Yüzlerce yıllık birikime sahip iktisat literatürünü altüst eden ekonomik icat, çaresizlikten başka bir şey değildir son günlerin acı, karmaşık tablosu. Bütün itirazlara rağmen ‘faiz sebep enflasyon netice’ ısrarına şimdi de modern ekonomi anlayışının imkansızlığına rağmen, ortada ‘nas’ dururken ‘size bana ne oluyor’ görüşünün ısrarları sonrası tam bir ekonomik savrulmadır yaşananlar.
Yerine oturmayan sorulması gereken o kadar çok soru var ki, bazılarını sormadan olmaz.
Diyelim ki yönetenlerin inançsal sebeplere dayalı ‘nas’ gereği ‘faiz sebep enflasyon netice’ anlayışına dayalı ekonomik şartlar uygun olmadığı halde ‘faizleri düşürüp, döviz kurlarını’ kendi haline bırakmanın sonucu rekabetçi kur politikasıyla ithalatın azalması, ihracatın artması ‘cari açığın’ kapatılması, ‘emek-işgücünün ucuzlaması, üretimin artması’ ucuzlayan emek-işgücü ve cazip hale gelen varlık fiyatlarına dayanamayan yabancı yatırımcıların ülkeye akın etmesi! Örnek ülke olarak da Çin, Japonya, Güney Kore gibi ülkeler gösterilmek istense de örtüşen benzerlikler yoktur.
Sanırsınız ki mucizevi şimdiye kadar keşfedilmemiş yeni bir ekonomi politikası buluşu var!
Hiçbir iktisat yazınında rastlanılmadığı gibi olabilir diyen iktisatçı da çıkmadı şimdiye kadar.
Devam edelim…
Eğer gerçekten yönetenlerin böyle bir mucizevi iktisat teorileri vardıysa şimdiye kadar niye uygulamadılar, yok 19 yıl sonra yeni keşfettik diyorlarsa keşif için çok uzun bir süre değil mi?
‘At izi it izine karıştı, Allah sonumuzu hayreylesin’ diyerek istifa eden Hazine Ve Maliye Bakanı Berat Albayrak da bir süre ‘rekabetçi kur’ politikasından söz eder olmuştu.
Eğer öyleyse, yeni keşfiniz mucizevi ekonomi politikanızla ülke şaha kalkacaksa niye kurları 6,80 seviyelerinde tutabilmek için 128 milyar doları heba ettiniz. Merkez Bankası’nın 128 milyar dolarlık rezervi tükendi, döviz kurları aldı başını gitti dolar 13,50, Euro 15,50 tarihi rekor seviyeleri gördü. Şimdi de kurların yükselmesi önemli değil rekabetçi kur politikası sonucunda artacak döviz girişleriyle birlikte kurun geri geleceğine inanılması bekleniyor.
Çok, milli para nutukları atıldı, döviz alanın eli yanar dendi, döviz bozdurma kampanyaları düzenlendi, normal vatandaş elindeki üç beş yüz doları bozdururken, yönetenlere şirin gözükmek için yalandan döviz bozduruyor gibi yapıp döviz istifleyenler zenginleşirken olan garibanın dövizlerine oldu!
Yönetenlerin sözde döviz karşıtlığı, milli ve yerli söylemi toplumda nasıl karşılık buldu derseniz…
12 Kasım 2021 TCMB verilerine göre döviz mevduatları 235,17 milyar dolara yükselerek, döviz mevduatlarının toplam mevduatlara oranı yüzde 55,2 olarak söylenenlere inanılmadı.
Mucize ekonomi politikası akıllarında yokken yıllardır uyguladıkları ‘düşük kur yüksek faiz’ ekonomi politikalarını uygulayanlar başkasıymış gibi savrulmalarının, beceriksizliklerinin sonucu gelinen çaresizlikten uygulamayı düşündükleri ekonomik modele mucize olarak inanılması bekleniyor.
Gelinen nokta yeni bir buluş, yeni bir icat, yeni bir iktisat teoremi falan değil savrulmadır.
