CHP, adına iktidara yürüyüş kurultayı dediği 37’nci kurultayını hafta sonu gerçekleştirecek.
Günlerdir pandemi süreci, kurultayın yapılacağı salonun fiziki şartları, çağrılacaklar, çağrılmayacaklar, katılacaklar, katılamayacaklar tartışmaları; kurultayın içeriğinin önüne geçti.
Şimdi kurultayda ne söylenirse söylensin akıllarda kurultay öncesi tartışmalar kalacak!
Ve günlerdir kamuoyunda tartışılan konulardan biride ‘Onur Kurulu’ üyeleri kurultaya çağrılacak mı, çağrılmayacak mı? Bu tartışma durduk yere çıkmadı. Partinin örgütlerden sorumlu genel başkan yardımcısı Oğuz Kaan Salıcı’nın kamuoyuna yaptığı açıklamalarla ve kendisini arayanlara; salonun yetersizliği nedeniyle ‘Onuru Kurulu’ üyelerini salona alamayacaklarını, gelmemelerini söylemesinden çıktı.
Bu açıklamalardan sonra kamuoyunun günlerdir tartıştığı konulardan biriside bu oldu.
Ve anlaşılan genel merkez yoğun tartışmaların sonunda toplantının yapılacağı salona olmasa bile dışarıda kurulacak ‘çadıra!’ alma kararı almış olmalı ki…
Genel Merkezden bir telefon, efendim sizi ‘Onur Kurulu’ üyesi olarak arıyoruz, kurultaya katılacak mısınız, katılacaksanız, davetiyenizi size nasıl ulaştıralım; adresinize mi gönderelim, genel merkezden mi almak isterseniz. Adres teyidinden sonra, dün kargo yoluyla elimize ulaştı! Heyecanla! açtık. Aman efendim, günlerdir süren tartışmanın sonunda zarfın içinden çıka çıka isimsiz ‘’CHP 37. Olağan Kurultay 25-26 Temmuz 2020 Bilkent Odeon Onur Üyesi’ kartı çıktı.
Gelen zarfın içinde imzalı davet-çağrı yazısı falan yok sadece isimsiz bir kart.
Anlaşılıyor ki, kamuoyunda yükselen tartışmalar ve olası bir hukuki eksiklik doğmaması için hızlıca davet kararı alınmış, acele olarak üzerinde isim olmayan kartlar bastırılmış, genel merkezde görevlendirilen santral görevlisi de önüne konulan listeden onur kurulu üyelerini aramış. İsimsiz olan kartlar herkesin eline geçebilir, kart sahibi olmayanlar bu kartları kullanabilir. Sanki özensizce şekil şartını yerine getirmek için yapılmış gibi…
Nedir bu acelecilik, özensizlik…
Mesele sadece kimlerin katılıp katılmayacağı, onur kurulu üyelerinin çağrılış biçim ve şekli değil, mesele CHP’nin en geniş en coşkulu kurultaylarla; ülkenin nereye evrildiğini, ülkenin düzlüğe çıkış yollarının bulunacağı kurultay olmalıdır.
CHP’nin iktidara yürüyüş kurultayı böyle mi olmalı. CHP ve genel kamuoyu bu harici konuları mı konuşmalıydı.
Nedir bu CHP’yi yönetenlerin tarihi köklerine, CHP’yi bugünlere getirenlere olan karşıtlıkları. CHP’yi yönetenlerin ‘sağa’ açılımda, ‘sağdan’ gelenlere gösterdiği özen ve saygıyı geçmişte sorumluluk üstlenmiş CHP’liler hak etmiyor mu? CHP iktidar yürüyüşünü kendi kadrolarını yok sayarak mı, onları görmezden gelerek mi yapacak.
Unutulmamalıdır ki yok sayılmak istenen o kadrolar geçmişte veya bugün CHP dışında siyasi ikbal arayışında olmadı…
CHP’nin iktidar yürüyüş kurultayına yönelik eleştiriler CHP içinde Fikri Sağlar’dan geldi. Fikri Sağlar kurultayın kapkaç vaziyette yapılmasının partilileri şaşırttığını, çadır çağrışımlarına yol açacak kurultayların toplumda umut yaratmayacağını dile getiriyor.
Kısacası CHP böylesi kısır tartışmaların gölgesinde kurultay yapmak yerine, en geniş katılımlarla coşkulu kurultaylara dönüştürülebilirdi.
Kurultayı kimler PM’ye, girecek, MYK’dan kimler gidecek tartışmasına sıkıştırmak yerine; 18 yıldır ülkeyi yöneten AKP karşısında hangi politikalarla sorunlara çözüm üretilebilir, seçenek haline gelinebilir, bütün olumsuz şartlara, 18 yıllık AKP yıpranmışlıklarına rağmen neden hala oyların yükselmediği yüzde 25’e sabitlenip kalındığına çözümlerin arandığı kurultay haline gelebilirdi.
Kurultayın PM yarışı haline dönüşen görüntüsünün dışına çıkılabilir… Anlayışlar, politikalar, kafalar, uygulamalar değişmedikten sonra; PM’de değişecek isimlerin ne önemi var…