrek hastalığı olan, hemodiyalize giren, böbrek nakli olmuş veya böbrek nakline ve diyalize aday olan Türkiye’deki 10 milyon, dünyadaki 850 milyon kronik böbrek hastasına hitap etmektedir. Ayrıca hemodiyalizden çıkma veya diyaliz seans sayısının azaltılma ihtimali olanlara, diyabet, hipertansiyon, böbreklerden protein kaybı olanlara ve sağlıklı böbreklere sahip olmak isteyen tüm insanlara hitap etmektedir. Gelişmiş ülkelerde bile artan kronik böbrek hasta sayısına bağlı olarak, diyaliz tedavilerine devlet bütçesinden ayrılan büyük miktardaki paralar sorun oluşturmaya başlamıştır.

Temiz su bulamayan ve temel gıdalara bile ulaşamayan ülkelerde ise diyalizlere ayrılacak bütçeler ülke ekonomileri için çok büyük problem oluşturmaktadır. Bu nedenle bizim yaptığımız koruyucu hekimlik ve hasta eğitimi programımız olan ve ek bir bütçe gerektirmeyen Toprak Böbrek Bakımı tüm dünyada uygulanmalıdır. Kitabımızda anlatılan Toprak Böbrek Bakımına sadece Türkiye’nin değil, Amerika ve Avrupa ülkeleri dâhil tüm dünyanın ihtiyacı vardır. Bu hedeflerimize ulaşabilmek için; Diyalizin sonlandırılabilmesi veya diyaliz seans sayısının azaltılması için 6 majör ve 30 minör kıstas vardır. Diyalizden çıkabilme veya diyaliz seans sayısının azaltılabilmesi için hasta seçim puantaj sistemi (patent aşamasında), Toprak Böbrek Bakımı tedavi algoritması, 36 bileşenden oluşan ve hastaların yaşam ve beslenmesini iyileştirmeyi amaçlayan Toprak Böbrek Bakımı uygulamalarını

 

 

Günümüzde uygulanmakta olan kılavuzlardaki yaklaşımlara alternatif olan 28 adet Toprak Böbrek Bakımı uygulamasını belirledik. Toprak Böbrek Bakımının uygulanabilirliği % 95 olup, ek bir maliyeti yoktur. Diyalize girmesi gerekirken, Toprak Böbrek Bakımı ile diyalize girmeden takip ettiğimiz hastalardaki yıllık ölüm oranı diyalizdeki ölüm oranlarından 9 kat daha düşüktür. Klasik bilgi olarak bir kronik böbrek hastası 3 aydan daha fazla süreyle hemodiyalize girdimi artık o hasta diyalizden çıkamaz diye bilinmektedir. Oysa biz bunun doğru olmadığını çalışmalarımızla gösterdik. 7-8 yıl gibi uzun yıllar diyalize giren hastaları 5.5 yıl süreyle diyalizden çıkararak veya diyaliz seans sayılarını azaltarak sağlıkla takip edebilmenin mümkün olabildiğini kanıtladık. Toprak Böbrek Bakımı ile binlerce böbrek hastası diyalize daha geç girmekte, daha geç böbrek nakli olmakta, yaşam kaliteleri bozulmadan daha uzun yaşamakta, binlerce diyaliz hastası diyalizden çıkmakta veya diyaliz seans sayısı azalmakta ve milyarlarca lira tasarruf edilmektedir.

 

 

Başarınızın sırrı nedir?

Balıkesir’e 2007’de mecburi hizmet için gelmiştim. 17 yılı doldurduk. 18’inci yılımıza giriyoruz. Geldiğim andan itibaren nasıl olur da hastaları diyalize sokmayız? Düşüncesinin yanıtını aradım. Böbrek hastalığı sadece Türkiye’de değil bütün dünyada çok fazla olduğu gibi Balıkesir’de de benzer durum arz ediyor. Özellikle tuz tüketiminin fazla olduğunu saptadım. Pek çok tansiyon hastası var. Süt ve süt ürünleri, zeytin ve zeytin ürünleri ile ünlü olan Balıkesir’de bu gıdaların hepsi tuz içeriyor. Dolayısıyla tuz tüketiminin de fazla olduğunu belirledim. Farkındalık oluşturmak,  tansiyon hastalarına, şeker hastalarına, böbrek hastalarına faydalı olabilmek için hasta eğitimine başladık.

