Son dönemde dünyanın farklı bölgelerinde meydana gelen orman yangınları, doğanın çığlığıyla insan elinin izlerinin kesiştiği bir noktada bize acı bir gerçeği hatırlatıyor. Orman yangınları, sadece doğal bir süreç olarak değil, aynı zamanda çevresel ihmallerin ve iklim değişikliğinin sonuçlarının da bir yansımasıdır.
İklim değişikliği, sıcaklık artışları, kuraklık ve rüzgar gibi faktörler, orman yangınlarını tetikleyen en önemli etmenlerden biridir. Kuraklık nedeniyle ormanların susuz kalması, bitki örtüsünün kuruması yangın riskini artırırken, rüzgar yangının yayılmasını hızlandırır.
Bununla birlikte, insan kaynaklı faktörler de yangınların çıkma olasılığını artırır. Piknik ateşleri, sigara izmaritleri, terk edilmiş kamp ateşleri gibi ihmaller, orman yangınlarının başlamasına neden olabilir. Bu ihmaller herkesin tahmin edebileceği ihmaller.
Ancak geçenlerde Kepsut’taki Boztepe şefliğine bağlı Akçakertil orman gözetleme kulesinde görevli olan bir ormancı ile sohbet etme fırsatı buldum. Müdahale ettikleri yangınların neredeyse hepsinin çıkış sebebinin, saman bağlayan balya makineleri ve ot biçme makineleri olduğunu söyledi. Makinelerin altindaki metal, tarladaki bir taşa çarptığında çıkan kıvılcımın, zaten yanmaya meyilli olan samanları ve kuru otları anında tutuşturduğunu ve rüzgarın da yardımıyla çok hızlı yayıldığını anlattı. Valilik tarafından köy muhtarlıklarına verilen su tankerlerinin, balya yapılan tarlalarda müdahaleye hazır bekletilmesi gerektiğini vurguladı. Hatta bunun için valiliğe dilekçe göndermeyi düşündüklerini söyledi. Bu tankerler mevlüt, düğün, köy hayrı gibi etkinliklerde gereksiz rol alırken amacına uygun kullanılmıyor maalesef… Bu duruma önlem alınacağını umarak, yangınların dünyamıza verdiği hasarları anlatmaya devam edelim…
Yangınların etkileri sadece ormanlarda değil, aynı zamanda çevre, ekonomi ve insan sağlığı açısından da büyük zararlara yol açar. Ormanlar, biyoçeşitliliğin korunması, su döngüsünün devamı, karbondioksit emilimi gibi ekosistem hizmetleri sağlar. Yangınlar ise bu hizmetleri tehlikeye atar, erozyona yol açar, su kalitesini düşürür ve havadaki karbondioksit miktarını artırarak iklim değişikliğine katkıda bulunur.
Önleme ve mücadelede ise hem hükümetlerin hem de bireylerin sorumlulukları vardır. Orman alanları doğru yönetilmeli, yangın riski azaltıcı önlemler alınmalı ve yangın söndürme ekipleri iyi eğitilmelidir. Ayrıca, toplumun bilinçlendirilmesi ve doğa koruma konusundaki farkındalığın artırılması da önemlidir.
Sonuç olarak, orman yangınları sadece ağaçların yanması anlamına gelmez; onlar aynı zamanda ekosistemleri, biyoçeşitliliği ve iklimi etkileyen bir sorundur. Doğanın çığlığına kulak vermek ve insan elinin izlerini azaltmak için daha fazla çaba sarf etmek, kritik bir gerekliliktir.