ESARETTEN CUMHURİYETE TBMM’NİN 100. YILI

‘’Meclis bir nazariye değildir. Bir hakikattir ve hakikatlerin en büyüğüdür’’ Mustafa Kemal.

Hakikatlerin en büyüğü TBMM’nin açılışının üzerinden tam 100 yıl geçmiş. Heyecanla, coşkuyla ve tabi ki en büyük gururun yaşanacağı gün olmalıydı. Öyle mi olacak derseniz maalesef öyle olmayacağı o yüce Meclis’in Başkanı Mustafa Şentop tarafından liderler isterse gelebilirler, milletvekilleri gelmezlerse iyi olur açıklamasıyla öğrenildi.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli katılacaklarını açıkladılar. İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener milletvekili olmadığı için katılamıyor. HDP Genel Başkanından katılıp katılmayacağı yönünde bir açıklama yok.
Özel günlerin en özeli, TBMM’nin 100’ncü açılış yılına, devletin başı sıfatını taşıyan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın koronavirüs gerekçesiyle katılmayacağı günler öncesinden ilan edildi. Katılmamasını gerektirecek hiçbir gerekçe kabul edilemez.
TBMM’nin açılışına yapılacak özel oturumda Meclis Başkanının açış konuşmasından sonra parti genel başkanları birer konuşma yapacak. Koronavirüs tedbirleri gerekçesiyle düşük yoğunluklu bir programla 100’ncü yıl gibi önemli bir gün geçiştirilerek; kutlanmış olacak!
Bugün salgın korkusuyla düşük yoğunluklu kutlamalarla geçiştirenler, TBMM’nin gücünü etkisizleştirmek isteyenler, başkanı oldukları Meclis’in üyelerine gelmeseniz de olur diyenler ve üyesi olma onurunu taşıdıkları Meclis’in açılış yılına bile gelmekten imtina eden TBMM üyeleri; Meclis’in hangi zor şartlarda açıldığını bilmezler mi?
O Meclis ki; İstanbul Meclisinin dağılması üzerine oradan kaçan mebuslardan düşünen kısmı, yeni kurulacak Meclisin kadrosuna katılmak üzere Ankara’da toplandılar. Vilayetlerde de çeşitli tahriklere, dayatmalara, ilgisizlikler rağmen bazı bölgelerden yeniden mebuslar seçilebilmişti. Bunlarda Ankara’ya geldi. 23 Nisan 1920’de 355 üye yerine ancak 115 mebusla açıldı. Yeni mebusların seçimine karşı mukavemetler azaldı, Mayısta Meclise 62 mebus daha iltihak etti. Son 3 mebusun iltihakı 1921 Ocak ayında oldu. Memleketin işgal altında olan bir kısmında seçim yapılamıyordu.

‘’Milli hudutlarımız içinde, yabancı müdahalelerden azade olarak, her medeni millet gibi yaşamak…’’ Mart, 1921 Mustafa Kemal.