Her ayın ilk perşembe günü hastaları eğitme aldım. Muayeneye gelen hastalar poliklinikte beklerken, televizyondan eğitim videoları yayınladım. Her anı eğitim için kullanmaya başladım. Bunları daha büyütüp, genişletip uluslararası olmasını istedim. Çabalarımın, gayretlerimin sonucu 2009’da Balıkesir Üniversitesinde görev verilince, Toprak Böbrek Bakımını devreye aldım. Akıllara şöyle bir soru gelebilir; Bizim dünyadan farkımız ne? Ne yapıyoruz? Dünyada normal bir tedavi yöntemi var. Bizim tedavi yöntemimiz, hastaya yaklaşımımız dünyadan daha farklı. İşte bu farklılıklar hastaların bize gelmesine sebep oluyor. Sadece Türkiye değil, Türkiye’nin dışından pek çok ülkeden hastamız var.

 

 

Hangi ülkelerden hastalar geliyor?

Avrupa ülkelerinde Türk vatandaşı olup orada yaşayanların dışında AB ülkeleri ve dünyanın çeşitli ülkelerinden yabancı uyruklu hastalarımız var. Sınır komşumuz Bulgaristan’dan, İngiltere’ye, Amerika’ya kadar hastalarımız geliyor.  Bizi bir şekilde buluyorlar. O hastaların yaşam standartları yükseldiği için onları fark edenler hasta sayımızı her geçen gün artırıyor. Ben iyi derece de İngilizce ve Almanca biliyorum. Hal böyle olunca diyalog kurmak kolaylaşıyor. Yabancıların ve Balıkesir’e uzak Türkiye’nin çeşitli vilayetlerinden ulaşmakta zorlanan hastalarımız çoğalınca, Balıkesir Üniversitesi Tıp Fakültesi olarak 2 ay önce, Online görüntülü görüşme başlattık. 300’e yakın hasta dahil oldu. Balıkesir’e gelemeyen, tahlilini göstermek isteyen, fikrimi almak isteyen hastalar, çevrimiçi görüşme yapabilmek için öncelikle, “Mia Med Health” mobil uygulamasını Android veya İOS marketlerden telefonlarına yüklemelidir. Bu uygulamayı edindikten sonra, mobil uygulama üzerinden ödeme yapabilirsiniz. Sonrasında randevu al sisteminden online görüşme seçeneğinden saatinde katıl yazısını tıklayarak görüşme sağlayabilirsiniz. Bu sistemde hastalar analizlerini kullandıkları ilaçları siteye girmelidir. Ben hastanın tahlillerini böylelikle görüp konuştuktan sonra tedavilerini düzenliyorum. Bu görüşmeler 20 dakika sürüyor.

 

 

Yalnız hastalara değil hasta yakınlarına da eğitim veriyorsunuz. Bu eğitimin nedeni nedir?

17 yıldır hem hastalara, hem hasta yakınlarına böbrek hastasının nasıl davranması, hastaya nasıl davranılması, evdeki hijyen konusunda eğitim veriyorum. 500 sayfaya yakın Toprak Böbrek Bakımı kitabında ve You Tube’de sağlıklı böbrekler için beslenme ve yaşam tarzı için önerilerde bulunuyorum.  Hem kitabım var, hem hasta toplantılarını bir araya getirip You Tube’de kullandım. Sosyal medyada bilgileri çok etkin şekilde paylaşıyorum. Dünyanın her yerindeki insanlar bu bilgilerden faydalanıyor. You Tube’de 30 ve 45’er dakikalık 130 eğitim videosu bulunuyor. Hasta, hasta yakını, aynı evde bulunan hastanın bakımından, yeme içmesinden, yaşam tarzından sorumlu olan kişileri de eğitimin bir parçası yapıyoruz. Benim yaptığım, sadece reçete yaz evine gönder değil ve başarımın altında yatan en büyük etkenlerden birisi budur.

Benim için özellikle maddi kaygı geri planda. Bu kadar emeği, bu kadar gayreti, ne için yapıyor diye düşünenler var. İnsan sevgisini, insanlara yararlı olma fikrini, sadece bu dünyayı değil ölümden sonrasını da düşünerek yapıyorum. Böyle olduğu zaman öyle bir enerji ve güç oluyor ki insanda, saatlerce çalışıyorum. Benim konumumdaki pek çok hoca poliklinikte bir iki hastaya kendi bakıyor, diğerleri ile asistanlar ilgileniyor. Ben tüm hastalarla tek tek ilgileniyorum. Asistanlarıma sorumluluk yüklüyorum ama 17 yıldır tüm hastalarıma kendim baktım. Yatan hastaların takibini de bizzat yapıyorum.  Gece nöbette yine ben varım. Üzerime bu kadar yük biniyor yorulmuyor muyum?  Hastaların o mutluluğunu, gülümseyen gözlerindeki bana bakışlarını gördükçe resmen enerji doluyorum. Gücüm, kuvvetim yerinde olduğu süre, Türkiye değil bütün dünyadaki böbrek hastalarına faydam dokunacak diye düşünüyorum.

