Yönetenlerin 2002’de iktidar yolculuğuna çıkarken mottolarının 3 Y; Yasaklar, Yolsuzluk ve Yoksulluk olduğu muktedirliğe dönüşünceye kadardı! Bu Saiklerle oy verenlerde bu vaadi unutalı bayağı bir zaman oldu. İktidar yola çıkarken ittifak ettikleriyle yollarını çoktan ayırdı şimdi yeni yol arkadaşlarıyla iktidarını daha da kalıcı hale getirmek için yazılı ver görsel medyayı kontrol ettiği gibi sosyal medyayı da kontrol altında tutmanın yasal altyapısını yapmak istemektedir.
Hele ki önünde hayati bir seçim varsa, bu kaçınılmaz bir zorunluluktur iktidar için!
Ülkenin bunca yakıcı sorun önceliği varken Meclis son yasama dönemine ‘Dezenformasyonla Mücadele Yasası’ olarak adlandırılan ‘’Basın Kanunu ile Bazı kanunlarda Değişiklik Yapılmasına dair Kanun Teklifi’’ Meclis Genel Kurulu’nda iktidarın istediği hızda devam ediyor. Muhalefetin itirazlarının tarihe not düşmenin dışında sonuca tesir edecek yararı yok, iktidarın sayısal çoğunluğu istediği ‘Sansür Yasası’nı çıkarmaya yetiyor.
7 basın meslek örgütü tarafından ‘’TBMM’yi acil göreve davet ediyor, tüm yurttaşların haberleşme özgürlüğüne, haberin serbest dolaşımına engel olacak, tutuklu gazeteci sayısını artıracak “Sansür Yasası’nın geri çekilmesini istiyoruz’’ talebi kimsenin umurunda değil.
İktidar ortağı MHP’nin de öteden beri sosyal medyaya dönük ağır eleştirileri hatta kapatılması yönündeki talepleri…
Erdoğan’ın ‘’Burası muz cumhuriyeti değil, sosyal medyayı tamamen kapatacağız’’ açıklamaları da dikkate alındığında…
Şimdi artık yazılı ve görsel medyanın üzerinde Demokles’in kılıcı gibi sallanan, yüzde 5-10’luk bir kısmı temsil eden muhalif medyaya en ağır maddi ve kapatma cezaları gündemden düşürmeyen RTÜK’den sonra yargı sopasıyla sosyal medya da zapturapt altına alınacak.
Neyin doğru haber, neyin dezenformasyon olduğuna iktidarın belirlediği organlar karar verecek.
Mesela TÜİK, TÜFE’nin Eylül ayında aylık bazda %3,08, yıllık bazda %83,4 seviyesine yükseldiğini açıkladı.
Bunun yanında bağımsız Enflasyon Araştırma Grubu ENAG’da aylık yüzde 5,30, yıllık yüzde 186,27 verilerini açıkladı, vay sen misin açıklayan gel bakalım ‘dezenformasyon’ yapıyorsun suçlamasıyla, ağır yaptırımlarla karşı karşıya kalabilir.
Yönetenlerin ‘’Kabataş’ta başörtülü bacımın üzerine pislediler, camide içki içtiler, İBB’de 550 terörist var, İBB seçimlerinde oyları çaldılar…’’ doğru olmasa bile iktidar söylediği için…
İlgili kamu kurumlarından doğru bilgiye ulaşmak çok mümkün değilken, ilgililerin verdiği bilgiler doğru kabul edilecek.
İstanbul-Kadıköy’de bir apartmanda patlama oldu vali ve diğer yetkililer hemen ‘Doğalgaz’ patlaması dediler sonra bomba olduğu ortaya çıktı. Mersin saldırısında olduğu gibi yanıltıcı bilgileri veren ilgili yetkililer. Aynı ve benzer kasıt olmasa bile yanıltıcı bir haberi bir basın mensubu verdiğinde ne olacak; ağır yaptırımlarla karşı karşıya kalabilecek.
Seçime çok az bir süre kala iktidar hiçbir olasılığı şansa bırakmak istemediğinde yazılı ve görsel medyadan sonra sosyal medyanın gücünü Gezi olaylarında fark eden iktidar kendince gerekli tedbirleri almak istiyor.
Çok bilinen tarihteki istibdat döneminde sansürde yasak olan bir iki olay göz atalım.
O dönemin belgelerine göre çıkarılan-yasak olan bazı kelimeler ‘’Grev, suikast, anarşi, kargaşalık, hal (hükümetin tahttan indirilmesi) kıtal (vuruşma), müsavat (eşitlik), büyük burun (Abdülhamit’in burnu büyük olduğu için), beynelmilel (uluslararası), veliaht, tahtakurusu (yanlışlıkla ‘’tahtı kurusun’’ okunabileceği için), hasta (hasta adam, yani Osmanlı İmparatorluğu), kardeş (yani Sultan Murad) vb.
Baş sansürcü Kara Kemal Bey kendisine Servet-i Fünun başyazarı Ahmet İhsan’ın bir ihtiyar adamın çeşme başında dua ettiğini gösterir artistik bir renkli resim basılma sorusuna ‘’Azizim, çeşme resmi hakikaten pek güzel. Dua da herkesin gözünde şüphesiz ki kutsaldır. Lakin bugünlerde gazetelerden neyi çıkaracağımı, neyi bırakacağımı bilmiyorum. Çünkü kötü düşünceli kimseler bu güzel resmi görür görmez, ‘Hah, işimiz duaya kaldı’ demek istediğini sanırlar. İleride uygun bir zamanda koymanız için haber veririm. Olimpiyat Oyunları’na gelince, onların yayınlanmasına uygun zaman henüz gelmedi. Yayınlamayınız. Diğerlerine ruhsat verilmiştir. 24 Mayıs 1896’’
Adı ‘Dezenformasyonla Mücadele Yasası’ olarak getirilen ‘Basına Sansür Yasası’ olarak görülen yasanın iktidar oylarıyla Meclis’ten geçeceği kesin olduğuna göre; seçim sürecinde, geçmişte yaşananları gölgede bırakacak sürprizlere hazır olunmalıdır.