DEPREMİN SORUMLUSU 81 YIL ÖNCEKİ CHP YÖNETİMİ

Yine afet, yine deprem felaketi ve yine bitmeyen siyasi çatışma-tartışma!
6,6 mı, 6,9 mu, 7’nin üzerinde mi şiddetine bile karar verilemeyen İzmir depremi siyaseti bir araya getirmek yerine siyasetteki depremin artçı şokları artarak devam ediyor.
Öncelikle her yaşanan deprem, sel gibi afetlerde ahaliye bakın ‘bende oradaydım, ben herkesten önce oradaydım’ mesajı, gösterisi, şovu yapmak için son moda takım elbiselerle bazen ‘kafada baret, bazen ayaklarda çizme’ yalandan ilgileniyormuş gibi yapmanın hiçbir yararı yok. Şov amaçlı ziyaretler ilk anlarda yapılacak kurtarma çalışması yapanları engellemekten başka bir işe yaramıyor.

Buna rağmen CB Erdoğan’la, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu arasında sen mi önce gittin, ben mi önce gittim tartışması öne çıktı.
Neyse bütün siyasiler gitti, hepsi oradaydı; hepsine kocaman bir aferin!
Yeter mi, yetmez. Partili CB Erdoğan Kılıçdaroğlu’na diyor ki; sen İzmir milletvekilisin niye hemen döndün, çalışmaların başında durmadın. Sonuçsuz siyasi, kısır tartışma-çatışma aynen devam ediyor. 18 yıldır ülkeyi yöneten Erdoğan hiç sorumluluğu üzerine almıyor.
Bırakınız sorumluluğu üzerine almayı 81 yıl önceki Erzincan depremine vurgu yaparak o dönemki içişleri bakanının şimdiki CHP sözcüsü Faik Öztrak’ın dedesi olduğunu vurguluyor.
Vallaha çok büyük bir siyasi deha! Bugünü bırak geçmişe bak, geçmişi suçla veya o da olmadı gelecek hayalleri kur ama ne yaparsan yap bugüne, kendine hiç bakma!
Hoş CB Yardımcısı Fuat Oktay’da eleştiriler karşısında 1999 depremini hatırlatarak ‘o depremde müdahalenin geç yapıldığı’ vurgusunu yapmıştı. Oysa 1999 Marmara depremiyle sınırlı hasara yol açan İzmir depremini kıyaslamak akıl ve mantık dışı ama kendileri dışında herkesi suçlayacaklar ya, benzerlik olsun olmasın önemi yok.

Geçen günlerde Sözcü gazetesinde Sinan Meydan da yazdı İzmir, Osmanlı dönemi 16. 17. 18. 19 ve 20. yüzyıldan bugüne, 1546’dan 1992’ye kadar sayısız küçüklü büyüklü yıkıcı depremle sarsılmış. Ne olacak bugünün yöneticileri depremlerde daha az yıkım ve daha az can kaybı yaşanması için yapması gerekenleri yapmayıp hep eskiyi, geçmişi mi suçlayacak, Osmanlı veya Cumhuriyet depremlere duyarsızdı mı diyecek.

Soru çok basit 18 yıldır ülkeyi yönetenler imar ve şehir planları yetkisini de Çevre ve Şehircilik Bakanlığı yani yetkiyi ellerine almalarına rağmen ne yaptılar. Sözde kentsel dönüşüm adı altında yapılanlar ‘rantsal’ dönüşüme dönmedi mi?

Bir başka ilginç tablo; BELEDİYELERİN FONKSİYONU-YETKİSİ YOK MU?
AKP iktidarı, seçimle alamadığı belediyeleri kayyum yoluyla alıyor alamadığı muhalefet belediyelerini de yok sayıyor. İzmir depreminde de sanki belediyelerin yapması gereken hiçbir iş yok her şeyi adını duyurmak için şov yapan bakanlar, kaymakamlar, valiler ve devlet memurlarıyla gereken ne varsa yapmış gibi bir hava yayılıyor.
Sanki İzmir’de belediye-yerel yönetimler diye bir kurum hiç yok. İktidar ve medyası hiç belediyelerden söz etmiyor, belediyelerin adını bile anmıyor.
Oysa bu depremde başta İzmir Büyükşehir Belediyesi-Tunç Soyer, ilçe belediyeleri ve çevre illerden gelen belediye ekipleri ile müthiş bir dayanışma örneği sergilendi.
İzmir ve çevre iller halkıyla, esnafıyla olağanüstü yardım ve dayanışma örneği verdi.
Her zaman olduğu gibi azda olsa İzmir’e karşı densizlik yapanlar görür mü derseniz, görmezler!

Ne oldu? Hükümet ve medyası Tunç Soyer’in başlattığı ‘bir kira bir yuva’ kimse evsiz kalmayacak kampanyasını görmedi, haber bile yapmadı.
Devlet CHP’li belediyeleri görmedi, yapılabilecek en az yardımı yaptı sonra da partili CB Erdoğan ‘CHP İzmir depreminin altında kaldı’ derken, kendilerinin İzmir depreminde ne kadar başarılı olduklarını anlattı, zaten bütün hesapları da bunu demek için değil mi?
Yeter mi, yetmez! AFAD İzmir’de belediye başkanlarına depremle ilgili açıklama yapmalarının yasak olduğunu resmi yazıyla bildirmiş.

 

DEPREM VERGİLERİ NEREDE
Bu soru anlamını çoktan yitirdi! CB Erdoğan bizzat ‘deprem vergilerinin nereye gittiğini açıklayacak zamanımız yok’ demedi mi. Dönemin Maliye Bakanı Mehmet Şimşek deprem vergilerinin nereye gittiğini merak edenler ‘şöyle etrafına baksın, etrafında gördükleri ne varsa oraya gitti’ demedi mi?
O halde deprem vergilerinin nereye gittiği olası depremleri önlemenin dışında duble yollar, köprüler, kek ve çayın bedava olduğu parklara gitmiş. Son dönmelerde köprü, tünel, şehir hastaneleri ödeme garantili olduğuna göre müteahhit ödemlerine gitmiş-gidecek, birde Suriyelilere harcanmış olabilir.
Ama depremi önlemeye yönelik harcanmadığı kesin. Yani 70 milyarın üzerinde toplanan vergileri harcayanın dışında bilen yok.
Bilmesine gerek var mı o da ayrı bir konu; halk yöneticisini seçtiğine göre, yönetici kimseye hesap vermeden istediği parayı, istediği yere istediği kadar harcayabilir!

Exit mobile version