 

 

Uyguladığınız tedavi yönteminin diğerlerinden farkı nedir? Sizin farklılığınız ne?

Bizim farkımız ne? Biz ne yapıyoruz?  Yapılagelenden fark ne? Bizim farkımız; hastalarımızı diyalize daha geç sokabilme çabası. Bunu başarıyla elde edebildik ve tüm protokolünü oluşturduk. Bir kişi böbrek hastası olduğunda ya diyalize girmek zorunda ya da böbrek nakli olmak zorundadır. Geliştirdiğim Toprak Böbrek Bakımında hastalar diyalize daha geç giriyor. 2 yılda girecekse süre 10 yıla kadar uzuyor. Diyalize girmiş olan hastaların diyalizden çıkabilmesini veya haftada 3 kez giriyorsa, o girdi seans sayısını azaltabilmesinin protokolünü oluşturduk. Bunun için de Toprak Böbrek Bakımının patentini aldım, kitabımı da bu yönde oluşturdum. Böyle yaptığımız için pek çok hastanın diyalizini azalttık veya diyalizden çıkarttık. Şu anda 3 bine yakın kronik hastayı ya diyalizden çıkarttık ya da diyaliz sayısını azalttık. Tedavi yöntemimi kabul ettirebilmek için çok gayret ettim. Neredeyse 30’a yakın dergiden ret aldım.

Protokolümü yayınlatmak için yaklaşık 5-6 yıl uğraştım. Sonunda kabul edildi. Belki ileri dönemlerde başarımızı daha da geliştirir böbrek hastalıklarına belki kalıcı çözümler üretebilir, ilgili çalışmalara da katkımız olabilir. Kliniğimize gelen 100 hastanın 4’ü diyalizden çıktı ya da seansı azaldı. Bu rakam istatistik sonucudur. Başvuran 100 hastadan 20’sinin, 6 ölçütümüz kapsamında kalan bizim protokole uygun olduğunu saptadık. Bizim 6 majör, 30 tane de minör ölçütümüz var. Yaklaşık 20 bine yakın hastanın analizleri sonucunda ortaya çıktı bunlar.

Bu şartları 100 hastadan diyalize giren 20’si sağladı. Diyalizden çıkardığımız hastaların yaşam kalitesi bozulmadan hayatlarına devam ediyor. Fakat karşı çıkanlarda oluyor. Karşı çıkanların başında da bazı sağlık endüstrileri geliyor. Benim amacım hastayı erken dönemde diyalize almadan uygun bir şekilde eğiterek, yemesini, içmesini, ilaçlarını düzenleyerek, tedavinin bir parçası haline getirerek diyalize girme sürecini mümkün olduğunca uzatmak ya da önlemek. Böyle olursa milyonlarca dolar devletimizin kasasında kalacak. Bir hastanın şu anda aylık maliyeti 4 bin dolar. Yaklaşık 130 bin lira. Diyelim ki 7 yıl boyunca diyalize girmiş hastamız vardı.

7 yıla yakın süre diyalize sokmadan takip ettik hastamızı. Aylık 4 bin dolardan 7 yıl ne yapar? Birde diyalizden aldığımız 3 bin hastayı düşünün. Maddi olarak hem devletimize faydamız var, hem hastamız acı çekmiyor. Zaman kaybını önlemiş oluyoruz. Hastalar daha mutlu oluyor, yaşam kaliteleri artıyor, ölüm riski azalıyor. En değerli şey budur. Bu çalışmalarımdan ötürü madalya falan beklediğim yok ama bana dünya çapında madalya verilmesi gerekir.

 

 

Evde diyalize bağlanmak sağlıklı mı?

