Cemal Nadir’e bu yapılır mı?

Aradan onlarca yıl geçse de 'bunlar', sanatçının, düşünce insanlarının, bu Ülkenin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün heykellerine saldırırlar, tahrip ederler. Kimileri 'İslamiyet' adına, kimileri dünya görüşünü beğenmediği için saldırır. Kimileri de 'meczuptur'...

cemal-nadir

CEMİL YURTMAN

 

Turkiye’de mizahın, iyinin, güzelin, düşünen eleştiren insanın, sanatin, sanatçının düşmanı olan bir kesim her zaman oldu. Hatta iktidarlar…

Aradan onlarca yıl geçse de ‘bunlar’, sanatçının, düşünce insanlarının, bu Ülkenin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün heykellerine saldırırlar, tahrip ederler. Kimileri ‘İslamiyet’ adına, kimileri dünya görüşünü beğenmediği için saldırır. Kimileri de ‘meczuptur’…
Bu saldırılardan biri de Türk mizah sanatının köşe taşlarından, mizah sanatına damgasını vurmuş bir isim olan Bursalı karikatürist Cemal Nadir Güler‘in büstünün başına gelmiş, büst kırılmış. Büstteki biyografi levhası darbe almış, satırlarda kırıklar var. Hem de Cemal Nadir’in ölümünün üzerinden 77 yıl geçmiş olduğu halde.
Bursa’nın Tophane semti sırtlarında, Timurtaşpasa mevkisindeki büstün,
Bursa yerel haber sitelerindeki haberlere göre kırılmadan önce de birkaç defa gözlükleri kırılmış.

 

45 YAŞINDA VEFAT ETTİ
Karikatürcüler Derneğinin resmi web sayfasında Cemal Nadir’in hayatı hakkında Kürşat Coşgun tarafından geniş bir derleme yapılmış:
13 Temmuz 1902 tarihinde Bursa’da doğan sanatçı, 27 Subat 1947 tarihinde vefat etti. Bulgaristan göçmeni olan annesi Hayriye Hanım ev hanımı, Bursa’nın yerlilerinden Şevket Bey ise mahkemede hattatlık yapan bir memurdu. İlkokulu Bursa’da, ortaokulu ise Bilecik’te okudu. Maddi yetersizlik sebebiyle öğrenimini yarıda bıraktı. Bu dönemde bir süre Bursa Sahaflar Çarşısı’nda kasnakçılık, makinist çıraklığı, tabelacılık gibi işler yaptı. Sanayi-i Nefise (Güzel Sanatlar) Mektebi sınavlarına girdi ama başarılı olamadı. Kariyerini yaşamı boyunca hep otodidakt (kendi kendisini yetistiren) olarak sürdürdü.

 

ÖLÜMSÜZ TİPLEMELER YARATTI
1920 yılında ilk karikatürü Sedat Simavi’nin Diken dergisinde yayınlandı. Ayine, Zümrüdüanka ve Akbaba, Papağan, Köroğlu, Karagöz, Akbaba, Yeni Fikir dergilerinde çalıştı.
‘Bu süreçte ‘Amcabey’, Ak’la Kara’, ‘Dede ile Torun’, ‘Dalkavuk’, ‘Yeni Zengin’, ‘Salamon’ tiplemelerini yarattı.

 

SERT BİR MUHALİF OLDU
1943 yılında Akşam gazetesinden ayrılarak ölümüne dek çalışacağı Cumhuriyet gazetesine geçti. 2. Dünya Savaşı’nın en sert günlerinde Hitler ve Nazizm karşıtı çizgileriyle büyük ilgi gördü. Haftada bir  “Harp karikatürleri” başlığı altında gazetenin arka sayfasına çizdiği yarım sayfalık renkli karikatürleri, Türk basınında daha önce örneği görülmemiş çalışmalardı. Bu karikatürlerde Alman faşizmi kadar Batılı diğer emperyalist güçleri de var gücüyle eleştirdi.