23 Nisan 1920 günü Millet Meclisinin önünde dualar okunup, tekbirler getirildikten, kurbanlar kesildikten sonra Mustafa Kemal ve beraberindekilerin kestiği kurdelelerden sonra hayır dualarla Meclise giriş yapılır.
Mektep sıraları, bir kürsü ve konuşma yeri. Ankara mahalle kahvehanelerinden getirilen iki asma lamba Meclis tavanının uygun yerlerine asılmıştır.
115 Mebusun katıldığı, en yaşlı üye olarak Sinop Mebusu Şerif Bey kürsüye çıkar. İki kâtip seçilir. Reis açış nutkuna İstanbul’un işgal edildiğini, hilafet ve saltanat makamının esir olduğunu belirterek Millet Meclisi kürsüsünden:
‘’Bu vaziyete boyun eğmek, milletimize teklif olunan ecnebi esaretini kabul etmek demektir. Ancak tam bir istiklalle yaşamak kati azminde olan ve ezeli hür ve serazat milletimiz, esaret vaziyetini kemal-i şiddetle reddederek, derhal vekillerini toplamış, büyük Meclisimizi vücuda getirmiştir. Dâhili ve harici tam bir istiklal içinde mukadderatını bizzat deruhte ve idare etmeye başladığını bütün cihana ilan ederek, Büyük Millet Meclisini açıyorum…’’
Devletin başı sıfatını ve TBMM üyesi onurunu taşıyanlar 100’ncü yıl özel oturumuna katılmaktan imtina ederlerken. Dört bir tarafı işgal güçlerince işgal altında zor şartlarda açılan Meclis prensip kararları alır.
Bunlardan bazıları ‘’Millet Meclisinde mütekasif (yoğunlaşmış olan) milli iradeyi, vatanın mukadderatına fiilen el koymuş olarak tanımak esas ilkedir. Türkiye Büyük Millet Meclisinin üstünde bir kuvvet mevcut değildir.
Türkiye Büyük Millet Meclisi, teşrii ve icrai yetkileri kendinde toplar. Meclisten seçilecek ve vekil edilecek bir heyet, hükümet işlerini yürütür. Meclis reisi, hükümetin de reisidir.’’
Devletin başı sıfatını taşıyan Cumhurbaşkanı Meclise gelmez, hükümet işlerini yürütenlerin (Bakanlar) Meclisle bir ilişkileri-bağları yoktur.
İzmir’i işgal eden Yunan kuvvetleri sürekli istila alanlarını genişletiyordu. Güneyde Çukurova’dan başka, Urfa, Kilis, Antep bölgeleri ve Maraş mücadele sahalarıydı. Hatay idaremiz dışında kalmış, Kars yaylası Ermeniler elindeydi.
İstanbul’da saray ve Ali Rıza Paşa Kabinesinin ardından dördüncü Damat Ferit Paşa Kabinesi, yabancı düşmanlardan daha azgın girişimlerle milli idarenin elindeydi. Tahrikler, kışkırtmalar, fetvalar birbirini kovalıyordu. İç isyanlar, İstanbul hükümeti ve düşmanla işbirliği içinde yurdun dört bir yanında dinmek bilmiyordu.
Teali-İslam, yani Müslümanlığı yükseltme adında bir hocalar teşkilatı, yayınladıkları beyanname ve risalelerde, Yunan ordusunun, hilafet ordusu sayılması gerektiğini ilan ediyordu. (Ankara’nın İlk Günleri Yunus Nadi)

Büyük Millet Meclisi 23 Nisan’da açıldı. İstanbul, Birinci İdare-i Örfiye Divan-ı Harbi, Mustafa Kemal ve arkadaşlarını 11 Mayıs 1920’de idama mahkûm etti. Halife ve Padişah VI. Mehmet (Vahideddin) kararı 24 Mayıs 1920’de onayladı; Damat Ferit bir genelgeyle idari teşkilata yayınladı.
Bütün düşmanların, kötü niyetlilerin, korkakların, kararsızların, ücretli ajanların üzerinde ittifakla birleştikleri nokta ‘’Bütün bu işlerin sebebi, sorumlusu Mustafa Kemal’dir. Hele o bir defa ortadan çekilsin…’’
Bütün bu saldırılar karşısında Mustafa Kemal ‘’Arkadaşlar! Hiçbir zaman baş eğmeyeceğiz. Tuttuğumuz yolda sonuna kadar yürüyeceğiz, teslim olmayacağız ve muvaffak olmaya çalışacağız. Yerli ve yabancı düşman karşısında hakkımızı müdafaa edeceğiz. Son vardığımız sınırda da eğer galebe etmek (yenmek) ümidimiz kalmamışsa, bir Türk bayrağının altına sığınarak, orada istiklal uğruna da canımızı vereceğiz…’’
(Şevket Süreyya Aydemir’in Tek Adam I-II-III eserlerinden yararlanılmıştır)

Devletin başı Cumhurbaşkanı Meclisin 100’ncü yılının kutlamalarına gelmeyecekmiş! Meclis başkanı hangi Meclisin başkanı olduğunun ayırdına varamamış ki; üyelerine gelmeseniz de olur. Meclisin üyesi olma onurunun önemini anlamayıp Meclis açılışına, ruhaniyetine sahip çıkmazlarsa başkalarından nasıl saygı bekleyecekler.
Böylesi zor şartlarda açılan Meclisimizin 100’ncü açılış yıldönümü, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı kutlu olsun.

Exit mobile version