Hastaya diyaliz gerekiyorsa evde diyaliz daha iyi. Bu cihaz eve devlet tarafından yerleştiriliyor, hasta kendi kendini diyalize bağlayabiliyor. Benim şu anda böbrek hastalarına önerim birinci sırada hiç diyalize sokmadan, nakil yapmadan takip etmek. Eğer tedavi gerekiyorsa kadavradan veya canlıdan böbrek nakli en iyisi. Olanak yoksa hemodiyaliz. Evde yapılan hemodiyaliz daha sağlıklı. Evde diyaliz yapılamıyorsa o zaman merkezde diyaliz gerekir o da yapılamıyorsa göbekten yapılan Periton diyalizi. Bu 3 seçenekten başka bir yol yok. Son yıllarda ev diyalizi Türkiye’de de artmaya başladı. Şu anda Üniversitemizde bunu yapamıyoruz ama Balıkesir’de de yapan hastalar var.

 

 

Toprak Böbrek Bakımı’na tepkiler ne durumda?

Şu anda, Toprak Böbrek Bakımı tıp literatüründe kabul edilip yayınlandı ama halen genel olarak bazıları kabul etmiyor. İnanmıyorlar, hatta böyle bir şey olur mu? Kronik hasta nasıl olur da diyalizden çıkar? Düşüncesine sahip olanlar var. İlk başta olmaz derler, sonra evet olabilir derler, en sonunda da gökyüzüne çıkarıp, el üstünde tutarlar. Şu anda bizim kitabımız ret konumunda ve sanki yavaş yavaş kabule gidiyor. Bizim farkımız ne? Genelde literatürde diyor ki; hastalara balık, tavuk eti verin. Ben balık ve tavuk etini asla önermiyorum.

Böbrek çalışma oranı 30’un altındaysa vermiyorum. Araştırdığımızda balıklarda, Cıva, Alüminyum, Kadmiyum gibi ağır metaller, mikro plastikler var. Akdeniz diyeti gerçekten faydalı ama böbrek hastasında belirttiğim nedenlerden dolayı tam tersine ölüm riskini artırıyor. Literatürde bu yok. Ben bunu gördüm. Tek başıma çok çalışmam bir dezavantaj gibi gözükse de daha çok hasta ve daha çok tecrübeye neden oluyor. Ben hastalarıma dana, kuzu, keçi eti öneriyorum. Çünkü yarara, zarara baktığınızda kırmızı et daha faydalı. Tavuk tüketilecekse Doğal ortamda yaşayan tavuk, hindi, kaz tercih edilmelidir. Böbrek hastasına potasyum ve fosforu düşük diye beyaz ekmek öneriliyor. Oysa o ekmeğin içinde beyazlatıcı madde, toksik madde bulunuyor ve asla önermiyorum.

Sadece Gut hastası olanlara, potasyum ve fosforu, ilaç tedavisiyle kontrol altına alamadıklarıma beyaz ekmek veriyorum. Çavdar, tam buğday, siyez, kepekli ekmek öneriyorum. Bu da bizim farkımız. Örneğin tuz veriyorum ama bir çay kaşığı. Aksi belirtilmedikçe iyot ilave edilmiş kaya tuzu. Bu bilgi eskiden yoktu. Önceden sıfır tuz diyorduk. Tuzu sıfırladığımız anda böbrek daha da kötüye gidiyor. Bunların hepsini deneyerek zaman içinde öğrendik. Yazılı kanun değil ama tecrübeyle yapa yapa ortaya çıkardık ve bilimsel yayınlarını da yapıyoruz. Yakın zamanda Toprak Börek Bakımı ile ilgili uluslararası onlarca yayın çıkacak ve tüm meslektaşlarımız yapabilir hale gelebilecek.

 

 

Alternatif tedavileriniz nelerdir?

Normal klasik ilaç tedavisini zaten zirvede uyguluyoruz. Yapılması gerekeni en uygun şekliyle gerçekleştirdiğimiz gibi kendimize göre ilaç ayarlamaları, dozları uyguluyoruz.  Asıl farkımız önerdiğimiz alternatif tedavilerimizdir. Balıkesir’de de çok bulunan Hünnap meyvesiyle ilgili çalışma yaptık. Hünnap sadece böbrek hastalarına değil tüm insanlara vitamin deposu, mineral deposudur. Kanser hücrelerinin uzaklaşmasına sebep oluyor. Şeker düşürücü etkisi var, antioksidan, kilo verdirici ve kolesterole yararı oluyor. Magnezyum içeriği zengin. Kurusu su ne kadar, yaşı ne kadar yenecek? Ne kadar kullanılması lazım? Hassas GFR’ye göre nasıl? Potasyuma, fosfora göre nasıl alınacak? Bu soruların yanıtlarını You Tube kanalımda halkın istifadesine sundum.