 

 

CEMAL NADİR

13 Temmuz 1902 tarihinde Bursa’da doğdu. Bulgaristan göçmeni olan annesi Hayriye Hanım ev hanımı, Bursa’nın yerlilerinden Şevket Bey ise mahkemede hattatlık yapan bir memurdu. İlkokulu Bursa’da, ortaokulu ise Bilecik’te okudu. Ancak maddi yetersizlik nedeniyle öğrenim hayatını yarım bırakarak çalışmak zorunda kaldı. Bu dönemde bir süre Bursa Sahaflar Çarşısı’nda kasnakçılık, makinist çıraklığı, tabelacılık gibi işler yaptı. Sanayi-i Nefise Mektebi sınavlarına girdi ama başarılı olamadı, sanat alanda kariyerini yaşamı boyunca hep otodidakt olarak sürdürdü.

1920 yılında ilk karikatürü Sedat Simavi’nin Diken dergisinde yayınlandı. Bu tarihten sonra kendisini tamamen karikatüre verdi. Çizgileri Ayine, Zümrüdüanka ve Akbaba’da yayınlandı. Bursa’nın düşman işgalinden kurtuluşundan sonra köy ilkokullarında gezici resim öğretmenliği yaptı. 1923’te ilk evliliğini Melahat Hanım’la yaptı. Resimli Dünya’da çizgilerinin sürekli yer bulmasının verdiği güvenle 1926 yılında geçimini karikatürle sağlamak üzere İstanbul’a gitti. Bir süre Papağan dergisinde çalıştı, ancak burada kazandığı para ile geçimini sağlayamadığından bir süre sonra yeniden Bursa’ya döndü.

Bursa’ya döndükten sonra yeniden tabelacılığa başladı. Milli Sinema’nın hemen karşısına açtığı küçük tabelacı dükkanında program değiştikçe yenilenen kapı reklamlarını yaptı, sinemanın haftalık dergisine reklam karikatürleri yaptı. Bir yandan da Köroğlu, Karagöz, Akbaba, Yeni Fikir gibi dergilere karikatür çizdi. Kasım 1928’de Harf Devrimi’yle birlikte işleri birden düzelir, geceli-gündüzlü yeni harflerle tabela yapmaya başladı. İşlerinin biraz düzelmesiyle daha geniş bir dükkâna taşındı, burada en büyük tutkusu olan yağlıboya tablolar da yapmaya başladı.

Özellikle Akbaba’da yayınlanan karikatürlerinin ilgi görmesi üzerine, Akşam gazetesi başyazarı Necmettin Sadak tarafından 1928 yılında gazeteye davet edildi. Bir süre tereddüt etse de sonunda çizerlikte karar kıldı ve 15 yıl boyunca çalışacağı Akşam gazetesi için ikinci kez İstanbul’a yola çıktı.

Akşam gazetesinde işe başladığının hemen ertesinde (1929) ünlü bant karikatür tipi Amcabey’i (bantın ilk adı “Amcabey’e Göre”, bir dönem de “Bey Amca’ya Göre” idi) yarattı. Akşam’da çalışırken Karikatür, Yücel, Köroğlu, Babacan gibi dergilere de karikatür çizdi. Günlük gazete karikatürlerinin yanında “Ak’la Kara”, “Dede ile Torun”, “Dalkavuk”, “Yeni Zengin”, “Salamon” çizgi tiplerini yarattı. Bu tipleri de çeşitli gazete, dergi ve albümlerde yayımladı. Bu gazetede çok sayıda yazar ve sanatçının portreleri üzerinden yazıp çizdiği “Fotoğraf Tahlilleri” dizisini ve tamamen kendisine ait yazı, çizgi ve fotomontajlardan oluşan tam sayfa “Haftanın Mizahı” başlıklı sayfa yaptı. Yine Akşam gazetesinde çalıştığı dönemde okuyuculara yönelik kendi karikatürleriyle ilgili ödüllü yarışmalar düzenleyerek bu sanata karşı okur ilgisini artırmaya çalıştı. Sanatçı bu yarışmaları sonradan kendi çıkardığı Amcabey dergisinde de sürdürdü.  Gazete ve dergilerde çizdiği portre karikatürler yoğun ilgi gördü. Gazetede çalıştığı bu dönemde Yedigün, Doğan Kardeş, Yücel, Aydabir gibi mizah dışı dergilerde de karikatürleri göründü.

