Edremit’te Dalyan’ın yeni gündemi olan “1/1000 Ölçekli Koruma Amaçlı Uygulama İmar Planı” konusunu geçen hafta tanıtmıştım. 1.065.354,31 m2 alanı kapsamakta olan bu plan, halen Balıkesir Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürlüğü’nde askı sürecinde işlem görüyor. Yani henüz onaylanmadı. Fakatbu planın ayrılmaz bir parçası olduğu anlaşılan Edremit Çayı’nın kuzey kıyısındaki Ülkü Yolu’nu “düzeltme”imalatına Balıkesir B. Belediyesibaşladı bile. Aslında DSİ’nin servis yolu orası ama hatırı sayılır bir araç geçişi var üzerinde. Zira Edremit merkezi ile Altınkum’u kestirme olarak bağlıyor. Ancak asfalt kaplaması ve bazı bölümleri çok kötü durumda. Bir protokol yaparak o yolun “iyileştirilmesi” konusunu üzerine almıştı Büyükşehir. Geçen ayın sonunda da yolu geçici olarak ulaşıma kapandı ve BASKİ derenin “taş tahkimat yapımı” çalışmalarına başladı. Şimdi kamyonlarla malzeme taşınması hızla devam ediyor.
ÜLKÜ YOLU İLE İLGİLİ FARKLI AÇIKLAMALAR…
Büyükşehir Belediyesi’nin basın bültenlerinde tarif edildiğine göre 4 kilometrelik gidiş-geliş araç yolu, 6 metre genişliğinde olacak. Yanında, dere tarafında bir bisiklet yolu, yaya yolu, aydınlatma direkleri bulunacak ve Haziran’a kadar da tamamlanacak. Seçim öncesi bitirilmesi hedefleniyor, vatandaşların bu gayreti takdir edeceği hesaplanıyor muhtemelen. Nitekim basın bültenlerinde de yapılacak iş anlatılırken “Edremit ile Akçay ulaşımında yaşanan trafik sorunlarına neşter vuracak bir projeye imza atmaya hazırlanılıyor. Balıkesir B. Belediyesi, kış nüfusu 200 bin, yaz nüfusu ise 1,5 milyona ulaşan Edremit bölgesindeki trafik yoğunluğunu azaltmak amacıyla Ülkü Yolu’nda kendi iş gücü ve öz kaynakları ile yol yapım çalışmalarına başlıyor” deniyor. Fakat yukarıda anılan yeni planın raporunu okuyunca, durumun biraz daha farklı olduğu anlaşılıyor. “Balıkesir Büyükşehir Belediyesi BASKİ Genel Müdürlüğü Arıtma Tesisleri Dairesi Başkanlığı’nın 18.08.2022 tarih ve 56290 sayılı yazısında … Dere Islahı ve Drenaj Projesi DSİ onaylı projesine uygun olarak yapım bedeli Kentsel Dönüşüm Proje Hesabından karşılanarak BASKİ Genel Müdürlüğü tarafından yapılacağı belirtilmiştir” denilmekte.
PLANIN ONAYI YOK AMA İMALAT ÇOKTAN BAŞLADI!