Herkes izleyip yararlanabilir. Bir diğer önerimiz ceviz suyu. Ama nasıl kullanacak? İçinde anti besin var. Hem iç hastalıkları uzmanıyım, hem Nefroloji uzmanı doçentim dünyanın altını üstüne getirip araştırma yapıyorum. Çıkan sonuçları da halkın anlayabileceği şekilde videolarımda anlatıyorum, kitapta yazıyorum. Bu başarıyı getiriyor. İşte farkımız bu. Tıp literatüründe, “Guideline” dediğimiz kılavuzlarda bunlara hiç yer verilmiyor. Kocakarı ilacı deyip geçiyorlar. Onların da faydalı olanları var. Ben modern tıbbı uyguluyorum, geleneksel olandan da faydalı olanları alıp çıkarıyorum ve halka sunuyorum.

 

 

 

Hasta muayene ediyorsunuz, eğitim veriyorsunuz, araştırma yapıyorsunuz, kitap yazıyorsunuz, bu kadar yoğun çalışma arasında kendinize nasıl zaman ayırıyorsunuz? 2 yıl sonraya muayenem var diyorsunuz. Kaç hastanız var?

Yıllık randevular hemen doluyor. 10 binden fazla hastam olduğu için yıllar sonraya sıra isteyenler oluyor. 1 ayda 20 gün mesai var. Hastayı güne böldüğünüz zaman günde 40 hastadan fazla muayene oluyor. Bu arada kıramayacağım insanların hastalarını da araya alıyorum. Özel muayenehanem yok. Özel muayenelere burada hoca muayenesi olarak bakıyorum. Dışarıda bir muayenehane açmadım. Elimden geldiğince insanlara yardımcı olmaya çalışıyorum. Mesai sonrası evde saat 19.00’a kadar çevrimiçi muayene yapıyorum. Kendime sadece cumartesi pazar günleri zaman ayırabiliyorum. Evden de bu konuda şikayet alıyorum. Hem çocuklarım, hem eşim sitem ediyor.

 

 

Bazı doktorlar yurtdışına gidiyor. Siz başka ülkelerden teklif aldınız mı?

İyi derecede Almanca ve İngilizce biliyorum. Toprak Böbrek Bakımı Kitabından sonra herkesçe tanınan üniversitelerden teklif geldi. Ben kendi ülkemi bırakıp hiçbir yere gitmiyorum. Öğretim üyesiyim, benim gibi hatta benden çok daha iyi olacak asistanları, tıp öğrencilerini yetiştiriyoruz. Yaptığım işin bu yönü de çok güzel. Hepsi pırıl pırıl yüzlerce yeni doktorlar geliyor, Ömer Topraklar geliyor. Bunu da gururla söyleyebilirim

 

 

Rektör olsaydınız ne yapardınız?

Rektör olmak gibi bir düşüncem yok. Ben öncelikle ekonomik sıkıntıların tamamen ortadan kalkmasını istiyorum. Özellikle tıp alanında doktorla hastanın para ilişkisinin olmaması, hastayla doktor arasına paranın girmemesi gerekir. Onun için maaşların güçlü hale getirilmesi en önemli faktörlerden birisidir. Bu çok önemli çünkü hastayla doktor arasına para girdi mi o şeyin büyüsü kayboluyor ve tıpta olmaması gerekiyor. İnsan hayatı, insan sağlığı her şeyin üstünde çok değerlidir. Öğretmenler, emekçiler, polisler, her kesim az alsın demiyorum. Herkes insanca yaşayabilecek bir ücret alsın Maddi yönünün bir kere çok iyi olması lazım. Rektör olsaydım Nefroloji için ayrı bir bölüm yapardım. Çalıştığım hastane küçük kalıyor, bize yetmiyor. Bunun geliştirilmesi gerekir. 8-9 öğretim üyesi var ama servis yetmiyor. Daha büyük yerler lazım. Nefroloji için özel ayrı bir bölümümüz olmalıydı. Hastaları diyalizden çıkaran veya sayısını azaltan, tüm otelcilik hizmetlerinin de verilebileceği uluslararası düzeyde bir yer yapardım. Diyaliz merkezini de bünyesinde barındıran bir sağlık kurumu hep hayalimdi. Çünkü böbrek hastasının yemeği ayrı, aşçısı özel olmalıdır.

 

 

Türkiye’de böbrek nakli yeterli mi?