Karikatür çalışmalarının yanı sıra yazarlık yeteneğini de gösterdi; “Yüzkarası” adlı oyunu 1939’da İstanbul Şehir Tiyatrosu’nda oynandı. Ankara ve İstanbul radyoları için skeçler yazdı. 1941’de Vedat Günyol’la birlikte “Arkadaş” adlı çocuk dergisini çıkarmaya başladı. Bir yıl sonra ünlü bant tipinin adıyla “Amcabey” mizah dergisini çıkardı. 1944’e kadar toplam 69 sayı çıkan bu dergide ilerde adları 50 Kuşağı olarak anılacak çok sayıda genç çizer karikatürlerini yayımlama olanağı buldu.

1943 yılında Akşam gazetesinden ayrılarak ölümüne dek çalışacağı Cumhuriyet gazetesine geçti. II. Dünya Savaşı’nın en sert günlerinde Hitler ve Nazizm karşıtı çizgileriyle büyük ilgi gördü. Haftada bir  “Harp karikatürleri” başlığı altında gazetenin arka sayfasına çizdiği yarım sayfalık renkli karikatürleri Türk basınında daha önce örneği görülmemiş çalışmalardı. Bu karikatürlerde Alman faşizmi kadar Batılı diğer emperyalist güçleri de var gücüyle eleştirdi.

1946 yılı seçimlerinde CHP tarafından Bursa’dan aday gösterilmek istendiyse de “Partili olursam karikatür çizemem” diyerek reddetti.

Çizerlik yaşamı boyunca beş kez karikatür sergisi açtı; ancak çok istemesine ve hazırlıklarını sürdürmesine karşın ömrü yetmediği için ABD sergisini açamadı. Milletlerarası Karikatür Yarışması’nda birincilik ödülü kazandı.1932’de yayımladığı “Amcabey” albümü ülkemizde yayınlanan ilk yerli karikatür albümüdür. Sanatçı daha sonra dokuz karikatür albümü daha yayımladı. Birçok Halkevi’nde karikatür ve mizah üzerine konferanslar verdi. “Amcabey Plajda” adıyla bir çizgi film denemesine girişti; teknik ve maddi olanaksızlıklar nedeniyle ne yazık ki bu çalışması yarım kaldı.

İlk evliliğinden sonra üç evlilik daha yapan Cemal Nadir Güler, Eminönü Halkevi’nde verdiği bir konferanstan evine döndüğünde kendisini kötü hissetti. İlk olarak grip tanısı konulmuşsa da daha sonra pek çok hastalığın daha belirtisi görüldü. 27 Şubat 1947 tarihinde kalp iltihaplanması sonucu yaşamını yitirdiğinde henüz 45 yaşındaydı.

Ertesi gün İstanbul’da yoğun bir halk katılımıyla cenazesi Zincirlikuyu Mezarlığı’nda toprağa verildi.

Ölümünden sonra Bursa’da bir caddeye ve İstanbul’da Akşam gazetesinin bulunduğu sokağa onun adı verildi. Bursa Kültür Park’ta heykeli, adını taşıyan cadde üstüne büstü dikildi. 1967’de Galatasaray Lisesi’nde anısına bir sergi açıldı. Hilmi Yücebaş, Yalvaç Ural, Kamil Yavuz, Cihan Demirci, Süleyman Bulut gibi yazarlar tarafından yaşamını ve sanat anlayışını konu edinen kitaplar basıldı. Çeşitli yıllarda adını taşıyan yarışmalar düzenlendi, 1991 yılında PTT tarafından anma pulu basıldı.

 

Albümleri

Amcabey’e Göre (1932), Karikatür Albümü (1933), Ünlü Adam Portreleri (1933), Gülünç Adamlar (1936), Karikatür Albümü (1939), Ak’la Kara (1940), Dalkavuk Karikatür Albümü (1943), Seçme Karikatür Albümü (1944), Harp Zenginleri Karikatür Albümü (1945), Siyasi Karikatürler Albümü (1946), Amcabey Albümü (1946).

 

Exit mobile version