İlginç değil mi? Tamam gerekli bir iş yapılıyor. Fakat işin “reklam” kısmı yine biraz sıkıntılı. “Biz yaptık, kesemizden yaptık” demek ile,“Bakanlık özel hesabından yaptık” demek arasında epeyce fark var. Buna ne gerek var? İşin bir yönü bu. Diğer yönü ise, yukarıda da söylediğim gibi, henüz o planın onayı bile yok ama imalat çoktan başladı. Bu neyin tezahürü acaba? “Biz yürüyelim de yasal prosedür arkadan gelsin” mi deniliyor, yoksa “canım kim engel olabilir ki bize, nasıl olsa onaylanacak zaten” mi deniliyor? Peki, o zaman kurumlara ve yönetmeliklere ne gerek kalıyor? Tamam“beraber yürüdünüz bu yollarda” anladık da, “hesap verebilirlik” ilkesini de o yollarda bir yere mi düşürdünüz? Her karar, her işlem, her imalat kuralına uyularak hayata geçirilince daha iyi sonuçlar vermiyor mu? Demek ki amaç, vatandaş ihtiyacı için o yolu yapma görevini yerine getirmek değil. Alışkanlık üzere illa bir taşla birkaç kuş vurulacak. O yolun tamamlanmasına, Dalyan’da hazırlığı yapılan ve plan onayından sonra acele tarafından satılmak istenen arsalar nedeniyle önem veriliyor aslında. Bu nedenle, kuralların arkadan yetişmesinde de bir sakınca görülmüyor. Yani o derece hızlı Yücel bey ve ekibi. Yeter ki iş bitirsinler. Fakat bu arada yapılanı parlatarak kamuoyuna sunmayı da ihmal etmiyorlar. “Valla her şey Körfez halkı için, canımızı dişimize takıp uğraşıyoruz” imajını pompalamayı sürdürüyorlar.
TAŞKIN SAHASINDA GEREKLİ ÖNLEMLER ALINDI MI?
Peki DSİ ne diyor o yol için. Sözünü ettiğimiz Plan Raporu’nda, Edremit Çayı’nın taşkın sahası olarak tanımladığı “köprüden başlayarak denize kadar devam eden kanal mihverinden sağ ve sola 100’er metre olmak üzere 200 metrelik şeritvari kısım” şimdi yol çalışmasına açılmış durumda. Fakat ortada onaylı bir plan yokken, konuyla ilgili bilimsel bir etüt bulunmazken, taşkın sahasında gerekli önlemler alınmamışken, neden bir protokolle bu işi devrediyor ki? O protokol kamuoyuna açık değil ama eminim, yol imalatı sonrasında, ileride karşılaşma ihtimali bulunan tüm sorumlulukları Büyükşehir’e aktarmayı unutmamıştır DSİ. “Sorumluluk sizde” deyip imzayı da alınınca, bürokrat kendini kurtarır belki ama bir taşkın olması durumunda canlar yanmaya devam eder değil mi?
DSİ’NİN RAPORUNDA BAKIN NELER YAZIYOR…
Neden bu tespiti yaptığımı da açıklayayım izninizle. Çünkü bu tavır yerleşik bir tarz haline gelmiş durumda kamuda. Bakın yine Plan Raporu’nda söz konusu araziler için DSİ neler söylemiş: “Belirlenen alandaki taşınmazların, eğim ve kotunun oldukça düşük olduğu, saha içerisinden geçen dere yataklarının halihazırda denize ulaşamadan arazide dağılarak kaybolduğu, topoğrafik ve hidrolojik koşullar ve denizlerdeki gel-git olaylarının etkisiyle yeraltısuyu seviyesinin yüzeye çok yakın seviyede bulunduğu, yağışlı mevsimlerde arazinin göllendiği, bölgede yeraltı suyu seviyesinin yağışlara bağlı olarak değiştiği belirtilmiştir. Bu şartlarda; bölgedeki yüzey sularının drenajına yönelik ıslah yapılsa, açılacak drenajlarla yüzey sularının denize bağlantısı sağlanmaya çalışılsa dahi, denizden kanallara doğru geri akış sebebiyle teperek şişen suların sızma yaparak, alüviyal özellikteki çevre arazilerde yeraltı suyu seviyesinin yükselmesine ve sürekli yüksek kalmasına sebep olacağı, yağışlara bağlı olarak oluşacak su baskını riskinin de ortadan kaldırılamayacağı ve yeraltısuyu seviyesinin düşürülemeyeceği belirtilmiştir. Bu nedenlerle taşınmazların, bulunduğu konum itibariyle sulak alan niteliğinde, sazlık ve bataklık özelliğe sahip doğal bir yapısı olduğu ve bu haliyle drenajının büyük problem olacağı, ayrıca 1. derece deprem bölgesinde olması ve zeminde sıvılaşma riskinin bulunması sebebiyle yapılaşma olması halinde, ileride telafisi olmayan zararlar meydana gelebileceği belirtilmiştir. Belirtilen bu sebeplerden dolayı, Bölge Müdürlüğünce, talep konusu sahanın imara açılması yerine, yeşil alan olarak değerlendirilmesinin daha uygun olacağı belirtilmiştir”.
