CENNETTEN BİR TAPINAK: GÖBEKLİTEPE

service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

 

Göbeklitepe, Şanlıurfa’ya 80 dakikalık bir mesafede, Örencik Köyü yakınlarında yer almaktadır. 1995 yılında Alman Arkeoloji Enstitüsü ve Şanlıurfa iş birliği ile kazı çalışmalarına başlanmıştır.

Günümüze kadar yapılan kazılar sonucunda Göbeklitepe’nin Neolitik Çağ yerleşimi olduğunu öğrenmiş durumdayız.

Göbeklitepe’de Neolitik Çağ döneminden kalmış tapınma amaçlı törensel alanlar, dikili taşlar, mimari kalıntılar bulunmaktadır. Göbeklitepe’nin önemi ise gün yüzüne çıkarılan insanlık tarihinin en eski ve en büyük tapınma alanı ve en eski insanlık yerleşimi olmasıdır.

 

GÖBEKLİTEPE’NİN SIRRI NEDİR?

Bildiğimiz üzere insanlık tarihinin en eski medeniyeti olarak bilinmektedir. Ve yapılan araştırmalara göre 12 bin yıllık bir medeniyet olduğunu biliyoruz. Ancak insanlık tarihinin en eski yerleşim yeri olan Göbeklitepe’nin henüz sadece %5’lik kısmına ulaşabilmiş durumdayız.

Peki Göbeklitepe Nedir? Arkeologların, tarihçilerin ve astronomların yapmış oldukları araştırmalara göre birçok ihtimali, rivayeti de gözler önüne seriyor. Bu ihtimallerden bazıları; Hazreti İbrahim’in tapınağı olduğu, Sirius’a tapmak için inşa edildiği… (Bildiğimiz üzere Sirius takım yıldızı, çeşitli uygarlıklara ait en eski astronomik kayıtlarda adı geçen yıldızlardandır. Sirius; Eski Mısırlılar takvimlerini Sirius’un helyak doğuşuna göre düzenlemişlerdir. Bu helyak zamanı Nil Nehri’nin her yılki taşmasından hemen öncesine ve yaz-güz dönümüne denk gelirdi.) Ve henüz sırları aydınlatılamayan Stonehenge ile benzer bir inanç olduğunu savunan arkeologlar, tarihçiler ve astronomlar da vardır.

Peki Stonohenge Nedir? Stonehenge, İngiltere’nin Wiltshire kenti Salisbury Düzlüğü’nde bulunan tarih öncesi bir anıttır. Anıtların her biri yaklaşık 4,1 metre yüksekliğinde ve 2,1 metre genişliğindedir ve bu anıtlar yaklaşık 25 ton ağırlığındadır. Taşlar, İngiltere’deki en yoğun Neolitik ve Tunç Çağı anıtları kompleksinin ortasında bulunmaktadır. Anıtın neden yapıldığı hala tam olarak bilinmese de eskiden çevresinde dini yapıların bulunduğu tespit edilmiştir. Çevresinde dini yapıların bulunmasıyla beraber bir tapınak olduğu öne sürülüyor ve bu yönden de Göbeklitepe ile benzer ve paralel bir inanç olduğu da iddia ediliyor.

Önceki satırlarda söylediğim üzere Göbeklitepe’nin yalnızca %5’lik kısmına ulaşabilmiş durumdayız. Göbeklitepe tapınağının henüz kazılmamış olan ‘Sefertepe’ ‘Hamzantepe’ ve ‘Karahantepe’deki tapınaklarla birlikte dörtlü bir tapınağı oluşturduğunu savunan tarihçilerimiz de mevcuttur.

 

GÖBEKLİTEPE’DE ŞU ZAMANA KADAR Kİ KAZILARDA NEDEN HİÇ KEMİK BULUNMAMIŞTIR?

