12°
Süleyman Demirel Başbakan olduğu günlerde, evvelce söylediği bir sözden veya yaptığı işten farklı bir durum olduğunda, bu çelişkiyi soran gazetecilere gülümseyerek ve – onları hiç azarlamadan! – “dün dündür, bugün bugündür” der ve konuyu kapatırdı.
Öte yandan günümüzde öyle “karakterler” var ki, dün en ağır sözlerle hakaret edercesine eleştirdiklerini ya da geçmişte ters düştüklerini, hakaretine/hışmına uğradıklarını bugün destekleyip yağlıyorlar! İşte en son iki örnek:
Birincisi, iki üç yıl öncesinin kabadayı, gözü pek, iktidara söylemediğini bırakmayan siyasetçi Devlet Bahçeli… Böylesine bir siyasetçi, üç yıldır “süt dökmüş kedi” gibi. Kuzu gibi uysal bir duruş sergiliyor. Eski “yavru muhalefet” şimdi “iktidar kölesi bir iktidar destekçisi”. Yıkama yağlamadan artan zamanında muhalefete karşı “sahibinin sesi”. Nedendir bilinmez, başkalarının üzerinde durmasına değmez ama MHP seçmenini ilgilendirmesi gerekir! Ancak onlar da bırakın ilgilenmeyi her gördüklerinde avuçları patlarcasına alkışlıyorlar, saygıda kusur etmiyorlar!
Bunun adı “döneklik” değil, olsa olsa “yanar dönerlik” olur.
Diğer “karakter” ise Metin Feyzioğlu. Adli yıl açılış töreninde TBB’yi temsilen yargı bağımsızlığının korunmasını, yargıya müdahale edilmemesini savunurken, iktidara göndermeler yapan konuşması sürerken salonu, söylenerek terk eden zamanın Başbakanı, şimdinin Cumhurbaşkanı’nın talimatı üzerine partinin hazır kıtaları tarafından derlenen yeni baro kanunu tasarısına karşı çıkan meslektaşlarına “karşı” çıktı! Temsilcisi olduğu seksen baro başkanını yalnız bırakıverdi. Mesleğinin, meslektaşlarının onurunu yok sayan, evlere şenlik bir TBB Başkanı! Şaşırmakla birlikte insanın aklına Ergenekon, Balyoz hukuk rezaletleri de gelmiyor değil. Acaba Feyzioğlu da SKT (son kullanma tarihi) geldiğinde Ergenekon savcıları, yargıçları gibi – bir gece ansızın- yurt dışına kaçar ya da kaçırılır mı?
Hadi Bahçeli politikacı. Rüzgâra göre eğilip bükülüyor. Ya Feyzioğlu? Türkiye’deki avukatların tamamını temsil etmekle yükümlü, onların oyları ile TBB Başkanı yapılmış bir hukukçu. Görevi avukatlık mesleğinin saygınlığını korumak, arttırmak. Ama hiç öyle çıkmadı. TBB içinde “Truva Atı” imiş!
Çoklu baro düzenlemesi yargının savunma ayağını yerinden oynatır. Avukatların savunma anlayışlarını, mantalitelerini “hukuki” olmaktan uzaklaştırarak “siyasi” görüş ve tercihlerine göre şekillendirir. Çoklu baro, çoklu hukuka kadar uzanır. Üniter hukuk yapısını, düzenini yozlaştırarak vatandaşların “inançlarına göre hukuk seçme özgürlüğü” arayışlarına yönelmesine zemin hazırlar. Çoklu baro çok seslilik değil, çoklu hukukun ayak sesidir. Bu “heyecan” oluştuğunda da “ileri demokrasi” zırvası ile desteklenir! Ardından sıra üniter eğitime gelir. “Tevhidi Tedrisat” yerin dibine batırılır, 2023 iyice netleşir!
Avukatlık; güven, sağlam kişilik ve dürüstlüğün esas olduğu bir meslektir. Her meslekte olduğu gibi! Avukatlar, hukuka gerek duyanların, başvuranların canlarını, mallarını, geleceklerini emanet ettikleri “vekil”lerdir. Feyzioğlu için bu tanıma, beklentiye uygun bir avukat denilebilir mi? Geçenlerde çıktığı NTV canlı yayınında tükenmişliğini itiraf etmese de belli etti! İlerde çocuklarının yüzüne nasıl bakabilecek ya da çocukları Feyzioğlu ile gurur duyacaklar mı?
Son söz: “ya göründüğün gibi ol ya da olduğun gibi görün”!
Düşünen Adam