Kesinlikle yeterli değil ve artması şart. Türkiye’de canlı Donör oranı fazlayken, kadavrada verici sayısı düşüyor. En büyük sorunlardan biri de budur. Ölen insanların yakınları organ bağışı yapmak istemiyorlar. İnsanların bilinçlenmesi gerekiyor.  Pek çok insan dini açıdan istemiyor ama dini açıdan hiçbir sorun yok. Diyanet defalarca organ bağışı konusunda insanları bilgilendirdi. İnsan öldükten sonra cesedi çürüyecek. Toprağa karışacağına hem bir insan vücudunda yaşasın hem de insanı yaşatsın. Şu anda Türkiye’de canlı verici oranı Avrupa’da hatta dünyada ilk sıralarda fakat kadavradan organ bağışında sonlarda yer alıyor. Bu sorun çözülmelidir. Son zamanlarda Türkiye’de ivme yukarıya doğru gidiyor. Canlı Donörde de, kadavrada da artış var. Ülkemizde her yıl 10 bin civarı kişi diyalize giriyor.  Yıllık nakil sayısı ortalama 4 bin civarında. 30 binden fazla insan sırada böbrek nakli bekliyor. Her yıl yapılan nakil sayısı yeni sıraya giren hasta sayısına yetişemiyor.

 

 

Böbrekleri korumak için ne yapılmalı?

Yazdığım Toprak Böbrek Bakımı kitabının kuralları yalnız böbrek hastaları için değil, sağlıklı insanlar için de geçerli. Her şeyden önce sağlıklı beslenmek gerekiyor. İçtiğimiz su kirlenmiş, soluduğumuz hava kirlenmiş, toprak kirlenmiş, et, süt, meyve kirlenmiş. Bu kadar kirlilik içinde nasıl sağlıklı olunabilir? Şu anda insanın hasta olması değil sağlıklı kalması bence mucize. Bu kadar kirlilik içinde en az kirlenmişini bulmak, en az bozulmuşunu bulmak gerekiyor. B12 vitamini eksikliği olmaması gerekiyor. B12 hayvansal ürünlerde var. Adam kasap kilolarca et yiyor ama B12 düşük. Çünkü etlerde de B12 oranı düşük. İyot eksikliği önemli bir sorun. Herkes takviye mi alacak? Takviyeler maddi olarak pahalı. İnsanlar olabildiğince vitaminleri, mineralleri doğal yoldan almalı.

Uykuya dikkat edilmeli, 6-8 saat arası uykuya zaman ayırmalı. Cep telefonu uyduğumuz odadan uzak olmalı, kışın günde 1,5-2 yazın 2-3 litre su içilmelidir. Tuz olabildiğince azaltılmalı 5 gramı geçmemelidir. Tuz özellikle beyaz ekmekte çok fazla olduğundan ekmek azaltılmalıdır. Yürüyüş, egzersiz ve spor yapılmalı. Hiçbir şey yapılamıyorsa düz yolda yarım saat yürümeli. Gereksiz yere ağrı kesici, antibiyotik, mide koruyuculardan uzak durulmalı. İlaç kullanmak gerekiyorsa doktorun önerisine göre uygun dozda kullanılmalıdır. Kesinlikle alkol ve sigaradan uzak durmak gerekiyor. Doğal suyunuzu için, vitamin ve minerallerinizi meyve sebzeden alın, beyaz ekmeği sıfırlayın. Basit önlemlerle pek çok hastalığın önüne geçilebilir. Söz beslenmeden açılmışken, iyi beslenmek için maddi koşulların da iyi olması gerekir. Asgari ücretle kesinlikle geçinilmez.

Asgari ücret, insanın kimseye muhtaç olmadan geçinebileceği bir düzeyde olmalıdır. Bu ücret Türk toplumuna yakışmıyor. Toprak Böbrek Bakımı’nın kuralları çok kolay ve ulaşılabilir olsa da sonuçta paraya ihtiyaç var. Dolayısıyla ülkemizde çalışanların, emeklilerin maddi açıdan gelirlerinin artması gerekiyor. Yeterli beslenememek bağışıklık sistemini azaltıyor, hastalıkları tetikliyor. Ayrıca böbreği de etkiliyor. Biz hastalara ne diyoruz? Huzurlu bir ortam olacak, stres olmayacak, evde eşiyle, çocuğuyla mutlu olacak. Adamın cebinde para yok nasıl huzurlu olsun? Dolayısıyla böbrek de bozuluyor.

Ezber bozan doktor
Giriş Yap

Balıkesir Haberleri ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!