Gelelim dış güçlerin kur üzerinden operasyon çekme iddialarına.
Demek ki sizin 19 yıldır ülkeyi getirdiğiniz nokta herhangi bir ülke tarafından kolay operasyon çekecek kadar ekonomisi zayıf bir ülke. Dış güçler, ekonomiyi şaha kaldırdık, tarihi büyüme rekorları kırıyoruz dediğiniz ‘düşük kur yüksek faiz’ politikası uyguladığınız dönemlerde yok muydu, o gün olmayan dış güçler ne oldu da biranda ortaya çıkıverdi!
Başarılar sizin, başarısızlıklar harici güçlerin öyle mi… çok inandırıcı!
Başka…
Fiyat artışları, enflasyonun çift hanelere çıkması da sizin hatanızın sonucu değil; dünyanın yaşadığı konjonktürel sorunlardan kaynaklı olduğu iddialarına, o zaman ekonominin iyi olduğu dönemlerde sizden değil dünyadaki likidite bolluğundan denmesi haksızlık olmayacağı gibi. Kur artışları bahane edilerek fiyatlar artırılıyor suçlaması da doğru değildir.
Çünkü en yüksek fiyat artışları bizzat yönetenler eliyle elektrik, doğalgaz gibi girdi maliyetlerine yol açan enflasyon üzerinde hunharca zamlar hükümet tarafından yapılmaktadır. Ayrıca yönetenlerin kontrolündeki TÜİK tarafından açıklanan 19,89 enflasyon rakamlarına inanılması beklenirken bakın Resmi Gazete Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinde ne deniyor.
27 Kasım 2021 tarih 31672 Sayı Resmi Gazete, 553 Sıra Nolu Tebliğde;…yeniden değerleme oranı, yeniden değerleme yapılacak yılın Ekim ayında (Ekim ayı dahil) bir önceki yılın aynı dönemine göre TÜİK Yurt İçi Üretici Fiyat Endeksinde meydan gelen ortalama fiyat artış oranı olup, bu oranın Hazine ve maliye Bakanlığınca Resmi Gazete ile ilan edilmesi gerekmektedir.
Bu hüküm uyarınca yeniden değerleme oranı 2021 yılı için %36,20 (vergi, ceza, harçlar ve her türlü kıymetli evraklarda yapılacak artış oranı) olarak tespit edilmiştir.
Bu oran, aynı zamanda 2021 yılına ait son geçici vergi dönemi içinde uygulanacaktır.
Çılgın projelerden, çılgın ekonomi modeli icat eden iktidar, kendi ilan ettiği enflasyon rakamlarını da bizzat kendi eliyle çürütürken dönüp topluma hadi bakalım ‘ekonomik kurtuluş savaşı veriyoruz, hep birlikte elimizi taşın altına koyalım’ diyor. İyi güzel de bu dış güçlere karşı verilen ekonomik kurtuluş savaşı kime;
Bir dargın bir barışık olduğunuz AB, ABD veya 15 Temmuzun faili olarak ilan ettikten sonra 15 milyar dolar yatırım yapacak umuduyla A protokolle karşılanan BAE (Birleşik Arap Emirliklerine) mi? Kime; açıklasanız da kime karşı kurtuluş savaşı verdiğimizi bilsek!
Sahi mandacı ekonomist suçlaması yöneltilenler mi yoksa bir türlü uygulayacağı ekonomi modeline karar veremeyenler mi daha çok ülkeye zarar vermektedir…
AKP devam etsin istikrar sürsün… yaparsa AKP yapar… AKP giderse ekonomide kriz olur; fiyatlar yükselir, enflasyon patlar, kuyruklar dönemi başlar efsaneleri çökmüştür. Bizzat AKP eliyle Türkiye kuyruklar, yokluklar ülkesi olmuş, benzer ülkeler arasında en zor durumda olan ülke konumundadır.
Yeni bir siyasal dönüşüm süreci çoktan başlamış gözükmektedir.