Ekrem İmamoğlu ne dedi, ne demedi, ne mesaj verdi?

Seçim kaybının ardından ‘değişim’ sürecini başlatan İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun ne yapacağı CHP ve kamuoyunda yoğun merak konusuydu. Salı günü Haliç Kongre Merkezinde yaptığı toplantıyla merakları giderdi denilebilir. Üç gündür CHP ve genel kamuoyu ‘İmamoğlu ne dedi, kime ne mesaj verdi, adayım dedi demedi’ tartışmaları devam ediyor, daha uzun süre devam edecek.

 

İmamoğlu’nun beklenilenin aksine bu kararı vermesi kolay değildi. Nasıl ki cumhurbaşkanlık adaylık sürecinin başından itibaren ‘‘İstanbul AKP’ye bırakılamaz, aday olursa AKP’ye geçer’’ tezi üzerinden baskı oluşturulduysa yine ‘’İstanbul’u AKP’ye mi bırakacaksın, bırakamazsın’’ tezi üzerinden yoğun baskı oluşturuldu. Partinin önde gelen isimleri, eski genel başkanları İmamoğlu’nu ziyaret ederek ‘‘İmamoğlu’ndan tekrar İstanbul’a aday olmasını’’ istediler. Bizzat Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu’nun ‘’İstanbul’u AKP’ye teslim etme, tekrar kazan, meclis üye çoğunluğunu sağla, bıraktığında CHP’de kalsın, sonra istediğin yere aday olabilirsin’’ dediği iddiaları kamuoyuna yansıdı.

 

Dolayısıyla İmamoğlu İstanbul’u AKP’ye bırakan siyasetçi olma suçlamalarıyla karşılaşmamak adına ‘’yola çıkıyorum İstanbul’a mühürlüyüm’’ diyerek tavrını ortaya koydu.

CHP’lilerin çok alışık olmadığı bir iddiayla ‘’Artık CHP seçim kaybedemez kaybetmemeli CHP ikinci parti olmakla övünmemeli asla durum idare edemez etmemeli. CHP önderliğindeki toplumsal ve siyasal muhalefetin aynı zamanda yerel seçimleri kazanması da bir zorunluluktur.’’

Seçim kaybının getirdiği moral dağınıklığı çerçevesinde ittifakların sorgulandığı, ittifak ortaklarının her birinin seçimlere müstakil gireceğiz açıklamalarının tartışıldığı bir ortamda İmamoğlu ‘’İstanbul İttifakı’nı kurmak için elimden geleni yapacağım. Ben hayatım boyunca bir koltuğa değil bir misyona aday oldum. Bugün bir misyon Türkiye’nin yeni bir yönetim anlayışına kavuşturulmasıdır. İstanbul’u bir kez daha savunmak için yola çıkıyorum. 16 milyona eşit hizmet götürmek için yola çıkıyorum. 2019’da olduğu gibi CHP’li yol arkadaşlarımla, farklı partilere gönül veren İstanbullularla tekrar İstanbul ittifakını kurmaya geliyorum.’’

 

14/28 Mayıs seçimlerinin en büyük motivasyonu 2019’da ittifakında katkısıyla alınan 11 büyükşehir belediyesi ve AKP’nin kaybetmesiydi. Bunun önemi yokmuş gibi seçimlerden sonra kaybetme pahasına genel siyasetçiler üstenci yaklaşımlarla ittifaka gerek yokmuş gibi açıklamalar yapıyorlar. İmamoğlu ise parti ayrımı gözetmeksizin misyonunun farkında olduğunu, 2019’da elde edilen başarının tüm İstanbullularla birlikte tekrar elde edeceğini iddiasıyla yola çıktığını söyledi.

Mesaj dolu toplantıda CHP yönetimine de ‘’seçimdeki hayal kırıklığı beni çok üzdü. Bu mağlubiyetten dolayı halkımızdan özür diledim. Yenilginin sorumluluğunu üstlenme konusunda gerekli duyarlılık gösterilmedi. Artık CHP seçim kaybedemez. CHP ikinci parti olmakla övünemez. CHP küçük iktidarların partisi olamaz. CHP küçük iktidarla asla tatmin olamaz. Bu alışkanlık sona ermelidir.’’ Mesajları verdi.

 

Efendim İmamoğlu adayım dedi mi demedi mi, yoksa hala kafasında genel başkanlık mı var?

İmamoğlu ‘’Yola çıktığımı ifade ediyorum ama ‘adayım’ demek siyasi olarak doğru değil.’’

 

Bunu diyenler adayım demekle aday olunamayacağını, ancak aday adayı olunabileceğini, adaylığa üyelerle önseçimle karar verilmeyecekse Parti Meclisi’nin karar vereceğini bilmiyor olmalılar.

Ayrıca CHP sürekli İstanbul’u kazanıyor, adayın önemi yokmuş gibi ‘değişim’ çıkışından rahatsız olanların İmamoğlu’nun yerine başka bir aday arayışı olmadığı söylenemez! İstanbul’da seçim kazanmak kolay mı tabi ki kolay değil ama başka aday arayışları da var!

Ne diyor İmamoğlu ‘rakibimi biliyorum’ bu rakip adı geçen Tevfik Göksu, Süleyman Soylu, Murat Kurum gibi birçok isim değil elbette 2019’da doğrudan rakip olduğu gibi, seçimlerden sonra ilk hedefinin İstanbul’u geri almak diyen cumhurbaşkanı Erdoğan’dır.

 

Tabi İmamoğlu’nun tekrar İstanbul’a aday olma kararı öyle göründüğü kadar çok risksiz bir karar değil. Bu kararı almasını isteyen çevreler ve yaygın görüşe göre İmamoğlu İstanbul’u bir kez daha alırsa siyaseten önü tamamen açılır CHP’ye genel başkanda olabilir, 2028’de cumhurbaşkanı adayı da olabilir ama İstanbul’un kaybı halinde büyük yara alır değerlendirmeleri yapılıyor.

İmamoğlu parti ayrımı gözetmeksizin İstanbul ittifakı kurabilir ama bugüne kadar özellikle parti içinde kendisine karşı olan karşıt cephe İstanbul’u kaybetme pahasına karşıtlıklarını sürdürürler mi yoksa önce İstanbul’u alalım sonra Türkiye’yi alırız mı derler. AKP’lilerden daha çok İmamoğlu’nu eleştiren CHP’liler gerçekten kazanmak için sahada kazanma mücadelesi içinde yer alacaklar mı…

 

Her ne kadar son seçimlerde strateji hataları yüzünde kazanılamadıysa da; eğer İstanbul’u alan Türkiye’yi alır deniyorsa seçimi kazanma ihtimali en yüksek isim Ekrem İmamoğlu yerine başka bir isim arayışı tam bir macera aramak, İstanbul’u seçimle AKP’ye teslim etmek olur.

 

Exit mobile version