ZEMİN BERBAT AMA İLLA DA İNŞAAT YAPMAK İSTİYORSANIZ EĞER…
Buraya kadar söylediklerinin altına imzamı atarım, son derece doğru bu tespitler. Fakat devamında şunlar söyleniyor: “Bununla birlikte, yapılaşmanın düşünülmesi durumunda, gelişen inşaat sektöründe farklı çözümler bulunabileceğinden hareketle, bu konuda sahanın hidrolik parametreleriyle, yeraltından ve yerüstü sularından gelebilecek su miktarının hesaplanıp buna göre bir drenaj projesinin, imar uygulaması yapmak isteyen kişi ya da kurum tarafından geliştirilmesi ve bu projede önerilen drenaja yönelik tedbirlerin Belediyesince alınması gerekli görüldüğü belirtilmiştir”.
Zemin berbat ama illa da alanı inşaat faaliyetlerine açmak istiyorsanız böyle buyurun demek değil mi bu? Ne yazık ki bürokratların tarzı böyle. “Aslında olmaz ama sorumluluğu alırsan, harcamayı da kendin yaparsan buyur”. “Bilimsel olarak mümkün değil bu iş ama yapmak istiyorsan önünde de durmam” demekle, mesleki sorumluluk yerine getirilmiş oluyor mu? Vicdanlar rahatlıyor mu?
BUNCA YILDIR NEDEN ARITMA İŞİNİ ÇÖZEMEDİNİZ?
Büyükşehir işte bütün bu olumsuz tabloya rağmen ısrarla Dalyan’ı inşaata açarak satmak derdinde. Etrafı yeşil alanlar ve ticari sahalarla çevrili olan nispeten küçük bir konut alanına, ayrık nizam ve iki katlı lüks villalar yapılması için oluşturulmaya çalışılan bu arsalar, elbette yüksek bedellerle satılacak. Dolgu işleri çok uzun sürecek ama yine de depremde sıvılaşma tehdidini sona erdiremeyecek. Ayrıca bu arazide epeyce zor bir drenaj altyapısı imal etmek için, muhtemelen satıştan elde edilecek paraların birkaç katı tutarında harcama yapılacak. Bunlar kamu kaynaklarından karşılanacak..!Böyle bir haksızlık olabilir mi? Varlıklı birilerine villa arsası satmak için, halkın cebinden çıkacak parayla altyapı imal edecek olanlar, neden bunca yıldır arıtma işini çözmediler acaba? Bunca zorlama yöntemlerle yapılmak istenen Dalyan satışından vatandaşın hiçbir çıkarı yok ki. Satış bedelinin üzerinde bir maliyetle yapılacak imalat zorunlulukları var ortada: yol, drenaj, arıtma. Bakalım daha neler çıkacak? Nereye gidiliyor, ne yapılıyor, nedir bu inat?
Siyaset kurumu da elbirliğiyle susuyor bu olanlar karşısında. O nedenle şimdi artık vatandaşa düşen, “gerekirse suyun üzerine bile inşaat yaparız” demekte olan Balıkesir B. Belediyesi’ni anlayacağı şekilde uyarmak ve “bırakın bu lüzumsuz işleri de, siz asıl gerçekçi bir kentsel dönüşümü zaman geçirmeksizin gündeme almaya başlayın” demek olacak. Hem bugün ve hem de yarın kurulacak sandıkta görev bu. İş başa düşüyor yine. Devam edeceğim bu konuya.