Andre Gorz daha 1983 yılında Kapitalizm’in eleştirisini yaptığı Lescheminsdu Paradis : Cennetin Yolları adlı kitabının IV. Bölümünde kapitalizmden çıkış için ücret düzeninin ortadan kalkışına dair teorileri paylaşır.
Bu teorilerin temelinde gelirin yapılan işin karşılığı olmaktan çıkarıp sosyal bir ödentiye dönüştürme fikri yani her vatandaş için asgari gelir garantisi fikri bulunur. Bu fikir sanıldığı üzere sol bir düşünce değildir. Sağda da yandaşları bulunur.
1820 yılında İngiltere’de Speenhamland sözleşmesiyle ortaya çıkmış ve bir süre uygulanmıştı. Bu sözleşmenin amacı İngiliz köylülerini yükselen tahıl fiyatları karşısında temel ihtiyaçlarını karşılayacak şekilde destekleyerek güvence altına almaktı. “Gelir garantisinin muhafazakâr biçiminde asıl hedef yoksulluğu ve işsizliği yok etmek değil ama bunları toplum için en az masrafla toplumsal bakımdan tahammül edilebilir hale getirmektir.” (Gorz:1983)
Düşüncenin sol biçimleri sosyal geliri bir destek değil bireyin zorunlu olarak çalışmasının hayatına bölünmüş düzenli bir karşılığı olarak ele alır ancak bunun yaratacağı sınırlamalar bunun bir destek mi yoksa bir çalışma cezası mı olduğu konusunda tartışmalar yaratır. Her durumda bu düşünce günümüzde her geçen gün daha yüksek sesle dile getirilen, toplumdaki gelir uçurumu için bir çözüm önerisi olarak öne çıkıyor.
Günümüzde bu düşüncenin en net savunucusu Prekarya tezini de ortaya atan İngiliz İktisatçı Guy Standing’dir. Ona göre toplumsal düzenin devamı için tüm yurttaşları kapsayacak bir “temel gelir” kavramına ihtiyaç var. Temel gelir sistemi, bir ülkenin her yasal sakinine koşulsuz olarak, ekonomik bir hak olarak aylık eşit miktarda para sağlayarak, istihdamdan bağımsız olarak herkese temel ekonomik güvenliği sağlamayı amaçlayan bir sistem.
Önerilen sistem Standing’e göre “aynı zamanda, gerçek zenginlik kaynağı olan kolektif sosyal ve ekolojik mirasımızın tanınmasıdır. Gerçekten de hepimizin zenginliği ve geliri, kendi yaptıklarımızdan çok geçmiş nesillerin çaba ve başarılarına bağlıdır. Ama kimin atalarının zenginliğimize daha çok katkıda bulunduğunu bilmiyoruz. Eğer toplum özel servetin özel mirasına izin veriyorsa, o zaman biz de sosyal temettü veya temel gelir şeklinde sosyal mirasa izin vermeliyiz.” Günümüzde bu kavram daha da öne çıkıyor. Çünkü yapay zekâ ve otomasyonun mevcut işlerin % 70’ini ıskartaya çıkaracağı bir dönemin hemen yanı başındayız. İşsiz milyonlardan söz edeceğiz.
Diğer yandan neoliberal politikaların bizi getirdiği nokta asgari ücretin bir ailenin birikim yapmasını bırakın temel ihtiyaçlarını karşılayacak yeterlilikten uzak olması. Yani her geçen gün toplumun kenarına itilen milyonlardan bahsediyoruz. Temel gelir tezinin önermesi çalışma ve ücret arasındaki ilişkiyi ortadan kaldırmaktı. Bugün dünyada çalışmak ve ücret arasındaki reel ilişki kopmuş durumdadır.
İnsanların başka bir birikime yaslanmadan sadece çalışarak geleceklerini garanti altına alma imkanları ortadan kalkmış durumdadır. Dolayısıyla insanları sistemin içinde tutmak için onların temel ihtiyaçlarını garanti edici bir temel gelir, insan emeğinin daha etkin ve yaratıcı alanlara yönelmesi için de bir fırsat olabilir. Önümüzdeki günlerde bu tartışmalar global politik gündeme oturacak çünkü eğer temel gelir sistemi uygulanacaksa bu belli ülkelerde değil tüm dünyada eş zamanlı olarak uygulanması gereken bir sistem olmak zorunda.