Göbeklitepe’de yapılan kazı çalışmalarında neden hiç kemik bulunmadığı da dikkat çeken konular arasındadır. Bunun sebebi uygarlıkta mezar geleneği olmamasıdır. Peki ölülerini nereye gömüyorlar? Uygarlıkta ‘Güneşe Gömülme’ geleneği söz konusudur. Evet biraz farklı bir terim gibi geliyor kulağa. Peki Güneşe gömülmek nedir? Güneşe gömmek; ölülerini açık havaya bırakıp, cesetlerin yırtıcı kuşlar tarafından yenmesini bekliyorlardı. Yırtıcı kuşlar cesetleri yedikten sonra yeniden göğe yükseldiğinde ölülerin ruhlarının da göğe yükseldiklerine inanıyorlardı.

 

GÖBEKLİTEPE NASIL KEŞFEDİLDİ?

Neolitik Döneme ait yerleşim birimi Göbeklitepe’de ilk kez 1963 yılında İstanbul Üniversitesi ve Chicago Üniversitesi’nden görevlilerin yüzey araştırmaları sırasında fark edilen Göbeklitepe’de kazı çalışmaları 1995 yılından itibaren incelemeler Klaus Schmidt tarafından başlatıldı. Bu incelemenin başlatılmasında ise bir çobanın da katkıları bulunmaktadır. Çoban, sürüsünü otlatırken bulduğu oyma taşları yetkililere götürerek incelemelerin ve kazı çalışmalarının başlamasında etkili olmuştur.

Kazılar başladıktan sonra 45 adet “T” şekilde taş anıtlar bulundu. Kazılarda bulunan taş anıtlar yaklaşık 15 ton ağırlığında ve 6 metre yüksekliğindedir. Bu taş anıtlarda yılan, balık, ördek, aslan, yabani domuz ve avcılık yapan insan figürleri keşfedildi. Özellikle de avcılık yapan insan figürlerinden anlaşılacağı üzere uygarlıkta avcı-toplayıcı düzen hakimdi.

Klaus Schmidt’e göre; bir zamanlar oldukça bereketli topraklara sahip olan Göbeklitepe’deki en çarpıcı iddia ise Schmidt’in kullandığı “Centte Bahçesi” tabiridir. Schmidt’e göre Kutsal Kitaplarda geçen Adem ve Havva’nın yasak meyveyi dişlediği o cennet bahçesi Göbeklitepe’nin ta kendisi olduğunu düşünüyor. Dünya’nın en eski tapınağı olan Cennetten bir bahçe olan Göbeklitepe’de bu özelliğiyle Schmidt’in “Cennet Bahçesi” teorisini doğruluyor. Bu sebepten dolayı “Adeta cennetten bir tapınak” tabiri de Göbeklitepe için kullanılmaktadır ve bu Cennet Bahçesi üç semavi din için de kutsal kabul edilmektedir.

Dünya’nın en eski tapınağı olan Göbeklitepe’de şu zamana kadar yapılan kazılarda Neolitik Çağa ait yüzlerce parça gün ışığına çıkarılmıştır. Ancak ulaşabildiğimiz bilgiler maalesef ki kısıtlı durumda. İnsanlık tarihinin ilk yerleşkesi olan, Dünya’nın en eski tapınağı olan ve insanlık tarihini değiştirdiği ile bilinen Göbeklitepe’nin kazıları hala devam etmektedir. Devam eden keşiflerle gün geçtikçe insanlık tarihini daha da aydınlatacaktır ve kazılar tamamlandığında bu büyük sırrı da çözmemizi sağlayacaktır.

 

 

Tepki Ver | Tepki verilmemiş
0
harika
Harika
0
_ok_do_ru
Çok Doğru
0
kat_l_yorum
Katılıyorum
0
_a_rm_
Şaşırmış
0
_zg_n
Üzgün
CENNETTEN BİR TAPINAK: GÖBEKLİTEPE
Giriş Yap

Balıkesir Haberleri ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!